Mesele özgürlük ve demokrasi değil... Sen hâlâ anlamadın mı arkadaş?
Bugün; gazetelerindeki “köşe”lerinden benimle “lâf yarışı”na girmek isteyen “çemkirmen”ler ile “Türkçe”ye de çevrilen “Tanrı’nın Elini Kıyamete Zorlamak” adlı kitaptan ve bir adı da “Kıyamet Savaşı” demek olan “Armagedon”dan haberi olmayan ama yıllardır “köşe yazarlığı” yapan; hem “cahil”, hem de “Ebu Cehil”lere cevap vermeyi düşünüyordum ama, Mısır’daki gelişmelerden sonra “çemkirmen”ler ve “zırcahil”’lerle uğraşmak, “boş işler”den olurdu ki, bunu yapmayacağım...
Bugün, konumuz Mısır...
Malûm;
Mısır’da bir “darbe” yapıldı...
Hem de, “kalleşçe” bir darbe!..
“Alçakça” ve “kahpece” bir darbe!..
BESLE KARGAYI, OYSUN GÖZÜNÜ!
On yıllarca, Cemal Abdunnasır, Enver Sedat ve Hüsnü Mübarek gibi “despot”lar, “diktatör”ler ve “zalim”ler tarafından yönetilen Mısır’da; iki buçuk yıl önce bir “halk hareketi” ile “ilk” defa “halkın oyu” ile seçilen Muhammed Mursi; önceki akşam askeri cunta tarafından görevden uzaklaştırıldı ve Cumhurbaşkanlığı görevine Adli Mansur adlı, “Boynu Haç’lı bir Hıristiyan” getirildi.
Hiç kimse, bu darbeye bir “halk devrimi” demeye kalkmasın!.. Bu; “medya”nın ve “Tahrir”in de kullanıldığı bir “askeri darbe”dir ve “ilginçlik”lerle doludur!..
İlginçliklerden biri şu:
Darbeyi yapan Mısır Genelkurmay Başkanı Abdulfettah Sisi, bu göreve maalesef Muhammed Mursi tarafından getirilmişti...
Ve yine;
Genelkurmay Başkanı Sisi’nin “Cumhurbaşkanı” olarak atadığı Adli Mansur, 1992’den bu yana “Anayasa Mahkemesi Başkan Yardımcılığı” görevindeyken, 1 Mayıs’ta Mursi tarafından “Anayasa Mahkemesi Başkanlığı”na getirilen bir isim!..
68 yaşındaki Mansur, 1 Temmuz’da “Anayasa Mahkemesi Başkanlığı” görevine başlamıştı!..
Hani, atalarımız;
“Besle kargayı, oysun gözünü” derler ya, Mursi’nin başına gelenler, tam da böyle!..
Şu hâle bakın;
Abdulfettah Sisi ve Adli Mansur, bu görevlere Muhammed Mursi tarafından getirildiler ama “Mursi’yi sırtından hançerleyenler” yine onlar oldu!..
İLK HIRİSTİYAN BAŞKAN!
Bir başka ilginçlik de şurada:
Ordu tarafından “Cumhurbaşkanı” olarak ilân edilen Adli Mansur, “Hıristiyanlık” dinine mensup... “Kilise”ye gidip “istavroz” çıkaran ve “Haç”la gezen bir adam!..
Lütfen dikkat;
Mısır’daki “Müslüman” nüfusun oranı “yüzde 85”tir... Yani, “çoğunluk”turlar!.. “Hıristiyan nüfus”un oranı da “yüzde 10 civarında”dır!.. Yani, “azınlık”tırlar!..
Görüyorsunuz ya;
“Demokrasi” filân hikâye!..
“Nüfusunun yüzde 85’i Müslüman” olan bir ülkenin başına, “yüzde 10”luk bir “Hıristiyan” getiriliyor!.. Bunun adı; “Çoğunluğu, azınlığa ezdirme” değil de nedir?
Böyledir çünkü;
“Mısır medyasının yüzde 70’i Hıristiyanların elinde”dir...
Mursi’ye “İstifa yet” diyenler de, gençleri kışkırtıp Tahrir Meydanı’nda toplayanlar da, “ordu”yu ve “yargı”yı yönlendirenler de “Hıristiyan medya organları”dır!..
