Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

İkinci Türkiye istemediler!

İkinci Türkiye istemediler!

Haydar Dümen’in siyasi versiyonu olan bir zatın müritlerinden birisi şöyle soruyor veya daha doğrusu suret-i haktan gözükerek sorguluyor: Türkiye’nin neden dostu kalmadı? Bu soruyu niye Hamaney’e yöneltmiyor? İran’ın niye dostu kalmadı diye sormuyor? Keza niye Nuri Maliki’ye böyle sorular sormuyor? Niye Türkiye’yi kaybettin diye takaza etmiyor? Evrensel bir komplo ile karşı karşıya kaldığını sayıklayan Beşşar Esat’ı niye iğnelemiyor? Sisi’ye niye darbe yaptığını sormuyor? Yoksa darbesini alkışlıyor mu? Herhalde hükümetten de aynısını yapmasını bekliyor.

Bu mantığa göre, münafıklık yap ve ne kadar şer odağı varsa dostu ol. Sonra da kalabilirsen Müslüman kal! Sözkonusu müridin sorusunu Mısır’ın dünya çapındaki en önemli adamlarından Faruk Baz cevaplıyor. ‘Batı’nın deli gömleği ve laikliği Mısır’a uymaz’ diyen Faruk Baz buna cevaben Batı’nın Mısır-Türkiye beraberliğini ve Mısır’da ikinci bir Erdoğan istemediğini söylüyor. Türkiye’nin etrafının boşaltılmasının nedeni neymiş? Bölgede Mısır-Türkiye beraberliğini baltalamak ve ortaya yeni aktörlerin çıkmasını engellemekmiş! Arap Baharını niye darbe sürecine çevirdiler? Bunun temel nedeni bahar ülkelerinin bir eksen haline gelmesi ve birlikte hareket etme ihtimalidir. Bahardan önce Türkiye halkından kopuk iğreti rejimlerle iş tutmak zorunda kalıyordu.

Arap Baharıyla birlikte ilk defa ortak değerlere ve halkın iradesine dayalı benzeri ülkelerin eksen ve mihver teşkil etme imkanı doğdu. O güne kadar Türkiye’deki iktidarın ‘bir baharla çiçek olmaz’ fehvasıyla (anlayışıyla) fazla tehlike içermediğini gören Batılılar Arap Baharıyla tek çiçeğin bahar haline geldiğini görünce düğmeye bastılar.
¥
Faruk Baz bunu anlatıyor ve Sisi darbesini ABD ve İsrail’in birlikte planladıklarını ve pazarladıklarını söylüyor. İsam El Aryan’ın ifade ettiği gibi, arkadan yöneten Obama idaresi darbe sürecinde vitrine Körfez ülkelerini yerleştirdi. İsrail de fonda gözüküyordu. Türkiye’yi Suriye’de yalnız bırakan irade Mısır’da da partnerini devirmiştir. Şah İsmail olma yolunda ilerleyen tekke kaçkını bir şeyhin müridi de meseleyi anlayamadığından Türkiye’nin neden dostu kalmadı diye soruyor. Soru kipinde sorguluyor! D-8 projesi de partnersizlikten işlevsiz kalmıştır.

Arap Baharı ise ilk defa benzeri siyasi sistemleri bir araya getirme potansiyeli doğurmuştur. Suriye’de Suud-Ürdün-ABD ortaklığı var ve burada hep birlikte cümbür cemaat seküler mihver oluşturmaya çalışıyorlar. Dertleri, Türkiye’yi dışlamak. Yalnız bırakmak. Tali olarak da, tekke kaçkını yeni Şah İsmail müsveddesinin müridine pas atmak. Mısır’da da aynı mihver biraz geniş haliyle var. BAE, Bahreyn, Kuveyt, Suudi Arabistan ve Ürdün gibi ülkelerle birlikte İsrail de darbeciler ekseni içinde. Onların ağabeyleri ise ABD. Darbe öncesinde Mısırlı milyarder veya Mısır’ın Koç’u Nacip Savires İsrail eski Savunma Bakanı Ehud Barak ile bir araya geliyor. Masada Mısırlı liberallerden Muhammed Ebu’l Gar da var. Washington Enstitüsü’nde bir araya geldiklerinde Ehud Barak şunu söylüyor: “Biz Sisi ve darbeyi destekler görünürsek bu ters teper. Biz fazla öne çıkmadan dünya Sisi ve Baradey’i desteklemelidir…”

