Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Eylemcilerin her sözü yalan... Her eylemi talan!

Eylemcilerin her sözü yalan... Her eylemi talan!

Deveye sormuşlar;

“Boynun neden eğri?”
Cevap vermiş;
“Nerem doğru ki?”
Taksim Gezi Parkı’nda başlayıp, bütün Türkiye’ye sıçratılan “eylem”ler, en başından bu yana “yalan” üzerine bina edildi, hâlâ “yalan”larla ve “talan”larla devam ettiriliyor.
Hele hatırlayın;
l Gezi Parkı’nda başlatılan eylem; “Ağaçların sökülmesine ve buraya AVM yapılmasına protesto” olarak ilân edildi...
Ne var ki;
Eylemin “ağaç”la ilgisinin bulunmadığı daha sonra kendileri tarafından “itiraf” edildi... Hatta, Mehmet Ali Alabora, açıkça deklâre etti bunu;
“Eylemlerin ağaçla ilgisi yok... Sen hâlâ anlamadım mı?.. Haydi Gezi’ye!”
l Alabora’nın da itirafıyla “suçüstü” olan eylemciler bu defa dediler ki;
“Polis Taksim Gezi Parkı’na baskın yapıp da orantısız güç kullanmasaydı, protestocu gençler eylemlerine son verecekti!..”
Yalan!..
Kuyruklu yalan!..
Polisin tavrından dolayı Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, İçişleri Bakanı Muammer Güler ve son olarak da Başbakan Tayyip Erdoğan, eylemcilerden “özür” diledi de ne oldu?..
Niye bitmedi eylemler?..
Demek oluyor ki;
Amaç “üzüm yemek” değil,
“Bağcıyı dövmek!”

BU, TÜRKİYE’YE İHANETTİR!

Farzedelim ki, polis “orantısız güç” kullandı, peki eylemcilerin kullandığı güç “orantılı” mıydı?..
Polisin üzerine “molotof” attılar, “kaldırım taşı” attılar, “çivili top” attılar, sapanlarla “bilye” attılar...
Yaktılar!.. Yıktılar!..
Kırdılar!.. Döktüler!..
Zarar, 100 milyon lira!..
Eski parayla;
100 trilyon!..
Bundan sonra olacak zararların haddi-hesabı yok... Çünkü Taksim’deki otellerin doluluk oranı yüzde 95’lerden, yüzde 60’lara düşmüş!..
Esnaf desen;
Hem kan ağlıyor,
Hem sinek avlıyor!..
Çünkü, esnaf “şehir teröristleri”nden korkuyor... Tabii, insanlar da!..
Eylemler devam ederse, “turizm” sektörü de büyük yara alır ki, eylemcilerin “vatansever” oldukları yönündeki söylem de “koskoca bir yalan”dır!..
Bunlar “vatansever” değil,
“Vatan haini”dir!..
Çünkü, hiçbir vatansever;
Yakıp-yıkmaz, kırıp-dökmez!..
Türkiye, bu “eylem”lerden dolayı, bugün “100 milyarlık zarar” görmüşse, eylemcilerin “vatansever” olduklarını kimse iddia edemez!..
Onlar, “vatan haini”dirler!..
“Halk düşmanı”dırlar!..
“Huzur düşmanı”dırlar!..

TWITTER YALANLARI

l Biliyorsunuz, bu eylemler “polisin orantısız güç kullanması” yüzünden değil, CHP Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin’in attığı bir “tweet” yüzünden tırmanmıştır.
Malûm, Adnan Keskin, gerek attığı “tweet”te, gerek Halk TV ekranında yaptığı konuşmada, “Bir göstericinin polis panzeri tarafından çiğnenerek öldüğünü” iddia etmiş, bunun “görüntü”sünün bulunduğunu ileri sürmüş ve böylece insanları galeyana getirmişti...
Oysa, bu iddia da;
Fotoğraf da “yalan”dı... Bahsedilen fotoğraf “2011 yılında Amerika’da meydana gelen bir deniz kazası”nın fotoğrafıydı...
Gemi pervanesinin dilim dilim doğradığı bir vücut, “eylemlere malzeme” yapıldı iyi mi?.
Bu yapılan “yalancılık”tır!..
Bu yapılan “sahtekârlık”tır!..
Bu yapılan “alçaklık”tır!..
Bu yapılan “provokatörlük”tür!..
Deve demiş ya;
“Nerem doğru ki?”
Bunların “yalan”ları, “sahtekârlık”ları ve “alçaklık”ları o kadar çok ki, hangi birini sayacaksın!..
l Polisin, bir köpeğe “biber gazı” sıktığı iddiası yalan!..
• 5 Ekim 2012 tarihinde Çanakkale’de bir okul servisi aracının devrilmesi sonucu “yaralanan” çocuklardan birinin fotoğrafı “Gezi Parkı’nda olmuş gibi” yutturuldu millete!..
Evet, “sahtekâr”lar ve “alçak oğlu alçaklar” tarafından!..

