Hangi batı!
Akif öyle diyordu: “Medeniyet denilen maskara mahluku görün / Tükürün maskeli vicdanına asrın tükürün”. Bu mısraları “demokrasi” diye de okuyabilirsiniz artık! Ve asrın bu “demokrasi“ maskeli vicdanına da bol bol tükürebilirsiniz!
“Vahşi Batı”da hedonist, sadist bir cunta var ve bunlar kendilerine tapıyorlar.. Bu işten sadistçe bir zevk alıyorlar.. Kan dökücü bir azınlık bu!
300 yıllık tarihe bakalım. Kızılderilileri yok eden kimlerdi? Dört büyük ırktan biri yok edildi. Biri köleleştirildi. Afrika kıtası köle deposuna dönüştürüldü. Bunu ellerindeki İncille yaptılar.. Sarı ırkı sömürdüler. Bütün bunlar beyazların sadece küçük bir kısmı için..
Ben de beyazım ve beyaz insanın zulmünden utanıyorum..
Bunlar “Bir damla kan, bir damla petrol” diyenler.. Benim dedemim dedesi yaşarken işlendi bütün bu cinayetler. Batının refah ve mutluluğunun arkasında Kızılderili kanı, kara derililerin gözyaşı ve sarı ırkın çalınan serveti var.. Zaferleri pis bir makine zaferi. Demokrasi, liberalizm, sosyalizm bu cinayetlerini perdelemek için gerçeklerin üstüne örttükleri bir şal..
Ağuyu altın tas içre sunuyorlar, bal da onun suç ortağı. Demokrasi dedikleri şey, “helvadan bir put” sadece.. Herkesi bu putun önünde eğilmeye çağırıyorlar.. Kendi kavramları ile onlardan yardım istememizi ve onlara sığınmamızı istiyorlar. Aksi halde tehdit ediyor, hakaret ediyor, aşağılıyor ve saldırıyorlar..
Tehlikenin sembolü radikal İslamdır! Uygun bir örnek bulurlarsa ne ala, bulamaz ise o örneği kendileri üretiyorlar zaten. Nereye o bayrağı dikerlerse oraya saldırıyorlar. “Yeşil tehlike” dedikleri bu! “Batı Çalışma Grubu” yani BÇG bunun için dizayn edilmiştir aslında.. Darbeler bunun için yapıldı. Derin devlet ve terör bu merkezlerin işi.. Demokrasi ise işin kandırmacası.. Kanlı ellerini gizlemek için bir perde!
Son bir yüzyılda bir dünya savaşı çıkarttılar. Yetmedi. Bir ikincisini de sıkıştırdılar araya. O da yetmedi, adına “Soğuk savaş” dedikleri, aynı ülkenin çocuklarını birbirine kırdırdıkları bir dünya savaşı sıkıştırdılar araya.. Şimdi “Tanrıyı kıyamete zorlamak” için bir kıyamet savaşının fitilini ateşlemeye çalışıyorlar..
Erdoğan’ın İsrail’i suçlayan açıklamasına sahte siyah anında nasıl da cevap verdi. O keskinlikte, hızda ve şiddette hâlâ Sisi ya da Baradey’i suçlamış değiller..
11 Eylül saldırısında dünyayı ayağa kaldıran ABD, Rabia’da ve Suriye’deki katliamı görmezden gelmeyi tercih etti. Gezi’den 10 saat yayın yapanlar Mısır’daki olayları görmedi. Kör, sağır, dilsiz kesildiler. Darbeye darbe bile diyemediler..
Bu katillerin yerli işbirlikçileri, tetikçileri, taşeronları, 2000 sedyeyi oraya boşuna getirmediler.. Ceset torbaları boşuna getirilmedi.. Birileri hâlâ cellatlarının peşinden gidiyorlar.. Stockholm sendromu ötesinde bir durum sözkonusu.
BM dilini yuttu. İslam İşbirliği Konferansı da öyle. Arap Birliği zaten buharlaştı. Toplanamadılar bile.. Suçüstü oldular. Maskeleri düştü! Hepsinin canı cehenneme!
Baradey’e ses çıkarmayanlar, darbeye darbe diyemeyenler sözkonusu Erdoğan olunca seslerini yükseltmeye başladılar. Financial Times Editörü Twitter’dan Başbakan Erdoğan’a şok hakarette bulundu. Gideon Rachman, “Erdoğan’ın aptal olduğunu düşünmeye başladığını” söyledi.
Türkiye’deki ılımlı İslamcıların saflarına sızmış zihniyet ikizleri de yarım ağız aynı şeyleri söylüyorlardı Gezi öncesinden başlayarak..
Türk’ü Kürd’ü, Arab’ı bu kirli oyun karşısında aklımızı başımıza toplamayacak olursak tek tek kurtlar sofrasına av olacağımız hesabını yapıyor birileri..
Demokrasi yalanlarından bıktık artık.. Demokrasi dedikleri oltaya taktıkları bir yemden başka ne ki.. Adalet, barış, özgürlük, insan haklarına saygılı, katılımcı, çoğulcu, şeffaf bir hukuk devleti isterken ille de onların içi boş sloganlarını kullanmak zorunda mıyız?
Hangi batı bu! Bu hangi demokrasi! Liberal, milliyetçi, sosyalist, Hıristiyan, sosyal demokrasi imiş! Demokrasiniz yerin dibine batsın, alın başınıza çalın! Geni ile oynanmış, sulandırılmış, ılımlı İslam’ınız yerin dibine batsın!
Bu ihaneti, alçaklığı, insanlığa karşı tuzağınızı vicdan sahibi kendi dindaşınıza, yurttaşınıza bile kabul ettiremezsiniz.
ABD ve AB Hitler Almanyasına, Musolini İtalyasına, Stalin Rusyasına döndü.. Şeytanın nefislerine attığı formatın ardından Şeytani bir düzen için ayarladığı fabrika ayarlarına geri döndü..
Topyekûn saldırıyorlar.. İslam’a ve Müslümana dair ne varsa onu düşman ilan ediyorlar.. Media, mafia, sermaye, siyaset, bürokrasi, STK, terör örgütleri, finansal tetikçileri ile meydanlara çıkmaya hazırlanıyorlar.. Hedefleri Türkiye’yi de Suriye’ye ve Mısır’a benzetmek!
Suriye’deki vahşet karşısında her şeyi anlıyorum da, İran’daki, Lübnan’daki Allah’a ve ahiret gününe inanan insanlar Kerbela’yı andıran böyle bir vahşet karşısında nasıl sessiz kalıyorlar, onu anlamakta güçlük çekiyorum..
Selâm ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.