Değerler Danışmanı
Kelimeler, hiç şüphesiz bir milletin kültürünü, medeniyetini oluşturur. Dil devrimiyle birlikte nasıl bir kültür değişikliği yaşadığımızı biliyoruz.
Bir yandan batıdan ithal yabancı kelimelerin istilası, öte yandan kendi kültür dünyamızdaki kelimelerin yanlış kullanımı, bugün bizi acayip bir millet durumuna düşürdü.
***
Mesela, yanlış kullandığımız kelimeler dizisinden bir tanesi de: “mucize“... Oysa, mucize çok özel bir kelime. Benzerini getirmekte insanların aciz olduğu her şeye “mucize“ dendiğini biliyoruz.
Mucize’nin kaynağı vahiy olmakla birlikte onu özel kılan şey; peygamberler eliyle gerçekleşmiş olmasıdır. Mesela, Hz.İbrahim’in ateşte yanmaması, Hz. Musa’nın asası, Hz Süleyman’ın mahlukatla konuşması, Hz.İsa’nın ölüleri diriltmesi bunlardan bazılarıdır.
Hz.Peygamber efendimizin mucizesi de Kur’an-ı
Kerim’dir. Çünkü benzerini getirmede insanlar aciz kalmışlardır.
***
Günümüzde medyanın haberlerde sıkça öne
çıkardığı ve halkımızın da gayet rahatça kullandığı mucize kelimesi o kadar ayağa düşürüldü ki, vakayı adiyeden sayılan normal ve sıradan şeyler dahi önümüze mucize diye karşımıza çıkarılabiliyor.
Hani mucizeler insanları aciz bırakacaktı! Oysa bu tür mucizeleri meydana getirmekte insanlar hiç de aciz kalmıyorlar!?..
Mucizeleri bu kadar basit ve sıradanlaştırdığımız zaman, peygamberlerin eliyle zuhur eden mucizeleri nasıl anlayacak ve
anlatacağız!?
Medya organlarında dini konularda bazen o kadar fahiş hatalar yapılıyor ki, bu kadar da cehalet olmaz diyorsunuz!.. Medyamıza, bu tür yanlışları tashih edecek din uzmanları, din editörleri gerek! “din“ kelimesinden ürkenler için siz bunun adına “değerler danışmanı“ da diyebilirsiniz...
***
Batıda basın kuruluşlarının “din editörleri” istihdam ettiklerini biliyor muydunuz? Yanlış
hatırlamıyorsam, daha önce Akşam
Gazetesi‘nden Nagehan Alçı da bu konuya değinmiş ve Türkiye’de böyle bir boşluk olduğundan söz ederek medyada mutlaka din editörleri olması gerektiğini yazmıştı.
Trajı veya reytingi en büyük olanından en
küçüğüne tüm medya kuruluşlarında; ekonomi,
siyaset, dış politika, eğitim, sağlık, sanat, spor,
müzik ve hatta sinema gibi alanlarda uzman, danışman veya editör bulunurken, din gibi, manevi ve ahlaki değerler gibi çok önemli bir alanda bulunmaması çok acıdır!..
Dış dünyada en ciddi medya organlarında din editörleri en önemli konumda görev yaparlarken; Türkiye’de buna ihtiyaç dahi duyulmaması, aslında bizim medya
kuruluşlarının ne kadar gayrı ciddi olduklarının da bir göstergesidir.
***
Din Editörlüğü konusunda İlahiyat fakülteleri çok önemli bir kaynaktır. YÖK‘e çağrımız olsun. Bu fakültelere, başta medya olmak üzere tüm kurumlar için “değerler editörlüğü“ dersi konarak bu alanda uzman elemanlar yetiştirilebilir.
Dahasını söyleyeyim; Bu iş için, İletişim fakültelerinde isteğe bağlı olarak din editörü yetiştirecek müfredat düzenlemesine bile gidilebilir. Önemli olan bu ihtiyacı görmek,
bilmek ve kabullenmektir. Formül bulmak çok
kolay!..
Şimdilik İslamî duyarlılığa sahip yayın organlarının ilk adımı atarak bu göreve mevcut ilahiyatçılardan “din editörü“ veya “değerler danışmanı“ adı altında bir kadro ünvanı oluşturulup atama yapmalı ve bu teşebbüs diğer kuruluşlara da örnek olmalıdır..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.