Huzur sabrın en büyük göstergesidir
Rabbim Ramazan-ı Şerifin hayırlara vesile olmasını ve samimi her Müslümana; “huzur, güven ve bereket” getirmesini nasip etsin.
Samimi Müslümanlar bilir ki, Ramazan demek; “huzur, güven ve bereket” demektir. “Huzur, güven ve bereket” ise ancak “çalışmak ve sabırla” elde edilebilir.
Yine derler ki; “Ramazan ayı sabır ayıdır.” Doğrusu ben “sabır” denilince hep açlığa sabretmek olarak anlardım.
Çocukluğumdaki Ramazanlar öyleydi ve sadece açlığa karşı sabrediyordum hatta herkesi de öyle sanıyordum. Meğer öyle değilmiş. Sadece açlığa sabredilmiyormuş.
En başta hakiki şeytanın verdiği vesveselere, hakiki şeytanın aldattığı ve yanına aldığı; “bencillere, yalancılara, dedikoduculara, iftiracılara, din cahillerine, haram yiyip haram içenlere” ve benzeri tiplerden gelebilecek her türlü kötülüğe karşı sabretmek gerekiyormuş.
……..
Bu gerçeği öğrendiğimde tanıdığım ilk bozguncu insanlar Halk Partililer olmuştu.
“Haa” dedim kendi kendime; “Bu taifeye dikkat etmek lazım, bunlar Ramazan düşmanı, bunlara karşı sabırlı olmalıymış.”
İşte o gündür bugündür yani yaklaşık 40 yıldır, önce CHP’lilerin şerrinden sonra şeytanın şerrinden Allah’a sığınarak oruç tutarım ama yine de başarılı olduğum söylenemez.
Şimdi ise yine aynı zihniyetin, yeni ve eski nesilleri ortada ve milletimizin Ramazan-ı Şerifini burunlarından getirmek üzere uzun zamandır sahnedeler.
Esasında sadece Ramazan ayı boyunca değil, gelecek tüm yıllar boyunca, CHP’lilerin şerrinden muhafaza olabilmek için sabırlı ve dikkatli olmak gerekiyor.
Bu neslin, bu taifenin, bu güruhun, bu ırkın, başka nasıl tarif edilir bilmiyorum ama her neyse işte, “İslam ve Müslüman düşmanlarının” şerrinden korunmak için sabır, en çok ihtiyaç duyduğumuz şeydir.
Yalnız sabreden ama dikkatli sabreden, yani kuzu kuzu boyun büküp; “Ne yapalım” diyerek; yan gelip yatan değil, uyanık ve faal olan bir halde sabretmeliyiz.
……..
Benim yakın tarih araştırmalarımın içerisinde ana konuyu CHP’nin din düşmanlığı alır.
İnceleme ve araştırmalarımda öyle şeylere rastlarım ki, inanılması ve kabullenilmesi mümkün olmayan olaylardır. Yeri geldikçe yazacağım İnşaallah.
Mesela İsmet İnönü’nün İslam’a ve Müslüman halkımıza nasıl baktığını şu sözleri anlatmaktadır.
“Harf devriminin tek amacı ve hatta en önemli amacı, okuma yazmanın yaygınlaşmasını sağlama değildir.
Okur-yazar oranının düşük oluşunun yegâne sebebi, alfabenin öğrenilmesinin zor olduğu değildi.
Devrimin temel gayelerinden biri yeni nesillere geçmişin kapılarını kapamak, Arap-İslam dünyası ile bağları koparmak ve dinin toplum üzerindeki etkisini zayıflatmaktı.
Yeni nesiller, eski yazıyı öğrenemeyecekler, yeni yazı ile çıkan eserleri de biz denetleyecektik.
Din eserleri eski yazıyla yazılmış olduğundan okunmayacak, dinin toplum üzerindeki etkisi azalacaktı.” İnönü, Hatıralar C.II s 223
……..
Sabırlı Ramazanlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.