CHP’YE İKİ SUÇÜSTÜ

Biliyorsunuz değil mi;
Başlangıçta eylemcilere “açık destek” veren ama “yakma-yıkma”larla birlikte “işlerin boka sarması” üzerine geri çekilen CHP, son günlerde açıklama üstüne açıklama yapıp diyor ki;
l “CHP, parti olarak eylemlerin içinde değildir, sadece eylemcilere destek vermektedir!”
Yalancının?!?..
Resmen ve alenen yalan söylüyorlar...
Buyrun ispatı;
15 Haziran günü saat 21.51’de CHP Gençlik Kolları’ndan gönderilen bir mesajda aynen şöyle deniliyor;
“Halk direnişi başlamıştır. Yurttaşları Özgürlük Meydanı’na topluyoruz. Dikkat, CHP bayrakları ve parti amblemli hiçbir şey olmayacak.”
Güya “erkek”ler...
Ama, maça sıkmıyor!..
l Yetmedi mi?.. O halde bir örnek daha vereyim... Bu da, yine 15 Haziran’da, saat 21.46’da CHP Kadıköy İlçe Teşkilâtı’ndan gönderilen bir mesaj;
“Gezi Parkı’nda yüzlerce  yaralı var. TOMA’lar insanları ezip katlediyor. Buna karşı halk direnişi başlatıp Taksim’e yürüyoruz. Haydi köprüye!”
Görüyorsunuz ya;
CHP “Eylemin içinde değiliz” diyor!..
Ama, yalan!..
Zira “Eylemlerin tam göbeğinde”ler ve hatta Apo’nun “teröristbaşı” olması gibi, bunlar da “eylemcibaşı” durumunda!..
Ya da, “baş organizatör!”

CHP’Lİ AYGÜN’ÜN YALANI

l Söz CHP’den açılmışken, bir örnek daha vereyim... Bugünkü haber sayfalarımızda da okuyacağınız gibi;
AK Parti İstanbul Milletvekili Bülent Turan, sosyal medyadaki paylaşımlarından dolayı halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiğini belirterek, CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuş..
Peki, CHP’li Hüseyin Aygün nasıl bir “kin ve tahrik” yapmış?..
“Faşist diktatörün polisinin plastik mermileriyle öldürülen çocuk” diyerek, Suriye’de çekilmiş bir ölüm fotoğrafını Taksim’de çekilmiş gibi Twitter’de paylaşmış!..
Söyleyin Allah aşkına;
“İnsanlık” mıdır bu?..
Deminden beri “yalan”dan söz ediyorum... Ama bu yalan var ya; bu yalanı yazan ve yayanın yaptığı, tek kelimeyle “hainlik”tir, “Türkiye’ye ihanet”tir!..
CHP’li Hüseyin Aygün, istediği kadar, “O Twitter hesabı benim değil” desin!..
Madem o hesap kendisinin değildi, “suçüstü” oluncaya kadar niye açıklama yapmadı da, “deşifre” olunca “kıvırmaya” başladı?!?..
Her zaman söylerim;
“Erkek” adam “sözü”nün de arkasında durur, “eylem”inin de!..
Öyle anlaşılıyor ki;
Hüseyin Aygün’de, eyleminin arkasında duracak yürek de yok!..
Ben de onu “adam” sanırdım!..

