Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Batı Kendi Putunu Yedi!

Batı Kendi Putunu Yedi!

Mısır’da ibretlik hadiseler oluyor. Mısır ve Tahrir dünya ölçekli bir mücadele arenası. Tahrir Meydanı bir turnusol kâğıdı ve bütün dünyanın gerçek yüzünü ortaya seriyor. Bir nevi Dabbetü’l arz. Meşru ve seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mürsi’ye yönelik, Suriye rejimi için söylenen ama Mısır için doğru çıkan küresel ve evrensel bir komplo var. Seçilmiş cumhurbaşkanı Mursi’nin sesi kısılırken bugünlerde en yüksek ses Beşşar’ın sesi olarak ortalıkta inliyor. Bu da dünyanın geçek manzarasını göstermektedir. Onun ötesinde Batı’nın değerleri Mısır’da iflas etmiştir. Batı demokrasi diye dünyaya nizamat verirken Mısır’da kendi putunu yemiştir. Mursi karşıtları hâlâ tezviratla iş görüyor ve Siyonist kanal olarak tanımlanan El Arabiya Kanalı ve sitesi Mursi’nin iktidarını kurtarmak için AB’den askere karşı yardım ve müdahale istediğini yazmıştır. Hem de askeri müdahale! AB’nin askeri müdahale yapacak mecali mi var? Yoksa Mursi mi ahmak? Bunlar Amr Musa’nın tezviratına benziyor. Mursi’nin Sudan’a ve Bedii’nin Libya’ya kaçtığını iddia etmişti. Hâlbuki darbeciler böyle istemesine rağmen Mursi bu ayartmaları elinin tersiyle itmiştir.
Onun ötesinde AB ve ABD darbeye fiili ölçekte katılmıştır. Darbenin önceden ortak pişirildiği ve bu yönde bir muvazaa alanı oluştuğu anlaşılıyor. Yoksa darbeye niye darbe demesinler? Mısırlıların deyimiyle ‘mehzele’ yani ortada ironik bir durum var. ABD ve AB’den hiçbir fiili ve hatta sözel yaptırım gelmezken demokrasi sattıkları Afrika Birliği bile Mısır’ın Afrika Birliği üyeliğini askıya alma kararı aldı. Bu şu anlama geliyor. Afrika kıtası bile ABD ve AB’den daha demokrat! Demokrasi tacirleri demokrasiyi ayağa düşürdüler!
*
AB ve ABD sadece Mısır’da değil, 28 Şubat sürecinde Türkiye’de ve daha öncesinde Cezayir’de ve Filistin’de oyunun kuralını defalarca çiğnediler. Bu da İslâmi kesimlere oyunun kuralına bağlı kalmama yükümlülüğü veya en azından serbestisi getiriyor. Bundan böyle artık AB ve ABD, değerleri üzerinden bize çeki düzen veremeyecek. Batı’nın bize akıl vermeye değil, kendisinin tutarlılığa, ahlâka ve insafa ihtiyacı var. Batı’nın Mısırlı generallerin yol oltasına takılması bize de bir yol haritası vadediyor. Bundan böyle kuralları esnetmek ve süreç içinde değiştirmek mübah. Artık Batı bize değer satmasın ve dayatmasın! Batı bize karşı her zaman öyle olmuştur. Sözgelimi Filistin asıllı Müşir Hüseyin Kıdwai, Osmanlı’nın Son Dostları kitabında Batılıların son dakikada oyunu ve kuralları nasıl bozduklarını anlatır. Balkan Harbi’nde Osmanlı ile Balkan devletleri arasında savaşın sonu ne olursa olsun statünün değişmeyeceğini taahhüt ederler. Osmanlı’nın kazanmasını ummaktadırlar. Balkan Devletleri kazanınca hemen fikirlerinden cayarlar ve galiplerin ve Balkan devletlerinin lehine toprak statüsünün değiştiğini ilan ederler. Bugün Mısır’da seçilmiş bir cumhurbaşkanına karşı yaptıklarını 100 yıl önce Osmanlı’ya karşı yapmışlardır. Batı’nın Doğu’ya karşı ikiyüzlülüğünü anlatan şaheserlerden birisi de İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Genel Sekreteri Ahmet Rıza’nın Fransızca olarak kaleme aldığı Batı’nın Doğu Siyasetinin Ahlâken İflası kitabıdır. Batı’yı yeniden keşfetmeye gerek yok ama Tahrir bunu bir kez daha sağladı.
*
Batı’nın çifte standardı yaygındır ve ahlâkta hiçbir ilkesi ve ahlâkı yoktur. Batı kriterlerini almaya çalışıyoruz ama paradoksal bir biçimde Batı’nın bağlı kaldığı bir kıstas ve ahlâki ilke yoktur. Batı’nın değerleri bizi çekmez. Kantarı tartmaz. Batı’nın ahlâkı ve vicdanı Mısır’da bir kez daha çökmüştür. Batı Mısır olaylarıyla birlikte bir kez daha iyot gibi ortaya çıktı. Artık İslâm dünyası kendi haritasını çıkarmalı ve kendi rotasında yürümelidir. Batı ile ilişkilerimiz onların değerlerini ithal etme ve içselleştirme ve bağlı kalma üzerine kurulu olmayacaktır. Berlusconi’nin zıddına kalıcı ve evrensel olan bizim değerlerimizdir. Cahiliye Araplarının yaptığı gibi onların değerleri çiğnenmek için ve tüketilmek için vardır. Tahrir, tarihin akışını değiştirecek ve İslam dünyasının değerler üzerinden Batı’ya bağımlılığını sona erdirecektir. Çünkü Batı’nın değerleri değersizdir. Amerikan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki, darbeden hemen önce Mursi’nin yönetimden uzaklaştırılmasının meşru olup olmadığı sorusunu “Burada taraf tutmuyoruz” diye cevaplamış, Mursi’yi ise halkın endişelerine karşı yeterince duyarlı olmamakla eleştirmişti. Mısır darbecileri de 'göstericiler veya kamplar arasında taraf tutmuyoruz’ demiş ama Temerrüt saflarına geçmişti. Mısır ordusunun tarafsızlığı İhvan’ın aleyhinde Temerrüdün arkasında olmak şeklindedir. ABD’nin tarafsızlığı da darbeden yana, İhvan karşıtı olmaktır. Batı maskeli darbeye maskeli destek sunmuştur. Amerikalılarla Mısırlı kurnaz darbeciler darbeyi birlikte kotarmışlar. Buna göre, Amerikalı yetkililer, Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursî’ye karşı darbe yapan generallerin yönetimde uzun süre kalmayacağı garantisini verdiklerini aktarıyorlar. Tam maskeli bir balo! Generallerin Savunma Bakanı Chuck Hagel ve Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey’le telefon görüşmelerinde sivil hükümeti kısa sürede iş başına getirme sözü verdikleri kaydedildi. Demokrasi maskesi altında Batı nifakı Tahrir’de yakayı ele vermiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi