Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

İran ve ABD’nin ortak düşmanı kim?

İran ve ABD’nin ortak düşmanı kim?

ABD’nin Suriye’yi vurması ve ardından Esat rejiminin çöküşü ABD-İran yakınlaşmasına hizmet edebilir mi? Son derece olağan. Zaten İran’ın yeni Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani bununla ilgili sondajlarda ve peşrevlerde bulunuyor. Obama 2009’da bunu denemişti. Şimdi de Rafsancani’nin himayegerdesi (protege) bunu deniyor. Bununla birlikte, hakperestlik namına şunu da söylemek zorundayız ki, Rafsancani Sünni dünya ile de ilişkileri eksiden artıya çıkarmak istiyor. Sadece İran ile ABD ilişkilerini de değil mümasilinde Sünni dünya ile de ilişkileri negatiften pozitifi geçirmek istiyor. Lakin tarihi ve güncel tortular buna ne kadar elverir, bu da ayrı bir konudur. İran sürekli olarak gidebildiği yere kadar bıçak sırtı politikası uyguluyor sonra da çark ediyor. Şimdiye kadar ilkeli duruşlarını gören olmadı. Onlar nezdinde her şey açık artırmaya tabi. En önde safta Amerikan düşmanı kesilirler, birde bakmışınız ki çıkarları gerektirdiğinde en önde Amerikan dostu haline gelivermişler! İran’ın dostluğuna düşmanlığına da güven olmaz. İki de bir İsrail’in sırtını yere getireceklerini söylüyorlar. Tehdit üzerine tehdit yapıyorlar. Keşke dediklerini yapsalar da dünyayı bu gaileden kurtarsalar. Lakin bunu yapmayacak kadar usta hesapçıdırlar. Nejad yalancı rüzgarlar estirdikten sonra sahneden çekildi. Onun numaralarını anlayıncaya kadar iki döneminin sonunu bulduk. Suriye rejimi bugüne kadar yüz binlerce Suriyeliyi öldürmesine rağmen öldürdüğü İsrail askeri sayısı veya İsrailli yüzleri geçmiyor. İran bir de bu rejimin direnişçi olduğunu savunuyor ve ikisi bir İsrail’e karşı cihat ilan ediyorlar! Nerde? Adamlar bir Ehli beyt muhabbetini bir de İsrail düşmanlığını kullanıyorlar. Lakin şimdiye kadar öldürdükleri hep Müslümanlar! Ya Iraklıları ya da Suriyeliler!


Baştaki soruya cevap aranıyor. Kasım Süleymani sonuna kadar Esat rejimini desteklemekten yana. Rafsancani ise ‘çekiver kuyruğunu’ havasında. Esat’ın vurulması ve devrilmesi sonrası İran ABD ilişkileri tartışılıyor. Bu zeminde İran ve ABD ilişkilerinin buluşması pek mümkün. 2003’te olduğu gibi. The New York Times gazetesi yazarlarından Thomas Friedman 2014 yılından itibaren ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi halinde İran ve ABD arasında bu ülkedeki gizli ittifakın yeniden işlerlik kazanacağını ve canlanacağını öngörmüştür. Ona göre ortak düşman Sünni fanatiklerdir! Kimi İran ve Amerikan ortak dostları iki tarafın düşmanlığının temelsiz ve beyhude olduğunu, bunun iki tarafa da zarar verdiğini düşünüyor ve iki tarafın dostluğunu temellendirmeye çalışıyorlar. Bunun için ortak düşmana ihtiyaç var. Bu düşman ise genelde Sünni dünya ve özelde Sünni İslami hareketler. Veli Nasr gibiler bunun altyapısını hazırlamaya ve temellendirmeye çalışıyorlar. Suudi Arabistanlı Şii din adamı Nimr Nimr Amerikan elçisiyle görüşmesinde Sünnilerin ABD’ye Şiilerden daha fazla düşman olduğunu söylemekte idi.

Carnegie Endowment adlı düşünce kuruluşundan Kerim Seccadpur, New York Times gazetesinde şunları yazmaktadır:  “Komik ama Esat’ın yıkılması, Washington ile Tahran arasında ortak çıkarlar üretecektir.” Kısaca Esat’ın vurulması ve devrilmesinden sonra ortak dostlara göre bölgede yeni dengeler oluşacaktır. Bu yeni süreçte Sünni eğilimi dizginlemek için ABD ve Batı’nın İran’a ihtiyacı olacak Aynı analizi Yahudi asıllı The New York Times yazarı Thomas Friedman Afganistan bağlamında yapmıştı. ABD’nin Afganistan’dan çekilmesinden sonra Taliban’ı dizginlemek için İran’a ihtiyaç duyacaklarını ve zaten İran’ın bu ülkede ABD’nin gizli müttefiki (tacit ally) olduğunu yazmıştı (http://www.nytimes.com/2013/02/10/opinion/sunday/friedman-any-solution-to-syria.html ). Bu gizli ittifakın yeni alanı Ortadoğu gibi gözüküyor. İran ABD’yi, ABD de İran’ı kullanarak Sünni dalgayı dizginlemeyi tasarlıyor. ABD’nin aşırılar veya fundamentalistler dediğine İran tekfirciler diyor. Geçmişte Nasibi diyordu. Afganistan’da rakip olan Rusya ve ABD, Taliban konusunda ortak hale gelmişlerdi. Esat sonrasında da İran ile ABD arasında kartlar yeniden karılabilir. Tahran’daki yeni yönetim; Hasan Ruhani ve Zarif Yahudilerin yılbaşını kutluyor ve Obama’ya tatlı diller döküyor. Esat sonrası siyasi mühendislik çalışmaları ABD ile İran’ı ortak hale getirebilir. Zaten kimyasal silahlar meselesinden önce de böyle idi. Veli Nasr, Nimr Nimr ve Kerim Seccadpur gibilerinin sözcülüğünü yaptığı gibi İran, Sünnilerin Amerikan düşmanlığını ABD ile ilişkilerini geliştirmek için kullanmak istiyor. Bu münasebetle, İslam dünyasının bel kemiğini oluşturan Sünni dünya bu hususta dikkatli olmalıdır. İranlılar bir taratan Sünnileri işbirlikçi olarak yaftalar diğer taraftan da onların Batı düşmanlığını istismar etmeye kalkışır. Bundan dolayı onların ne dediklerine değil ne yaptıklarına bakın! ABD’ye düşman gözükmeleri kadar, Sünnilerin Amerikan düşmanlığını kullanmasından da sakınmak gerekir. Kerim Seccadpur’un New York Times gazetesinde yazdıklarını hatırlayalım: “Esat sonrasında yeni atmosfer İran ile ABD’nin çıkarlarını ortak haline getirecektir. Tahran emindir ki, radikal Sünni İslamcılar İranlı Şiilerden nefret ettiklerinden daha fazla ABD’den nefret ediyorlar...” ‘Bu Sünni nefreti’ ortak köprü haline getirmek istiyorlar. Sünnilik meselesi ABD ile İran arasında ortak çıkar üretme meselesi haline geliyor. Rusya ile İran arasında olduğu gibi. Veya birileri böyle tasarlıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi