Şeytanı Taşlayalım Ama Tavaf da Edelim
Pek çoğumuzun sıkça kullandığı sözlerden birisi; “Şeytan taşlamaktan tavafa fırsat bulamıyoruz” olur.
Memlekette hakiki şeytan rahmet okutturan o kadar çok şeytan var ki, aralıksız mesai yapmaktalar. Gözümüzü açar açmaz, bin bir çeşidiyle karşılaşmaktayız.
Bazen “Euzü besmele” bile çekmeden insan şeytanların musallatlıklarına karşı sürekli tezler üreterek, tesirsiz hale getirmeye çalışırız.
Oysa malum şeytan taifeleri taşlanmaktan o kadar memnunlar ki, bizi kendimizden koparıp, oyalamanın zevkini çıkarmaktalar.
Öyle değil mi? Malum kesimlerin memlekete dair bir sevdaları var mı? İnsani değerlere karşı bir duyarlılıkları var mı? Rahatsızlıkları dini ve milli meseleler değil mi?
¥
Biz de bunlara karış mücadele ederken, kendimize dönüp bakabiliyor muyuz? Bakamıyoruz. Onlar da bu halimizden memnun oluyor.
Bizim değer yargılarımızın başında “aile mefhumu” gelmektedir.
Aile ortamından uzak insanlar, dünyanın her yerinde içinde yaşadıkları topluma sürekli problem eker ve kargaşa üretirler.
Merhum Nurettin Topçu aile için şöyle der:
-“Aile, örf ve adetlerin ve bir dereceye kadar seciyemizin hamurunun yoğrulduğu mekteptir. Sevginin ve kalp alışkanlıklarının mektebidir. Sabrın ve müsamahanın mektebidir. Şefkatin ve anlayışın mektebidir. Fedakârlığın ve vazifeler yüklenmenin mektebidir.”
Şimdi bu mektepten mezun olmuş bir insan; ülkesine, milletine, dinine, diyanetine ihanet edebilir mi? Edemez! Eğer ederse demek ki, sağlıklı bir aile ortamı yok demektir.
¥
Şeytanı taşlarken tavafa fırsat bulmalı ve kendi içimize, aile bireylerimize, komşularımıza, dost ve akrabalarımıza yolculuk edebilmeliyiz.
Gerçi bu yolculuk, yolculukların en zorudur. Yalnızlaşan ve menfaatperestleşen ilişkilerimiz yüzünden, bu yolculuğa çıkmak hakikaten güçtür.
Evlerimizde sohbet edemez haldeyiz. Akraba ziyaretlerimiz yapılamaz durumda, komşularımızla iletişimlerimiz unutulmuş vaziyette.
Bunlardan hangisini yapmaya kalksak, pek çok mazeret bulmaktayız. Mazeretler sığınağında yaşamak işimize gelmekte.
Oysa kazın ayağı öyle değil. Aileyi bir arada tutan mayanın zedelenmemesi, yara almaması lazımdır.
Zaten memleketin başına sürekli iş açan kesimlerin de problemi, aile mefhumundan ve değerlerinden uzak yaşamaları değil mi?
¥
Mevlana Hz.leri der ki;
-“Ne ararsan ara, kendi içinde ara, başka yerde arama!”
Esasında tüm insanların içinde; yaratılıştan gelen, fıtratında yüklü bulunan ve ruhlarda taşınan insani ve İslami değerler vardır.
Bu değerleri kaybetmeden hayata tutunmak gerekir. Bu değerlerden yoksun kalan insanlar, bir ucu kapalı tünele girip çıkış arayanlardır.
Biz sözlü kültür toplumuyuz. Bir araya geldiğimizde sözlü olarak memleket meselelerini konuşuruz ama tüm konuşulanları toplasak ceviz kabuğunu doldurmaz.
Gündemle ilgilenelim fakat esas gündemlerimizi es geçmeyelim. Bu konuda ciddi bir boşluk hâkim. Bu boşluk doldurulmazsa daha çok şeytan taşlarız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.