Kazlıçeşme mesajı
Pazar günü Kazlıçeşme Meydanı müthişti…
Bir ilâ bir buçuk milyon insan…
Ellerde bayraklar…
Manzara, gelincik tarlasını andırıyor…
Bayraklar sallandıkça, rüzgâr altında ürperen gelincikleri hatırlatıyor…
Cumhuriyet tarihinin en büyük, en kalabalık, en iyi organize edilmiş mitingi…
Meydan hınca hınç! Buna rağmen tek bir taşkınlık, tek bir olumsuz kare yok…
Kimsenin tırnağına diken batmıyor, kimsenin burnu kanamıyor, kimse tartışmıyor bile…
Bir birlerine müthiş kenetlenmiş bir kitle…
Yüzlerde tebessüm, gözlerde umut ışığı...
Türkiye’nin geleceğinden hiç kimsenin bir endişesi yok.
Sarıklılarla kasketliler, sakallılarla matruşlar, kapalılarla açıklar el ele, kol kola, yürek yüreğe…
Herkes alabildiğine coşkulu ve heyecanlı: Mitingde verilen mesajlar anında alınıp anında karşılık buluyor.
Belli ki bu insanlar seçtikleri siyasetçinin arkasında kale gibi durduklarını göstermeye gelmişler…
Bu çok önemli: Çünkü şimdiye kadar seçmen siyasetçinin arkasında duramadı. Durabilseydi muhtemelen Menderes idama gitmeyecekti…
Demirel, Erbakan, Türkeş, Ecevit sürülemeyecekti…
Haklı ve güçlü olmanın vakarı içinde toplanıp dağıldılar.
Çünkü haklı olan güçlüdür, çünkü “Kuvvet Haktadır!”.
¥
Birtakım çılgınlıklara, yobazlıklara karşılık verilmemesi, kimseyi cesaretlendirmesin. Bu vakur duruş ne pısırıklıktandır, ne korkudan; dindarlar kargaşa istemiyor: “Biz muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yoktur!” (Bediüzzaman) demeye devam ediyor.
Yalnız şunu herkes bilsin: Bağırıp çığırarak, polise-sivile saldırarak, tencere-tava tangırtarak hiçbir inanç sahibini ne inancından, ne kıyafetinden, ne de siyasetinden vazgeçirebilirler.
Çünkü bu büyük kitlenin önderi Marks değil, Lenin değil, Stalin değil, Hitler ve Mussolini değil, bizzat Peygamberlerdir.
Her türlü zulüm ve işkence imtihanından geçtiler ve zafere ulaştılar.
“Dindar” kitle de cumhuriyet kurulduktan itibaren her türlü zulmün ve işkencenin odağı oldu…
Ezanına karıştılar: Muhammedî kimliğinden çıkarıp Türkçeleştirdiler…
Kur’anına karıştılar: Kur’an öğrenemez ve öğretemez oldular…
Camilerine karıştılar: Kimini sattılar, kimini kiraya verdiler...
Kılığına karıştılar: Batılıya benzettiler. Üstelik “Çarşafla mücadele Haftası” gibi saçma sapanlıklar dayattılar…
“Araplara para vermeyiz” diyerek haccını, umresini yasakladılar…
Ders kitaplarına envai çeşit yalan tıkıştırıp, nesilleri dininden ve tarihinden soğutmaya çalıştılar…
Yakın tarihte başörtüleriyle uğraştılar, önlerine sekiz yıl kesintisiz eğitim oyunu çıkarıldı, üniversite puanlarıyla oynandı, “bidon kafalı”, “göbeğini kaşıyan adam”, “karafatma” (örtülü kadınlara) gibi aşağılık benzetmeler yapıldı…
Sabrettiler. Sustular. Beklediler…
Her defasında cevabı sandıkta verdiler…
Sandığa kadar sabır diliyorum!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.