Köpek, her yerde köpektir... Mısır’a General de olsa!
Kucaklarında “bebek” yerine “köpek” taşıyan bayanları görmüşsünüzdür...
O “fino”ları ya kucaklarında taşırlar ya da “tasma”sını eline alıp, gezdirirler ya...
İşte o “köpek”lerden bazıları öyle “süslü”dür, öyle “bakımlı”dır ki, şaşar kalırsınız...
Dünyada “milyonlarca çıplak çocuk” varken, o köpeklere “elbise” giydirilmiştir.
Boyunlarına da, ya “kravat” bağlanmıştır ya da “papyon!”
Kravatlı köpek, papyonlu köpek!..
Dişi olanların kafasına ise “kurdela” bağlarlar...
Tabiî, ayaklarına “ayakkabı” veya “patik” giydirenler de vardır...
Köpeklerini “kuaför”lere götürüp, şekilden şekle sokanlar da vardır.
Şahsen ben; bu manzaraları her gördüğümde, kendi kendime derim ki;
“Boynuna papyon, kafasına kurdela taksan da köpek, yine köpektir... Sırtına elbise, ayağına patik geçirsen de, onu insana benzetemezsin!.. Kuaföre götürüp, ne kadar güzelleştirirsen güzelleştir; köpek, yine köpektir!”
Ne yani;
Sırtındaki “semer”i değiştirince “eşek” eşeklikten çıkıyor mu ki; sırtına “elbise” geçirilen bir “köpek” köpeklikten çıksın!..
Köpek, her zaman köpektir!..
Köpek, her yerde köpektir!..
Üzerine “elbise” değil, “üniforma” giydirsen, omuzlarına “general” rütbesi taksan da, huy değişmez;
“Köpek, her zaman köpektir,
Köpek, her yerde köpektir!..”
Ha Suriye’de yaşamış,
Ha Mısır’da!.. fark etmez!..
Ha boynunda “tasma” olmuş, ha omuzlarında “rütbe”...
Değişmez!..
Adı;
Ha “Fino” olmuş,
Ha “Sisi”...
Hiç fark etmez!..
“Fino” da olsa, “Sisi” de olsa; “Köpek, her yerde köpektir!”
İster “Çomar’ın torunu” olsun,
İster “Firavun’un torunu!”
Köpek, her zaman köpektir.
Köpek, her yerde köpektir...
SİSİ, AMERİKA’NIN KÖPEĞİ!
Malûm; “köpek”lerin en önemli özelliği “sahip”lerine “sahip çıkmak”, onların “menfaat”lerini korumak ve “Saldır Co” dediklerinde saldırmak, “ısır, parçala” dediklerinde de “saldırmak”tır!..
Fazla izaha gerek yok...
Bugün Mısır’da “darbe” yaparak, önce “halkın iradesi”ni, daha sonra da “halkın kendisini” katleden Sisi adlı mahlûk, “Soyu Firavun’dan gelen bir köpek”tir!..
Artık “Ramses’in torunu” mudur, yoksa Keops, Kefren veya Mikerinos’un torunu mu, bilemem...
Ama şunu bilirim:
Köpek; kimin soyundan gelirse gelsin, köpektir!..
“İt oğlu it”tir!..
Mısır sokaklarında dolaşan bir “Fino” olsa da, Genelkurmay Başkanlığı’nda oturan bir “General” olsa da!.. Köpek; “her yerde ve her zaman” köpektir!..
Hiç şüpheniz olmasın ki;
Mısır’da “Firavunlar Cuntası”nın lideri Sisi de, “Emperyalist Amerika’nın bir köpeği”dir...
Bilirsiniz; ABD Başkanı Obama’nın Amerika’da bir köpeği vardır, “CIA Ajanları” tarafından korunur, adı da “Bo”dur!.. Mısır’daki köpeğinin adı da “Sisi”dir!..
Sisi’nin “Amerika tarafından beslendiğini” ve “yal”ının Amerika tarafından verildiğini Mısır’daki sağır sultanlar bile duymuştur.
ESFELE SAFİLİN!
İşte bu Sisi; Amerika’nın ve elbette Avrupa’nın; 3 Temmuz’daki “Asker’i Darbe”ye hâlâ “darbe” diyememesinden aldığı güç ve cesaretle; daha önce “100’ü aşkın Müslüman’ı katlettiği” Adeviyye Meydanı’nda, dün de “2 bin civarında Müslüman”ı katletti, “10 bin civarında Müslüman”ı yaraladı...
Bu, öyle bir “katliam” ki; kelimelerle anlatılır gibi değil!..
İnsan evlâdı olan bir insan, böyle bir vahşeti, böyle bir katliamı “düşman”larına bile yapmaz!..
Düşünebiliyor musunuz;
Tek talepleri “Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi serbest bırakılsın ve görevine iade edilsin” olan, ellerinde de bırakın “bomba” veya “tabanca”yı, bir “çakı bıçağı” bile bulunmayan “Müslüman Mısır halkı”nın üzerine önce “keskin nişancı”larla, sonra “helikopterden ateş açan caniler”le saldırdılar, yüzlerce insanı katlettiler...
Dahası;
Adeviyye Meydanı’na “zırhlı araçlar”la ve “kepçe”lerle girip, “barikat”ları yıktılar, “çadırları” ateşe verdiler.
Hem de “içindekilerle” birlikte...
Evet, evet;
“Diri diri yaktılar” insanları!..
Ellerini, yüzlerini, vücutlarını tek kelimeyle “kömür”e çevirdiler!..
Dedim ya;
Bunu, bir “insan evladı” yapmaz!..
Bakmayın “köpek” dediğime,
Bunu “köpek” bile yapmaz...
Bırakın köpeği, hiçbir “hayvan” yapmaz... Bu vahşeti yapsa yapsa “hayvandan da aşağı bir mahlûk”, yani “Esfele Safilin”ler, “Belhum Adal”lar yapar!..
“Ebu Cehil”ler yapar, “Ebu Leheb”ler yapar...
Ve bir de; onların çağdaşları, yani Suriye’de Esad’lar, Mısır’da Sisi’ler yapar!..
“Katil”in ve “katliam”ın bile bir namusu vardır...
Ama dünya; hele de 21. yüzyılda Esad ve Sisi gibi bir cani, onlar gibi bir “namussuz katil” herhalde görmemiştir...
KÖMÜRE DÖNERLER İNŞAALLAH
İnanın nutkum tutuldu... Bu vahşeti, bu katliamı, bu barbarlığı, bu kahpeliği, bu canavarlığı, bu hayvandan da aşağılı anlatacak kelime bulamıyorum...
Bizde derler ki;
“Köpeğinin hatırı yoksa da, sahibinin hatırı vardır!”
Ama, Sisi adlı köpeğin sahibi Amerika olunca, ne hatır geliyor insanın aklına, ne gönül!..
Söyleyin Allah aşkına;
Bu Amerika, bu Avrupa değil miydi Mısır’daki “askerî darbe”ye “darbe” diyemeyen?..
Bu Amerika’nın Dışişleri Bakanı John Kerry değil miydi; “Mısır’da ordu Demokrasi’yi yeniden inşa ediyor!” diyen?..
Allah belânızı versin!..
“Tebbet Yeda”
Hayır, sadece “elleriniz” değil, “dilleriniz de kurusun!”
Adeviyye ve Nahda meydanlarında “kömür”e döndürdüğünüz insanlar gibi, inşallah sizler de yanar, kavrulur ve kömüre dönersiniz!..
“Demokrasiniz batsın!”
“Demokrasi” diye diye, “Özgürlük” diye diye işgal ettiğiniz Irak’ta yüzbinlerce insanı katlettiniz, binlerce kadına tecavüz ettiniz, binlercesini zindanlara atıp, Irak’ın başına bir “kukla” oturttunuz!..
Mısır’da, “ABD kuklası” olmaya yanaşmayan Muhammed Mursi’yi ise; “demokratik bir seçim”le gelmesine rağmen Sisi adlı “kukla”nıza devirttiniz!..
O Sisi ki;
2006 yılında, Pensilvanya’da “Amerikalı komutanlar tarafından eğitilirken” hazırladığı “tez”de şöyle diyordu:
l “ABD’de demokrasinin ilk dönemlerinde din çok önemli bir rol oynadı ve Amerikan ulusunun değerlerini inşa etti. Ortadoğu’daki yaklaşım da farklı değil. Tek fark bölgede İslam’ın egemen olması. Bu açıdan demokratik bir hükümet biçiminin İslami inançlar temelinde yükseleceğini öngörmek mantıklı olur. İdeal olarak, yasama, yürütme ve yargı erkleri, karar alırken İslam inanışlarını göz önüne alır.”
l “Ortadoğu’da demokrasi, Batı örnekleriyle pek az benzerlik taşıyabilir. En büyük meydan okuma, dünyanın Ortadoğu’da İslami inançlara dayalı olarak kurulan bir demokrasiyi kabul edip etmeyeceğidir. Bununla birlikte, halkların İslami inançlarına saygılı olan laik demokrasi de mümkün olabilir.”
KÖPEĞİNİZLE ÖVÜNÜN!
7 yıl önce bunları yazan bir Sisi; bugün “binlerce insanı katleden bir canavar”a dönüşmüşse, ABD, eseriyle övünebilir ve dönüp münasip yerine kına yakabilir!..
Sadece Amerika mı?..
İngiltere de kına yakabilir, Avrupa ve elbette İsrail de!..
Çünkü Sisi’yi yetiştirenler Amerikalı, İngiliz ve İsrailli komutanlardır...
Herhalde babalarının hayrına yetiştirmediler onu...
Bir gün gelip de; “Amerika’nın, İngiltere’nin, İsrail’in çıkarlarını savunan ve koruyan bir köpek” olsun diye!..
Hâlâ öfkemi yenemedim, hâlâ hırsım geçmedi...
Ama ne desem boş, ne yazsam nafile...
“2 Bin’i aşkın şehid,
10 Bin civarında yaralı.”
Başta “Mısır’lı Müslümanlar” olmak üzere “Ümmet”in başı sağolsun...
Hazreti Musa’nın değil, Firavun’un torunları!
TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün; Mısır’da darbe karşıtı Müslümanlara yönelik “katliam”la ilgili olarak dün demiş ki;
“Darbeciler, her zaman katliamlarını ve idamlarını hukuki kılıf içinde yapmışlardır. Mısır’da buna fırsat bulamadıkları için rastgele bir katliam yapıyorlar. Bu bir insanlık dramıdır. Bunu en şiddetli şekilde kınıyor ve lanetliyoruz. Sadece darbecileri değil, buna sözüyle, hareketleriyle, parasıyla destek olan herkesi kınıyoruz.
Yıllardan beri Batı, hukuk ve çeşitli yöntemlerle İslam ülkelerini süründürmüştür... Yine kendi istediği yönetimlerin başa gelmesini istiyor... ‘Demokrasiyi savunuyoruz’ diyorlar ama hiçbir zaman Batı, İslam dünyasından bir demokratik düzenin kurulmasını arzu etmez.
Aksi halde o ülkelerden faydalanamaz. Onun için sömürge düzeninin devamı için bunu sürdürüyor.
İsrail’e birşey söyleyemeyen Mısır ordusu; şimdi kendi vatandaşlarına ölüm yağdırıyor. Bu yaşananları en şiddetli şekilde lanetliyoruz.”
Evet; lânet olsun o “Sisi Cuntası”nın emrindeki “Ordu”ya ki; İsrail, “Sina’daki Müslümanları” bombalarken, onlar da “Kahire’deki Müslümanları” bombalıyor!..
Demek oluyor ki; bunlar, “Hz. Musa’nın torunları” değil, “Firavun’un dölleri”dir!..