Bir grup öğrencinin başörtülü öğrencilere karşı sergilediği tahammülsüz tavır, tam bir ibretlik olaydır.

Buna “klinik vak‘a“ da diyebilirsiniz.

Mahalle baskısına örnek arayanlar bu olaya bakabilirler! Yirmibirinci asır Türkiyesi için bu, gerçekten düşündürücü bir tablo!
***

Lakin, bence bundan daha çok düşündürücü olan bir şey daha var. O da, özgürlük ve insan hakları bezirganlarının bu olay karşında suskun kalmaları...

Beklerdim ki, hak ve özgürlük naraları atan çağdaş dernek, vakıf ve sivil toplum kuruluşları, gürül gürül bu olayın üstüne gitsinler! Tepki göstersinler!.. Ama nerde?!..

Bir beklentim de, özellikle sayın Bahçeli ve Oktay Vural‘ın meseleye sahip çıkıp, hakarete uğrayan ve eğitim hakları engellenen başörtülü kızlara açıkça destek olmaları ve bu olayn üzerine ciddi olarak gitmeler idi...

Beklentim boşa çıktı!

Ayrıca, Parlamentodaki BDP‘den de güçlü bir ses çıkmaması, hak ve özgürlükler konusunda bunların ne kadar tutarlı ve samimi olduklarını da göstermiştir!..

CHP‘yi bunun dışında tutuyorum. Neden mi? Çünkü, Kılıçdaroğlu yönetimindeki bu partinin diğer alanlarda olduğu gibi bu konuda da tatmin edici ve güven verici hiçbir söz ve icraatinden söz edilemez!
***
Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, Hükümet üyeleri ve iktidar partisi yetkililerinin başörtülü öğrencilere sahip çıkar konuşmalar yapmaları yüreklere su serpse de, bunlar icraata dökülmedikçe sadra şifa adımlar değildir!

Ne zaman ki, bu tür özgürlük ve insan hakları ihlalleri gerektiği şekilde cezalandırılır ve insanlar bir daha benzeri davranışlar sergilemekten vazgeçecek yaptırımlara muhatap olurlarsa, işte o zaman Türkiye‘nin hukuk düzeninin hak ve adalet eksenli bir yapıya kavuştuğu anlaşılmış olur...

O günleri özlüyor ve bekliyoruz. Gerisi laf-ı güzaftır!...

twitter.com/parlakturk
facebook.com/vaktulemin