Hükümet fobik ve İslam fobik sonuç
Elbette İstanbul dünya ölçeğinde favori bir şehir olmasına rağmen 2020 olimpiyatlarına evsahibi olma şansını kaybetti. Niçin kaybetti ve niçin kaybettik? Niçin elendik? İstanbul ruhu mu yetersiz kaldı? Elenmenin finalde olması ise bir teselli armağanı. Belki de Arap Baharı ve bölgesel istikrarsızlık olmasaydı Türkiye rahatlıkla Tokyo’yu geçebilirdi. Monaco Prensi Albert de bunu söylemiştir. Bununla birlikte, muhalefetin göstermek istediği gibi finali kaybetmemizin nedeni Suriye olayları mı? Tek neden buna irca edilemez. Zaten 2020’ye kadar kim öle kim kala! Elbette bu seçim ve elemede bazı açık ve gizli kriterler vardır. Veya burada tarih ve tarihi şuuraltı da bir rol oynar. Dünyadaki genel eğilim güçlüden yanadır. Buna belki biraz da tezat olarak, Türkiye’nin bölgesinde veya dünyada güçlenmesi ve rolünün artması da hazmedilemiyor.
Fransızların genişleme hazımsızlığı da farklı bir hazımsızlık. Ama sonuçta ikisi de aynı mecraya akıyor. Türkiye’yi dışlamak., Türkiye’nin elenmesini birkaç nedene bağlamak mümkün. Bunlardan bir kısmı bize raci. İstanbul hilafsız tarihi ve güzel bir şehirdir. Tokyo İstanbul’a aşık atamaz. Bununla birlikte biz şehrimizi hor kullanıyoruz. İstanbul’un maalesef kaliteli bir şehir olduğunu söylemek mümkün değil. Trafik almış başını gidiyor. İnsan kalitesine paralel olarak yaşam kalitesi de iyi değil. Yorucu bir şehir. Bunda kusur yerden göğe kadar bizimdir. Kimse de kusur aramayalım. İstanbul üst üste boca olmuş ve yığılmış bir şehir. İnsanı yorduğu kesin. Trafik manyakları da giderek çoğalıyor. Hiçbir önlem yok. İstanbul’u sevenler ya seyrediyor ya uyuyor!
*
Bununla birlikte İstanbul’un elenmesinde siyasi ve kültürel nedenler ağır basıyor. Siyasi nedenlere gelecek olursak, kulislerde İstanbul’un olimpiyatlara ev sahipliğini kazanması halinde bunun AKP’nin yerel seçimlerde ve hatta genel seçimlerde rüzgarına hizmet edeceği öngörülüyor. Birileri Türkiye kazanacağına Tayyip kaybetsin hesabı yapmış olabilir. Ya da ‘Tayyip kaybedecekse, varsın Türkiye de kaybetsin’ hesabını yapmıştır. Ve bu yorumlar genelde dış basında kulağımıza çalınıyor.
Hatta olimpiyatlarda elenmemizin nedeni olarak, başbakanın eşinin ve kızının orada burada ve Arjantin’de başörtülü olmaları bile bir araya getiriliyor. Dolayısıyla oylamada birileri hükümet fobik oy kullanmış olabilir. Erdoğan’a yaramasın da kime yararsa yarasın. Yerli Orianna Fallaci olan Mine Kırıkkanat gibiler bu yaklaşımın sözcülüğünü yaptılar. Temel yaklaşımları şu: Erdoğan kazanacağına Türkiye kaybetsin. Bu bir nefret yaklaşımı ve söylemi. Hükümet fobik olanlar sadece içimizdekiler değil. Onların Michael Rubin gibi dış uzantıları da var. Hükümet fobik eğilimlerin yanında bir de İslam fobik eğilim var. Hükümet fobikler aynı zamanda İslam fobikler.
Bir, AKP’nin kimliğinden dolayı İstanbul’u tercih etmezler. İkincisi de, şehrin kimliğinden dolayı İstanbul’u tercih etmezler. Nitekim ABD’nin İstanbul Konsolosu Scott Kilner ağzından kaçırmış ve ‘tarih 1453’te başlamadı’ demiştir. Ona hatırlatmak isteriz ki, Bush yeniden doğanlardandı. Hıristiyanlıkta aslına rucu edenler ve dini hayata avdet edenler yeniden doğanlar olarak algılanıyor. Bizde de öyledir.
*
Evet, İstanbul Türklerin elinde yeniden doğmuştur. İstanbul bizimle birlikte ve 1453 yılında yeniden doğmuştur. 1453 tarihin başlangıcı değil ama bir milattır. İstanbul’un yeniden miladıdır. Tarihin katmanlardan oluştuğunu da idrak edecek kadar tarih şuuruna müdrikiz. Bizans aşıkları İstanbul’daki Türk izlerini silmek istiyorlar. Mutasyona uğramış bazı İslamcılar da Bizansçıların oltasına takılmış ve Ayasofya’nın ne diye camiye çevrildiğini soruyorlar.
Bu mantık Mısırlı Temerrütçülerin mantığına kadar savrulur. Onlar İslam’ın çoğulculuğu mahvettiğini ve Kabe’de putları kırarak çoğulculuğa son verdiğini ileri sürüyorlar. Demek ki onlara göre, Kabe veya her yerde binlerce put olsa çoğulculuk sağlanmış olacak. Onlara göre, çoğulculuğun olmazsa olmazı putperestlik.
Göstergesi de putlar olmalı. Bunlar nedense İslam adına Fatih’in Ayasofya’yı camiye çevirmesinden rahatsızlar ama sağda solda binlerce heykelden bizar olmuyorlar. Evet biz Bizans’ı yıktık ve tarihin surlarında kocaman bir gedik açtık. Biz var oldukça sırada modern Bizanslar var. İstanbul’un surları yeniden bizi bekliyor. Elbette mazimizi kuşanmış olarak!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.