Mısır baharında serpilmeye başlanan tomurcukların boynu, hazımsız demokrasi düşmanlarınca büküldü.
Bahane aynı: İslâmî gelişme…
Uygulama aynı: Askeri darbe…
Uygulayan aynı: Demokrasi ve İslâm düşmanları…
Sonuç aynı: Başarısızlık… Çünkü İhvanlar daha da güçlenecek ve kurallara uygun yapılacak ilk seçimde AK Parti’ye benzer güçte iktidar olacaklar.
Evet, Mısır’da karanlık güçler, siyonistlerin tezgâhlarından geçerek, Mısır’ı yediler. Ancak, bu defa yutamayacaklar. Kursaklarında düğümlenecek ve bağıra bağıra kaçınılmaz sonlarına doğru akacaklar.
Arap baharı başlatıldığında ne yazık ki diğer muhafazakâr kesimlerin sevincine tam olarak ortak olamamıştım.
Çünkü, tanıdığım siyonistlerle onların işbirlikçisi kapitalist masonlar, Müslümanlara bahar mahar yaşatmayacaklarına emindim. Kaddafi’nin, Mübarek’in devrilmeleri sadece aldatmaca bir demokrasi havariliğinden başka bir şey değildi.
Kara Kıta’nın kuzeyinde olanları tam olarak anlamak için, dünya siyasetine yön verenlerin kirli emellerinin nerelere kadar uzandığını bilmek gerekli. Aksi halde olaylara sığ bakışlar bizi güvenli sahillere ulaştırmayacaktır.
Diktatörler birer birer devrilirken, yerlerine gelenlerin “uslu” olmaları temel kriterdi. Yoksa “yaramaz çocuklara” iktidarlar teslim edilemezdi.
Nitekim ilk işaretini Mısır askeri darbesi ile verdiler. İlk olarak, İslâm ve demokrasi düşmanı kitleleri Tahrir’e döktüler. Sonra da yönetimi uşaklarına teslim ettiler.
Hiç şüpheniz olmasın bu; Mısır ile sınırlı kalmayacaktır. Diğer Arap baharları da kışa dönüştürülecektir.
Ve biz ninniler ile uyutulurken, İsrail’in çevresi dünya siyasetinin siyonist kuklalarınca genişletiliyor.
Sırada kim var sizce?
Sorunun cevabı için, Taksim’de yapılanlara Tahrir’den bakmanız yeterlidir.
Her şeye rağmen, ümitsizlik yok. Çünkü Kur’an-ı Kerim’de “...Onlar tuzak kurarken Allah da tuzak kuruyordu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır” (Enfal, 30) buyurulmaktadır.