Diyanet asırlık gafleti düzeltmeli!
Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allah’a kulluk dersleri ve ödevleri manasına gelen ibadetin çeşitleri ilmihal kitaplarında bile sansürlenerek öğretilmeğe devam ediliyor.
İbadetler; Namaz ve Oruç gibi beden ile, zekat ve sadaka gibi mal ile ve Hac gibi hem beden hem de mal ile yapılan kulluk görevleri olarak daraltılıp tarif edilirken, dördüncü ve en mühim bölüm anlatılmamaktadır. Çünkü emperyalist ve Siyonistler bu ibadet bölümünü Müslümanlara unutturmak için içimizdeki Mason uşakları eliyle yasak ettirmişlerdir. Bu ibadet, “hem beden, hem mal ve hem can ile yapılan tek ibadet olan Cihad ibadetidir.”
Diğer ibadetlerde kişinin aşırılığa kaçıp kendisine eziyet etmesi yasaklanırken, gerektiğinde canın verilmesine izin verilen tek ibadet Cihad ibadetidir. Karşılığı gazilik ve şehidlik olan tek ibadet!
Mukaddes Belde Kâbe-i Muazzama’da ve Medine-i Münevvere’de bile anlatılması yıllardır yasak edilen ibadet!
Egemenlik, kayıtsız şartsız her zaman ve her yerde yalnız Allah’ın oluncaya kadar İslam Nizamının hâkimiyeti ve yeryüzü mazlumlarının kurtuluşu için bütün gücümüzle beden, mal ve can ile çalışmak manasına gelen Cihad ibadeti, tüm kulluk görevlerimizin ana sigortasıdır.
Bütün insanlığın akıl, mal, vatan, namus, nesil ve canlarının emniyet içinde korunmasının teminatıdır.
Yüce Dinimiz İslam’da Cihad ibadeti;
İnsanları Allah’a kulluğa davetle başlayan İlk ibadettir. Beş vakit Namazdan dokuz sene, Oruç’tan on beş sene ve Hac’dan 22 sene evvel farz kılınmış ilk ibadettir.
Ana Hayat Yasamız Kur’an-ı Kerim’de en çok emredilen ibadettir.
Zamansız ve miktarsız tek ibadettir. Her ibadet zaman ve miktar şartına bağlıdır. Namaz her gün beş vakit, Zekât her sene bir defa, Oruç Ramazan ayında senede bir ay, Hac Zilhicce ayında ömürde bir kere farz kılınmışken, Cihad her gün ve her zaman hem beden, hem mal ve hem de can ile yapılan zamansız ve miktarsız (ölçüsüz, sayısız) tek ibadettir.
Cihad kavramı İslam ülkelerinde yapılan emperyalist propagandalarla gerçek manasından saptırılmış, Cihad dendiğinde maalesef herkesin zihninde savaş, kan ve gözyaşı gelmektedir. Savaş (Kıtal) Cihad ibadetinin sadece bir cüz’üdür. Ve Cihadın en küçüğüdür.
İslam Nizamının gayesi öldürmek değil, ölü kalbleri dirilterek kulları Şeytanların tuzağından kurtarmaktır.
Allah (c.c) silahla savaşmak yetkisini sadece Devlet’e vermiştir. Fertlerin, Cemaatlerin böyle bir yetkileri yoktur. Nitekim Allah’ın elçisi Sevgili Önderimiz Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) Efendimiz ve ashabına Mekke dönemindeki ağır işkencelere karşı sabır ve hicret emredilmiş ve savaş izni verilmemiştir. Din ve Devleti müdafaa için izin verilen Savaş ayetleri Medine İslam Devletinde nazil olmuştur.
Bugün Doğu Türkistan, Çeçenistan, Özbekistan, Arakan, Afganistan, Irak, Mısır ve Suriye gibi yeryüzünde iç ve dış işgallere karşı mücadele eden kardeşlerimizin yanında olmak ve onları desteklemek Müslüman olan herkesin imani ve her İslami Devletin Cihadi görevidir.
Cihad ibadetinin en büyüğü de;
içimizdeki nefis ve dışımızdaki şeytan düşmanının saldırılarına karşı elimizle, dilimizle ve kalbimizle mücadele şeklidir. Yani cehaletin her çeşidine karşı ilimle tebliğ, ilimle davet, ilimle hakkı tavsiye ve sabır cihad ibadetinin en zoru ve en büyüğüdür. Bu yolda hizmet etmekte olan samimi kuruluş ve kurumlara maddi ve manevi desteğimizi artıralım.
Nefislerimizi ve nesillerimizi geçici hayatın, ölümün ve sonsuz hayatın felaketlerinden korumak için hepimiz sorumlu birer çoban olduğumuzu asla unutmayalım.
Allah (c.c) bu mühim Cihad ibadetinin bir bölümü olan İslam’ın düşmanlarıyla mücadelede ve Cihadın en büyüğü olan nefislerimizle mücadelede bizlerin yar ve yardımcısı olsun!.