Müslüman ve Hıristiyan kardeşlerin buluşması

Müslüman ve Hıristiyan kardeşlerin buluşması

Yunanlı denize dökülmüş, işgal sona ermiş.

ülke savunmasında görev alan milisler evlerine dönmüşler.

Düzenli orduyla haberleşerek savaşa katılan efeler işlerinin başına dönmüşler zeytin bahçeleriyle, avcılıkla vakit geçirmekteler.

Onlardan biri, köyün ağası, aynı zamanda hocası olan değerli bir insan av için dolaşırken bir karaltının çalılıkların içine giriverdiğini görür.

Mavzerini ona doğru çevirir, gözleri gördüğünü ayırt edemediği için ne olduğunu bilemediğinden tetiğe basmaz.

Derken çalılıklar arasından "Amca vurma beni" diye bir ses gelir.

çalılıkların arasından çıkan on altı yaşlarında bir Rum kızıdır.

Babasını ve annesini söyleyince efe hocamız onu tanır.

Ne aradığını sorduğunda kız macerayı anlatır:

Babam ve filan komşumuz, bir tekne ile gece vakti Midilli’ye kaçmaya karar verdiler. Hazırlıklar yapıldı. Deniz kenarında tekneye bindik, ağırlıklarımızdan tekne batacak hale geldi.

Babam ve komşumuz altınlarını ve bazı ev eşyalarını bırakmayı göze alamadılar komşu kızla bizi tekneden indirip kaçtılar.

Onlar gittikten birkaç gün sonra biz de ölümüne denize daldık. Midilli yolunda denizde ölelim diye kararlaştırdık. Epeyce gittikten sonra arkadaşım ölmeyi başardı ben başaramadım ve geri geldim. O günden beri geceleri köylerden ekmek çalar dağlarda yaşarım" der.

Efe hoca ona "Kızım seni evime almak şimdilik büyük suç" der ve onu götürür bir mağaraya yerleştirir.

Efe hoca her gün hanımıyla ona ekmek, yiyecek, içecek maddeleri gönderir.

Uzun süre kız orada kalır ve bakımı çok iyidir. Derken devlette bazı yumuşamalar meydana gelince kızı evlerine alırlar ve kendi kızları gibi bakarlar.

Rum kızı babasından görmediği bu iyilik karşısında efe hocanın dini olan İslam dinine girer.

Bu arada efe hocanın kardeşinin hanımı ölür.

İki tarafın rızasıyla Müslüman olan Rum kızıyla efe hocanın kardeşi evlenirler.

Ben, Ege kıyısında yıllardır İslam’ın bayraktarlığını yapan torunlarından dinledim bu macerayı.

Cahiliye dönemi bedevilerini anlatan Kur’an-ı Kerim "Onlardan biri kız çocuğuyla müjdelendiğinde, öfkelenmiş olarak yüzü kapkara kesilir.

Kendisine verilen müjdenin kötülüğünden kavminden gizlenir. Onu alçak bir şekilde tutsun mu, yoksa toprağa mı gömsün? Dikkat edin ne kadar kötü hüküm veriyorlar." (Nahl suresi, ayet 58-59) diye haber verirken aynı zamanda çağımız bedevilerini de anlatmış olur.

Erkek çocuğunu değil kız çocuğunu bırakıyorlar. Altınlarını veya kıymetli mallarını değil kızlarını bırakıyorlar.

Müslüman olan, çocuklarını İslam terbiyesine göre yetiştiren, Hacca gidip gelen ve hâlâ bölgesinde İslami canlılığı devam ettiren çocuk ve torun yetiştiren bu Müslüman Rum kızımız, babasını ve annesini bulamaz ama oğlan kardeşi onu bulur.

Oğlan kardeşi, Midilli’den İngiltere’ye gider. çok çok zengin olur. Midilli’ye zengin bir ihtiyar olarak döner ve kardeşini aramaya koyulur.

Parası bol olduğu için Yunan elçiliğini devreye sokar ve sonunda bulur.

Kız kardeşi, kızını ve damadını yanına alır ve Midilli’ye giderler. İki ay orada kalırlar uzun bir hasret giderirler.

Erkek kardeş, kız kardeşine "Ne dilersen yapayım. Sana Midilli’nin tapusunu vereyim" der.

Kız kardeşi, "Seni seviyorum. Müslüman olmanı istiyorum. Ahirette yanmanı istemiyorum kardeşimmmm" der ve boynuna sarılır.

Babalar ve anneler, iki kızı sahilde bırakırken onları gözden çıkarmakla büyük günaha girmişlerdi ama kafirlik karasına sürülen bu günah hiç görülmüyordu.

Fakat bu kötülük, kızlardan biri için ebedi saadete dönüştü.


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi