Mâtem Bile Yapamıyoruz
MISIR’DA korkunç zulümler, kıyımlar oluyor. Mısır kardeş bir ülke… Mısır kan ağlarken Türkiye’de vur patlasın çal oynasın eğlenceler devam ediyor.
Kahire’de masum insanların kanları akıyor oluk oluk. Binlerce yaralı inliyor. Kadınlar, çocuklar öldürülüyor…
Mısır’da Firavun hortladı, firavunluk hortladı.
Kan, göz yaşı, feryat var orada.
Kardeş Türkiye’ye böyle bir durumda eğlenmek yakışır mı? Komşu yanıyor, biz rutin hayatımızı sürdürüyoruz.
Mısır’da olup bitenlere elbette Gizli Yahudiler ağlayacak değil. Çoğunluğu oluşturan Müslümanların ağlaması, feryat etmesi, dövünmesi gerekir.
Kardeşlerimiz şehid edilirken, yaralanırken, sivil halka ateş açılırken niçin iştahlarımız kapanmıyor, gözlerimiz yaşarmıyor?
Niçin mâtem tutmuyoruz?
Hâlâ ıvır zıvır magazin haberleri, deli saçması dedikodularla meşgulüz.
Şu medyamıza bakınız: Karpuz kanı sulandırır, tarçın şekeri düşürmüş… Filanca mankenin programda askısı kopmuş, göğsü görünmüş… Futbolcular, şarkıcılar, sevimli kedi yavruları, din baronları, rockçı imam, Gezici İslamcılar… Mısır kan ağlıyor, bizde cümbüşe devam.
Peygamberimiz (Salat ve selam olsun ona) ne buyuruyor: Doğudaki Müslümanın ayağına diken batsa, Batıdaki Müslüman onun acısını yüreğinde hisseder.
Vaktiyle Hindistan Müslümanları Osmanlı Hilafeti konusunda ne kadar çırpınmış, feryat etmişlerdi. Yazık… Bizde onlarınki kadar dinî hamiyet yok.
Mısır Müslümanları birleşmedikleri, tek bir Ümmet olamadıkları için bugünkü feci duruma düştüler. Biz ibret alıyor ve toparlanıyor muyuz?
Acımayana acınmazmış…
Bugün Mısır, sonbaharda Türkiye…
Müslümanları birleştirmek için çalışmayan keyfe mâ yeşa Hazerat-ı Muhteramat, siz nasıl hesap vereceksiniz?
(İkinci yazı)
Kadir Gecesinde Fâcia
SON Kadir gecesinde Diyanet, İstanbul’un büyük camilerinden birini Ehl-i Sünnet dışı aykırı ve hatalı inanç ve fikirler sahibi bir zata tahsis etti; gece geç vakitlere kadar bu zat tv ekranlarının karşısında konuştu.
Bir Ehl-i Sünnet mensubu olarak bu durumdan hiç hoşnut ve memnun kalmadım.
Terbiye ve edeb dairesinde protesto ediyorum, kınıyorum.
ABD, AB, İsrail, Papalık, Evangelist kiliseler; Sabataycılar, diğer Kripto Yahudiler, zamane İbn Sebe’leri Türkiye’de Ehl-i Sünneti yıkmak, onun yerine, işlerine gelen uysal ve evcil bir İslam türetmek istiyor.
Ehl-i Sünnet gerçek İslamdır. Onların türetmek istediği, münzel=indirilmiş İslam değil, uydurulmuş İslamdır. Bütün bu işlerde, bozuk ilahiyatçıların büyük rolü, hissesi, tuzu biberi bulunmaktadır.
Farmason Afganîci, Farmason Abduhcu, onların tilmizi Reşid Rızacı ilahiyatçılar.
Taqiyye yapan Mutezilî ilahiyatçılar.
Fazlurrahmancı ilahiyatçılar.
Mezhepsiz ilahiyatçılar.
Sünnet düşmanı ilahiyatçılar.
Feminist ilahiyatçılar.
Efendimizin (Salat ve selam olsun ona) sahih hadîslerini AB normlarına göre AYIKLAYAN ilahiyatçılar.
Kadir gecesinde büyük bir İstanbul camiinde program yapan zat, birkaç yıl önce Afganiyi tenkit edenler için “Onlar Afganinin taharet bezi bile olamazlar” demişti.
Diyanete sızmış bazıları taqiyye ve kitman yaparak kendilerini Sünnî gibi gösteriyor.
Halkın büyük kısmının dönen dolaplardan haberi yok.
Diyanet, AYIKLANMIŞ hadisler külliyatını bastırdı ama piyasaya vermiyor. Niçin?
Siz Ankara Ekolü ne demektir bilir misiniz?
Siz İslamiyat dergisi nasıl bir dergidir bilir misiniz?
Siz, BBC’nin, “İslam tarihinde on dört asırdır görülmemiş bir reform” dediği hadîs ayıklama işi nedir biliyor musunuz?
Diyanet kadrolarına binlerce Feminist kadın eleman alındı…
İslam tarihinde görülmemiş bir yenilik: Kadın müftü yardımcıları…
Büyük bir Anadolu şehrinin kadı müftü yardımcısı Buharî’de yer alan sahih bir hadîs için “Peygambere söyletmişler” dedi. Haberiniz var mı?
Bazı tarihî camilerin restorasyonu yapılıyor, tamin bitekten sonra mabet ibadete açılıyor ve bir de bakıyorsunuz ki, eski Hulefa-i Râşidîn levhaları yerlerine asılmamış…
Bugün sinsice öyle reformlar yapılıyor ki, M. Kemal ve İsmet Paşalar zamanında bile yapılmamıştı.
Din içinden, temelinden çökertilmek isteniyor.
Ehl-i Sünnet çökerse Türkiye de çöker.