Tabiî; CNN’inden Fox TV’sine, BBC’sinden Reuters’ine kadar “Hıristiyan Batı medyası”nın da, “Hıristiyan Mısır medyası”na lojistik destek verdiğini göz ardı etmemek gerekir!..
MEDYA!.. MEDYA!.. MEDYA!..
Demek oluyor ki;
“Medya” çok önemli...
Ve maalesef;
Tüm dünyadaki “Müslüman”lar, “medyanın önemi”ni hâlâ kavrayabilmiş değil... Buna, “Türkiye’deki Müslümanlar” da dahil...
Bugün, Mısır’ın başına, “1400 yıl sonra” bir “Hıristiyan Cumhurbaşkanı” oturtulmuşsa, buna, biraz da “Hıristiyan medyanın zaferi” olarak bakmak gerekir!..
Bu vesileyle;
“Gezi eylemleri” esnasında, “Türkiye’deki kartel medyası”nın ve hatta “İslâmcı” denilen bazı gazete ve televizyonların nasıl bir tavır takındığının, Başbakan Tayyip Erdoğan’a karşı nasıl birer “Brütüs” olduklarının değerlendirmesini de takdirlerinize bırakıyorum.
Mısır’da, “Müslüman Kardeşler”in medyadaki zayıflığıdır ki, Mursi’nin; “Hıristiyan medya” tarafından, önce “altının oyulması”na, sonra da “gözünün oyulması”na yol açmıştır!..
Ağla Mısır, ağla!..
Nüfusunun yüzde 85’i Müslüman olan bir Mısır, bugün “Boynu Haçlı bir Cumhurbaşkanı” tarafından yönetiliyorsa, Mısır halkına ancak “ağlamak” düşer!..
Ağla Mısır, ağla!..
“Yüzde 10’luk bir halk desteği” olan, Hıristiyan bir Cumhurbaşkanı’nın “yemin töreni”nde; “Müslüman bir Mursi”nin adını bile ağzına almadan, ondan “düşman” diye söz ederken, hemen yanı başında “Kıpti bir papaz” ve “El Ezher Şeyhi” varsa ve “Hıristiyan Cumhurbaşkanı’nı kutluyorlar” ise, ağla Mısır, ağla!..
Askerin “darbe” yapmasını, halkı Müslüman Mısır’ın başına “Hıristiyan bir Cumhurbaşkanı”nın getirilmesini ilk kutlayanlar “Suudi Arabistan” ve “Suriye celladı Esad” ise; ağla Mısır, ağla!..
ANLA ARKADAŞ, ANLA!
“Taksim provokasyonu”nun zirvede olduğu günlerde, bir “tweet” atan Mehmet Ali Alabora, demişti ki;
“Mesele ağaç değil... Sen hâlâ anlamadın mı arkadaş?.. Hadi, gel!”
Türkiye’deki “darbe kalkışması”nın sebebi nasıl “ağaç” ya da “demokrasi ve özgürlük” değilse, Mısır’daki “askeri darbe”nin sebebi de, kesinlikle “demokrasi ve özgürlük talebi” değildir!..
Mesele “demokrasi” ise;
Mursi, daha geçen yıl “halkın yüzde 52’sinin oyu”nu alarak Cumhurbaşkanı seçilmiş ve “Arap Baharı” ile gelen zaferini de, yine “halk”la birlikte “Tahrir Meydanı”nda kutlamıştı...
Mesele “özgürlük” ise;
“Yüzde 70’i Hıristiyanların elinde olan Mısır medyası” tarafından en çok “eleştirilen” ve hatta “hakaret”lere maruz kalan, Mursi’den başkası değildi!..
Buna rağmen, hiçbir gazete ve hiçbir televizyon “baskı” görmedi, “kapatılmadı”, tam aksine, yayınlarına “özgürce” devam ettiler!..
Ya, şimdi?..
“Askeri dikta”nın gelmesiyle birlikte; bırakın “tutuklama”ları, bırakın “Baltacıların cinayet ve tecavüzleri”ni, ilk kapatılan medya organları “Mursi yanlısı gazeteler ve televizyonlar” oldu, iyi mi?..
Tahrir Meydanı’nda; “Hollandalı kadın bir gazeteci”nin de aralarında bulunduğu “14 kadına tecavüz” edildiğini de ilâve edelim!..
Sizin anlayacağınız;
Mursi, uğradığı “hakaret”lere rağmen, bütün medya organlarına “sonsuz bir özgürlük” tanıyıp, onların “hakaret”lerini “hoşgörü” ile karşılarken, “askeri dikta ve yandaşları” şu an, “Müslüman Kardeşler”in bırakın “ses”ini, “soluğunu” bile kesti!.. Onlar, artık; vazgeçtik “ses”lerinden, “nefes”lerini bile duyuramayacak!..
AŞ... İŞ.. EKMEK Mİ?
Mehmet Ali Alabora gibi söyleyecek olursak; “Mesele demokrasi ve özgürlük değil... Sen hâlâ anlamadın mı arkadaş?”
Mesele; “fakirlik, yoksulluk, aş-iş-ekmek ve benzin kuyrukları” da değil!..
“Ayaklanma”nın sebebi bunlar ise, sormak gerekir, “Darbe şakşakçısı medya ve Tahrir göstericileri”ne;
“Bir yıl önce karnınız tok muydu ki, şimdi açlıktan şikâyet ediyorsunuz?.. Bir yıl önce benzin kuyruğu yok muydu ki, şimdi kuyruklardan şikâyet ediyorsunuz?..
Hepsi bir yana da;
1 milyon insan, on yıllardır mezarlıklarda yatıp-kalkmıyor mu?.. Yattığı mezarlıkta, altına bir mukavva, bir karton bulabilenlerin şanslı sayıldığı bir Mısır’da Mursi, neyi daha geriye götürdü?..
Mısır fakir ise ve de her yıl ABD’nin 2 milyar dolarına muhtaçsa, bunu, Mursi’nin bir yılda değiştirmesini beklemek, biraz dangalaklık değil midir?”
Söyleyecek söz çok...
Ama, ne söylesen boş!..
2 yıl önce “Askere hayır” diyerek Tahrir Meydanı’nı dolduranlar, bugün “Mursi’ye hayır” deyip, yeniden “askerin kucağı”na oturmuşlarsa, kime, ne diyeceksin?..
Bol bol “asker postalı” yalasınlar!..
Belki, aç karınları doyar!..
Ama, bana;
Sakın, “özgürlük” demesinler!..
Müslümanların, nedir bu “Sisi”lerden çektiği?!?
? Mısır’daki “askerî darbe” ile Türkiye’de “28 Şubat”ta yapılan “postmodern darbe” arasında bazı benzerlikler var... Türkiye’de; askerler, darbeyi “sivil”lere yaptırdı, Mısır’da ise askerler “darbe” yaptı, yönetimi sivillere verdi.
Türkiye’deki “28 Şubat darbesi” ile Mısır’daki askeri darbe arasında; “Sisi” isimlerinin öne çıkması da, kayıtlara geçmesi gereken ilginç bir benzerlik...
Malûm; “28 Şubat darbesine zemin hazırlamak” için kullanılan travestiler kraliçesi “Sisi” lâkaplı Seyhan Soylu; Ali Kalkancı’ları ve Fadime Şahin’leri ayarlamış, onlara “menajerlik”(!) yapıp, ekranlarda “rezillik”lerini sergilemiş ve böylece “İslâmcı Erbakan Hükümeti”nin düşürülmesinde rol almıştı!..
Aradan 15 yıl geçince, bu defa bir başka “Sisi”yi, bu defa Mısır’da gördük... Bu Sisi, “travestiler kraliçesi” değil, ama “dönme” olduğundan kuşku yok... “Mursi’nin adamı” zannedilirken, dönmüş, “darbeci” olmuş!..
Evet, adı Abdulfettah Sisi... Kendisi Mısır Genelkurmay Başkanı... 28 Şubat’taki “Sisi” gibi bir “piyon” değil... Bu Sisi, filmin “esas oğlan”ı!..
Nedir bu “Sisi”lerden çektiğimiz?.. Nerede darbe var, orada “Sisi”ler çıkıyor karşımıza... “Üçüncüsü” acaba nerede çıkacak karşımıza?..