Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Osmanlı Sarayında Bayrama Doğru

Osmanlı Sarayında Bayrama Doğru

Öncelikle şunu belirteyim ki, Osmanlı sarayında bayram kutlamaları bayramdan üç gün önce başlardı. Bu kutlamalara “Arefe muayedesi” denirdi…

“Arefe muayedesi” şeyhülislamın “Paşakapısı”nda sadrazamı kutlamasıyla başlar, o gün ve ertesi gün boyunca vezirler, devlet ricali, Ocak ağaları sadrazamı ziyaret ederlerdi.
Ramazanın son gününde ise sarayda “Arefe Divanı” yapılırdı.

O gün öğle namazından sonra, divan çavuşları, tören giysili ve ellerinde uzun âsaları olduğu halde Divanhane’nin (Kubbealtı) önünde saf tutarlar; bunların arkasında padişahın, hazine değerinde koşumlarla donatılmış binek atları ve üniformalı Has Ahır Saraçları sıralanırdı…

İkindi namazından sonra Mehterhane’nin “nevbet” (marşlar) çalmaya başlamasıyla Divanhane’de sadrazam, divan üyelerinin; Arz Odası önüne konulan sedef işli “Arefe Tahtı”na oturan padişah da Birun ve Enderun halklarının (saray görevlileri), ocak ağalarının kutlamalarını kabul eder; bayram ihsanlarında bulunurdu.

Arefe Divanı’ndan sonra padişahın, Silahdar Ağa’nın hediye ettiği ata binerek Hasbahçe’de kısa bir gezinti yapıp bahçe köşklerinden birinde dinlenmesi, iç oğlanlarının hüner göstermelerini izlemesi gelenekti.

Padişah, bayram gecesini Has Oda’da geçirirken, gece yarısından sonra, Mehterhane nöbetler çalmaya başlardı…

Önce sadrazam daha sonra kubbe vezirleri, divan üyeleri, şeyhülislam ve ulema, Kubbealtı’na gelip sadrazamı kutlarlar; sabah namazını Ayasofya hatibinin imamlığında Divanhane’de kılarlardı…

Namazdan sonra, sarayın tören kapısı olan Babüssaade önünde yapılacak “Muayede Resm-i Hümayunu” için dışarı çıkıp revaklar altında protokol sırasına girerlerdi.
Bayramlaşma için İçhazine’den çıkartılan altın kaplamalı, mücevher işlemeli merasim tahtı, saray halıları, al serendazlarla (ipek yolluklar) bir tören salonu gibi donatılan “Saçak Altı”na konulurdu.

Padişah ise Enderun ağalarının kutlamalarını kabul ettikten sonra, büyük bayramlaşma için, Babüssaade Ağası ve Enderun ileri gelenleriyle dışarı çıkar; bu sırada “alkışçı” denen koro, “Aleyke Avnullah!”, “Padişahım çok yaşa!”, “Mağrur olma Padişahım, senden büyük Allah var!” gibi sözlerle ortalığı velveleye verirdi.

Nakibüleşraf Efendi’nin (Peygamber Efendimizin soyundan gelenlerin reisi) duası bitince, padişah tahta oturur; Darüssaade Ağası ve Silahdar Ağa arkasında yer alırlar; Muayede Resm-i Hümayunu (padişahla bayramlaşma) başlardı.

Önce padişahın hocası, sonra sırasıyla Kırım hanzadeleri, kapıcıbaşılardan mir-i âleme değin saray görevlileri, sonra sadrazam ve vezirler, şeyhülislâm, kazaskerler, büyük müderrisler; yeniçeri ağası ve kapıkulu ocakları ağaları, tören düzenini bozucu en basit bir yanlışlığa yer vermeksizin “Teşrifatî Efendi”nin (protokol müdürü) yönetiminde, konumlarına göre belirlenmiş “saçak öpme”, “etek öpme”, “musafaha” ve “yer öpme” tarzlarından biriyle kutlamada ve saygı sunuşunda bulunurlardı.

Vezir-i âzamla kubbe vezirleri yer öptüğü halde, Padişah, şeyhülislam ve ulemanın tebriklerini ayakta kabul ederdi. Alimlerle tek tek el sıkışır, Osmanlı Devleti’nin ilme verdiği değer, âlimlere gösterilen ilgi ile dışa vurulurdu.

Daha sonra Harem dairesine geçen padişah, annesi, hasekileri, çocukları ve harem kadınlarıyla bayramlaşır, biraz dinlenir, nihayet “Bayram Alayı” için kıyafet değiştirirdi.
Bu sırada, sarayın Alay Meydanı’nda da Rikâb Alayı ya da “Mevkib-i Hümayun” denilen, görkemli bayram korteji hazırlanırdı.

Mirahor Ağa ile üzengi ağalarının haremin taht kapısı önüne getirdikleri ata binen padişah, Babüsselâm’dan çıkıp kortejin ortasındaki yerini alır; alkışlar ve dualarla bayram namazının kılınacağı Ayasofya Camii’ne hareket ederdi (Bazen de Hırka-i Saadet Dairesi’nde kılardı).

Namazdan sonra padişah, yine merasimle saraya dönerdi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi