Rektör atamaları mugalâtası
Türkiye’de varlıklarını ve etkinliklerini ‘krizlere’ bağlamış bir takım ‘kriz üretim merkezleri’ var. Bu merkezlerin en büyük sermayesi ise demokrasi karşıtı olarak takdim edilen lâikçilik... Bu Kriz üretim Merkezleri’nin (KüM ) bir legal kısmı var. Bu kısımda başrolde CHP ve türevleri görülüyor. Jakoben zorbalar ve bir kısım medya da legal KüM’leri tamamlıyor. KüM’lerin illegal kısmında ise ortalığı karıştıran ve darbe plânları hazırlayan Ergenekon çetesi nevinden örgütler ile TSK’daki darbeci yapılanmalar yer alıyor. Zaman zaman legal KüM’lerle illegal KüM’lerin dayanışması da gözden kaçmıyor. özellikle ara rejim dönemlerinde aralarında tam bir işbirliği sağlanıyor.
KüM uzmanları, bir bardak suda fırtına koparmakta pek mahirler. Merkez sağ iktidarların attıkları her demokratik adım, KüM uzmanları tarafından derhal krize dönüştürülebiliyor. Meslekî-teknik öğretimde yapılmak istenen bir reform, başörtüsü yasağının kaldırılmak istenmesi, Başbakan’ın beyanları, hattâ Genelkurmay Başkanı için alınan koruma arabası bile rahatlıkla kriz sebebi olabiliyor.
Son günlerde, Cumhurbaşkanı Gül’ün, Anayasa’ya ve kanunlara tamamen uygun şekilde yaptığı rektör atamaları da bir kriz hâline getirilmek isteniyor. Birkaç öğretim elemanının istifası, ‘üniversite isyanda!’ diye gösterilmeye çalışılıyor. Aslında bu bir kriz değil, sadece bir mugalâtadan (lâf cambazlığı, yanıltmaca) ibarettir.
***
Anayasa’nın 130. maddesinin 6. fıkrasında, ‘Kanunun belirlediği usul ve esaslara göre; rektörler Cumhurbaşkanınca(...) seçilir ve atanır’ denilmektedir.
2547 sayılı Yüksek öğretim Kanunu’nun 13. maddesinde ise, üniversite öğretim üyelerinin seçtikleri 6 rektör adayından 3’ü YöK tarafından seçilir ve Cumhurbaşkanına sunulur hükmü bulunmaktadır. Cumhurbaşkanı bu üç adaydan birini rektör olarak atama yetkisine sahiptir.
Bu durumda, nasıl ki YöK, üniversiteden seçilen 6 kişiden sadece ilk üçünü seçmek zorunda değilse; Cumhurbaşkanı da kendisine sunulan 3 kişiden ilk sıradakini seçmeye mecbur değildir. Aksi takdirde, YöK’e 6 kişinin, Cumhurbaşkanı’na da 3 kişinin sunulması mantıksız olurdu.
***
‘Doğru da, daha fazla oy almış aday varken, daha az oy almış adayı atamak şık değil’ diyenlere ise cevabımız hazırdır.
O, yere göğe sığdıramadığınız CHP yanlısı Sezer’in Cumhurbaşkanlığı sırasında yaptığı rektör atamaları çok mu şık olmuştu? ‘Son kale’nizin şu rektör atamalarını bir hatırlayalım:
Gazi üniversitesi’nde 1064 oy alan Rıza Ayhan yerine, sadece 366 oy alan 3. sıradaki Kadri Yamaç’ı atamıştı.
Kastamonu üniversitesi’nde 1. olan Mustafa Safran yerine, sadece 2 oy alan Bahri Gökçebay’ı atamıştı.
Yozgat Bozok üniversitesi’nde en fazla oyu alan Mustafa İlbaş yerine, 4 oy alan İnci Varinli’yi atamıştı.
Giresun üniversitesi’nde 25 oyla birinci olan Mehmet Tüfekçi yerine, 8 oy alan Osman Metin öztürk’ü atamıştı.
Aynı şekilde, Cumhuriyet, Erciyes, Trakya, Zonguldak, Dokuz Eylül, İnönü ve Samsun üniversitelerinde, ilk sıradaki adaylar yerine, 2. ve 3. sıradakileri atamıştı.
Bunlardan özellikle Emin Alıcı, Fatih Hilmioğlu, Ferit Bernay gibi isimler, üniversitelerinde ve kamuoyunda tartışılan kişiler olmuşlardır.
YöK Başkanları Kemal Gürüz ve Erdoğan Teziç, bu atamaları hep savunmuşlardır.
Peki, bir de Cumhurbaşkanı Gül’ün atamalarına bakalım: Gül, kendisine YöK tarafından gönderilen 21 üniversitenin rektör adaylarından 17’sinin 1. sıra adaylarını aynen benimsedi ve sadece 4 üniversitede 2. sıra adaylarını atadı.
‘Canım, nasıl olsa YöK önceden işi halletmiştir’ diyecek olan cin fikirlilere de, YöK’ün de 21 birinciden 15’ini aynen benimsediğini söyleyelim.
Hülâsa, Gül, rektör atamalarında Sezer’den çok daha tarafsız davranmıştır.
***
Bizce bu sistem Yeni Anayasa ile birlikte değişmelidir. Esasen Millî Eğitim Bakanı çelik’in ve Hükûmet’in, üniversite özerkliğine önem veren bir reform taslağı hazırladığını biliyoruz. Rektör ve dekan seçimleri, bütünüyle üniversiteye bırakılmalıdır.
Bakalım o zaman KüM’ler neyi istismar etmeye kalkışacaklar?..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.