ULUSAL KANAL’IN YALANI

Gelelim “son yalan”a...
İzleyenler görmüştür... Bir yandan Halk TV, bir yandan Ulusal Kanal, bir yandan da Uğur Dündar’ın “İstavroz 1” adlı kanalı, “Gezi eylemlerini körükleme, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme” konusunda birbirleriyle adeta yarış halindeler!..
Herhalde dikkatinizi çekmiştir;
Gerek Halk TV, gerek Ulusal Kanal, sürekli RTÜK’e saldırıyor ve diyor ki;
“Gezi eylemlerini yansıttığımız ve halkın isyanını ekrana getirdiğimiz için RTÜK tarafından cezalandırıldık!”
Daha neler neler?..
Onları izleyen “keriz”ler de başlıyorlar “destek mesajları” yağdırmaya!..
Lütfen dikkat;
“1 mesajın bedeli 4 lira”dır ve yüzlerce veya binlerce keriz mesaj atarsa, bu kanallar ihya olur!..
Eee, adamlar bulmuş “ticaret”in yolunu!.. Son derece uyanıklar!.. Hem halkı kışkırtıyorlar, hem de “cepten cebe” ceplerini şişiriyorlar!..
Seyredenleri, resmen “kerizliyor”lar!..
“1 mesaj” atıp “4 TL” ödeyenler “kerizliklerine doymasınlar” da, mesele o değil!..
Mesele, “yalan” söylemeleri!..
Efendim, yüzleri hiç kızarmadan, “Gezi protestolarını yayınladığımız için cezalandırıldık” diyorlar ya, bu kuyruklu bir yalan!..
Hatta, “bir yalan” değil,
“İki yalan!”
Yalanın birincisi; cezalar “yeni” değil, “eski tarihler”de!..
Yalanın ikincisi; cezanın “Gezi” ile ilgisi yok... Cezalar, “gıda takviyeleri ve bitkisel ürünlerin reklâmları” ile ilgili!..
Daha da açıkçası;
Bu cezalar, sadece Halk TV ve Ulusal Kanal’a değil, aralarında TGRT’nin de bulunduğu birçok kanala verilmiş...
3 Mart 2011’den bugüne kadar gıda takviyelerinin ve bitkisel ürünlerin halkı yanıltıcı ve genel sağlığa zararlı tanıtımları iddiasıyla; Köy TV’ye 184, Mesaj TV’ye 86, Meltem TV’ye 72, Olay TV’ye 71, Kaçkar TV’ye 54, TGRT Belgesel’e 46, Ulusal 1 Kanalı’na 46, Kadırga TV’ye 41, Türkiyem TV’ye 39, Vatan TV’ye 33 müeyyide kararı verilmiş!..
RTÜK diyor ki;
“Tablodan da görüldüğü gibi RTÜK’ün Gezi Parkı yayınları nedeniyle bazı kanalları hedef alıp müeyyide uyguladığı iddiası tümüyle gerçek dışıdır. Söz konusu çalışma kapsamında gıda takviyelerinin ve bitkisel ürünlerin halkı yanıltıcı ve genel sağlığa aykırı şekilde tanıtımlarını yaptığı belirlenen Ulusal 1 logosuyla yayın yapan Ulusal Kanal İletişim Hiz. San. Ve Tic. A.Ş. unvanlı kuruluş hakkında da toplam 46 müeyyide kararı alınmıştır.
Bu müeyyide kararları anılan kuruluşun, 20 Mayıs 2011, 18 Nisan 2011, 15 Eylül 2011, 6 Ekim 2011, 12 Aralık 2011, 16 Ekim 2012 ve 2-19 Mart 2013 ile 11 Nisan 2013 tarihlerinde bir veya birden fazla sıklıkta yaptığı yayın ihlallerine ilişkindir. Gıda takviyelerinin ve bitkisel ürünlerin halkı yanıltıcı ve genel sağlığa aykırı tanıtımları nedeniyle yukarıda belirtilen tarihlerdeki yayınlarıyla ilgili olarak Ulusal 1 logolu kuruluş hakkındaki en son müeyyide kararı ise, Gezi Parkı eylemlerinin başlamasından haftalar önce, 8 Mayıs 2013 tarihli Üst Kurul toplantısında alınmıştır.”
Görüyorsunuz ya;
Müeyyide kararları 8 Mayıs 2013’te alınmış... Peki, sorarım size; “Gezi” eylemleri “Mayıs’ın sonunda” mı başladı, 8 Mayıs’ta mı?..
8 Mayıs nire,
31 Mayıs nire?..
Sizi gidi yalancılar sizi!..

“DEVE”LERE DÖNDÜLER!

Sanıyorum bu kadar “yalan” örneği yeter... Mark Twain öyle demiş ya;
‘Doğru pabucunu giymeden, yalan dünyayı dolaşır!”
Gerçekten de;
Eylemciler, hem Türkiye’de, hem dünyada bir “yalan fırtınası” estiriyorlar!..
Ne var ki;
Yalancılık “bozuk para” gibidir... İnsanı uzun süre “geçindirmez!..”
Gerçek de bu...
“Yalancı”ların mumu yatsıya kadar bile yanmadı, her söyledikleri yalan, anında “deşifre” oldu!..
Zira; yalan ne kadar “hızlı” olursa olsun, “gerçek” ona yetişip geçer!..
Eylemciler ve onların tahrikçileri, sürekli ürettikleri “yalan”larla netice alacaklarını sanıyorlarsa, fena halde yanılırlar!..
“Devleşelim” derken;
Sadece “deve”leşirler!..


Söyle BM; eylemci provokatörlerin gücü “orantılı” mı?
Hatırlarsınız... Gezi olaylarının başlamasından bu yana “Günde 3, toplamda 17 açıklama” yaparak, “Guinness Rekorlar Kitabı”na girmeye hak kazanan ABD’den sonra, Bir-Leş-Miş Milletler Teşkilatı da bir açıklama yapıp; “Türkiye, orantısız güç kullanan polisleri cezalandırmalı” demiş!..
Hay hay... Emriniz olur... Hemen cezalandıralım cezalandırmasına da, önce “provokatör”ler cezalandırılmalı değil mi?.. Ne yani; polisin üzerine “molotof” atmak, “çivili top” fırlatmak ve “kaldırım taşı” atmak “orantılı güç kullanmak” mıdır?..
Türkiye’ye çağrıda bulunan BM’ye benim de bir çağrım var: İsrail, Filistin’de “orantısız güç” kullanıp, Gazze’yi ve hatta bir “BM gıda deposu”nu vurdu da, siz ne yaptınız?..
Ne yani Filistin’de İsrail, Afganistan’da Amerika ve Suriye’de Esad “orantılı güç” mü kullanıyorlar ki, onlara bir çağrı yapılmıyor?..
BM- Türkiye’yi bıraksın da, kendi içine baksın.. BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi, yani “Beşli Çete”si, bir “orantılı güç” müdür ki, onların “dediği dedik” oluyor?!?..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi