Şimdi!
Ne olacak şimdi!
Kimine göre, şöyle olmasaydı böyle olmazdı..
Çünki eğer birileri başka türlü hareket etseydi Tanrı da kararını değiştirirdi. Çünki Tanrının bazı şeylere gücü yetmiyor, onun için birilerinin aklına ve gücüne ihtiyacı var!
Evet birileri Tanrıyı kıyamete, birileri de iktidara zorluyor.. Birileri bize kader biçmeye çalışıyor.. Birileri bizi yerin yedi kat altına gömmek, birileri de göklere çıkarmak istiyor..
Öte yandan da kahrolmaktan kurtulmak ya da onun vaad ettiği makama ulaşmak için bizi kendisinin izinden gitmeye çağırıyor.
Her ikisi de bize ilahlık ve Rablik taslıyor. Bizim üzerimizde hüküm kurmak ve bizi terbiye etmek istiyorlar.
Benim Rabbim bana, “senin ilahın yalnız benim” dedi ve başkasını “O’na ortak koşmamamı“ söyledi.
“Güç ve kuvvet sahibi benim” dedi.
“Ben görüyor, biliyor, duyuyorum ve hüküm sahibi, mutlak iktidar sahibi olan benim” dedi..
Tek bir gerçek var: İmtihan oluyoruz..
Allah bizi mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimizle, kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir.. Allah (cc) servet ve iktidarı, halklar ve ülkeler arasında evirip çevirmektedir..
Bu dünyaya zevk ve sefa için gelmedik. Mütrefinlerden olmayacaktık hani. “Galu bela” gününde verdiğimiz ahdi ne çabuk unuttuk. Hani sabredenlerden, şükredenlerden olacaktık.
Birileri bize rızık vaad ediyor, birileri kaderimizi değiştirmekten söz ediyor.. Birileri bizi kahredebileceğini söylüyor. Öldürmekten, malımızı, canımızı, neslimizi, namusumuzu, yurdumuzu yerle bir etmekten söz ediyor..
Biz ise hani, sabreden ve şükreden, iyi şeyler düşünen ve yapan bir topluluk olacaktık. Direnecektik hani..
Allah’ın iradesi her şeyi kapsamaktadır. Biz onun rızasına taliptik sadece..
Hiçbir şey Allah’ın iradesi dışında değildi madem, kader de O’nun yaratıcı iradesi değil mi, kim Allah’ın iradesinin üstünde bir irade ile O’nun takdirini değiştirebilir ki!
Herkes yaptıkları ile ya da yapmadıkları ile sadece kendi hakkındaki hükmün esbabına vesile olur..
Kuşkusuz Allah’ın bize verdiği, akıl, irade ve hürriyet bizim sorumluluğumuzu belirler..
Bütün bu hercümerc içinde, o kadar büyük cinayetler arasında bir o kadar büyük kahramanlıklar yaşanmaktadır.
Yoksa insanlar cennetin 7 kat üstüne ya da cehennemin 7 kat altına nasıl tırmanacaklardı ki! O kadar büyük zulümler, bir o kadar büyük kahramanlıklar için zorunludur zaten.
Ve de, sadece kazanılan savaşların kahramanları olmaz. Kaybedilen savaşların da kimse bilmese, adı meydanlara verilmese de kahramanları vardır. Tıpkı kazanılan savaşların hainleri olduğu gibi..
Şunu unutmayalım: Biz ahir zaman peygamberinin ümmetiyiz.. Ve tarihin kavşak noktalarından birinde yaşıyoruz. 300 yıllık bir geçmişin hesaplaşmasının eşiğindeyiz sanki..
Bugünden yarına bu deniz durulmayacak. Onun için uzun soluklu bir mücadeleye hazır olmamız gerekiyor..
Bu acılar bu kez bir yıkılışın acıları değil, yeni bir doğuşun sancıları bunlar.. Dün evimiz yıkıldı ve bugün yıkılan evimizi yeniden yapmak için seferber oluyoruz ve birileri bunu istemiyor. Bizim köleleri olmamızı ve eski düzenin devam etmesini istiyorlar..
Biz alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmetiyiz.
Bakın bu süreçte birileri, servet ve iktidar nimetine sahip olunca sapıtacak. Birileri zoru görünce sapıtacak. Birileri de bu canhıraş hesaplaşma içinde dünün gerçeklerinin farkına varıp tevbe edecek ve saflarımıza katılacak..
Kimse doğduğu ana babayı kendi seçmedi, doğduğu zamanı, toprağı, derisinin rengini, cinsiyetini kendi seçmedi. Bundan dolayı kimse üstün ya da geri değildir. Ya da tanıkları ve sanıkları kaybolmuş bir dava üzerine yeni kavgalar üretecek değiliz. Adaletten, barıştan, hürriyetten yana, herkesin inandığı gibi yaşadığı ve düşündüğünü özgürce ifade edebildiği, müdafaayı hukuk ve hukuku beşer anlayışı ile, katılımcı (İstişare ve Şûra) çoğulcu yeni bir düzenden söz ediyoruz.
Bu, bugünden yarına olacak bir iş değil. Bir de neyi istemediğinizi söyleyebilirsiniz, Evet, başlangıç olarak, kararlı ve cesur bir şekilde “LA” demek önemli! Ama onun yerine olması gerekeni söylemeden ve onu gerçekleştirecek, bilgi, cesaret ve çabayı ortaya koymadan sadece “LA” demek çok da anlamlı bir şey olmayacaktır.
Mısır, Suriye, Filistin derken (ki aslında size kanayan 40 cephe sayabilirim, nerede ise tüm İslam ülkelerinde sorunlar yaşanıyor) bugün yeni bir durumla karşı karşıyayız.
Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.. Yeni bir dünyanın kurulması ise, zaman alacak gibi..
Evet sokaklara çıkacağız. Peygamberimiz 40 kişi olunca meydanlara çıkmıştı. Müslümanlar her cuma büyük merkezlerde toplanır. Bayram namazlarında ise musallaya çıkarlar.. Gece ibadetleri, kutsal geceler vardır.. Ama oturup okumamız gereken, sessizce ağlamamız ve düşünmemiz gereken durumlar da sözkonusu. Tevbe etmemiz ve kendi kendimizi değiştirmeye söz vermemiz gerekli.
Rabia işaretinin arasına bir Marlboro yakışıyor mu şimdi, mesela! Şahadet parmağınızla tuttuğumuz şeytan otuna verdiğiniz parayla, bu dava için harcadığınız parayı kıyaslayın.. Bu daha çok küçük bir misal..
Bu arada r4bia.com sitesine girdiniz mi? Uzun soluklu bir mücadeleye hazır olalım, Zamana ve mekana, vahye şahidlik edelim.. Biz tarihin yaşayan tanıklarıyız ve Allah bizim ellerimizle zalimleri cezalandırmak ve mazlumlara yardım etmek istemektedir. Yer yüzünü bize mescid kılmak ve bizi yeryüzünün varisi kılmak istemektedir. İsterseniz açın bakın kitaba! Selâm ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.