Biz yapalım, siz görünün diyor. Ehud Barak ‘Dünya Sisi ve Baradey’i desteklemeli’ sözlerini bir kez daha Baradey’in istifasından bir iki gün önce Ferid Zekeriya ile bir konuşmasında tekrarlamıştır. Faruk Baz Mısır’dan ikinci Türkiye çıkma ihtimalinin Batılıları son derece rahatsız ettiğini söylemiştir. Bu kabus İsrail’i ve Körfez ülkelerini de rahatsız etmiştir. Bundan dolayı darbeyi en fazla alkışlayanlar Suudi Arabistan ve BAE ile birlikte İsrail’dir. Lakin İsrail geri planda durmayı yeğlemektedir.
¥
1991 yılında baba Bush tepkileri İsrail’den uzak tutmak için İsrail’den Irak meselesinden uzak durmasını istemiştir. Perde arkasında kalmasını tembih etmiştir. Arap Baharı sırasında İsrailli yetkililer ağızlarına fermuar çekmişlerdir. Lakin Mürsi’nin devrilmesi sonrasında sevinçlerini gizleyemediler ve Şimon Peres İsrail Ordu Radyosuna darbeyi destekler mahiyette konuşmuştur. Keza Körfez basını gibi Netanyahu da siyasi İslami hareketlerin Sisi darbesiyle birlikte bittiğini söylemiştir.

Ürdün Müslüman Kardeşler Hareketi Başkanı Hemam Said’in ve keza Filistin İslami Hareket liderlerinden Raid Salah’ın da ifade ettiği gibi Mısır şimdi Sisi sayesinde ikinci bir Filistin’e dönüşmüştür. Zira, Mısır’daki mücadelenin mihverinde Filistin-İsrail meselesi vardır. İsrail’in geleceği Mısır ve Suriye’deki olaylara göre şekillenecektir. Bundan dolayı İsrail, Suriye’de Esat’ı ve Mısır’da Sisi’yi desteklemektedir. Hem Başbakan Erdoğan hem de Mısırlı Yazar Vail Kandil, Sisi ve Beşşar Esat’ın madalyonun iki yüzü olduğunu ifade etmişlerdir. ABD’nin Mısır ve Suriye üzerinden İslam alemi politikası çökmüştür.

Bediüzzaman vaktiyle şöyle söylemişti: “Eskiden Hıristiyan devletleri bu ittihad-ı İslâma taraftar değildiler. Fakat şimdi komünistlik ve anarşistlik çıktığı için, hem Amerika, hem Avrupa devletleri Kur’ân’a ve ittihad-ı İslâma taraftar olmaya mecburdurlar…” Maalesef bu iyimser temenni hiçbir zaman vakıaya geçmemiş ve vakıa üzerinden ispat edilememiştir. Maalesef Batı ne Soğuk Savaş döneminde ne de sonrasında İttihad-ı İslama taraftar olabilmiştir. Hâlâ çökerken bile Rusları Müslümanlara ve birliklerine yeğlemektedir. İsrail kaldıkça bu politikasını değiştirmeyecektir. Onun da ötesinde, İsrail var olsun ya da olmasın Batı hiçbir zaman İttihad-ı İslam’a taraftar olmayacaktır. İttihad-ı İslam Batı’ya rağmen gelişecek ve var olacaktır.

Türkiye’nin tek kalmasını arzu ediyorlardı; Mısır çıkınca düğmeye bastılar. Batılıların İslam dünyası karşısında iki kırmızı çizgisi vardır. Kur’an-ı Kerim’in bütün olarak anlaşılmaması ve uygulanmaması. Onlar sulandırılmasını istiyorlar. İkincisi de, İttihad-ı İslam’dır ve gayretleri bunun önlenmesine ve ötelenmesine matuftur. Olaylar ve tarih bunun şahididir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi