Ahimesut’u, Kulderviş’i istiyoruz!
Demokratikleşme paketi pazartesi günü bizzat Başbakan tarafından açıklandı. Türkiye için bazı tabuları yıkan bir demokratikleşme paketi var önümüzde. Bu ülkede demokratikleşme “normalleşme”dir, olağana dönmedir. Türkiye olağana dönerse kendisi olur. Nehir yatağında akarsa, bereket saçtığı toprağa kavuşur. Cumhuriyet’in pozitivist toplum mühendisliği projesinin günümüze kadar gelen uygulamalarının tamamından veya bir kısmından vaz geçilmesi elbette bazı kesimlerde rahatsızlık doğurur. Fakat büyük çoğunluğu, kahir ekseriyeti memnun eder.
Ülkemizin yüzlerce yıllık yer adlarının değiştirilmesi bunun da türkçecilik adına yapılması büyük bir ayıptı. Türkçecilik adına yapılan bu değişikliklerin bir çoğunda türkçe isimler de ya bilinerek, ya da bilinmeksizin değiştirilmişti.
Bundan sonra Tunceli “Dersim” olabilir, Norşin adına kavuşabilir. Doğru bir karar. Fakat şöyle yapılsa iyi olur: Şehir merkezi Tunceli olarak bırakılabilir, vilayet Dersim olur. Çünkü şehir merkezinin tarihi bir özelliği yoktur. Cumhuriyet’ten sonra kurulmuş bir şehirdir.
İsimlerin iadesi, sadece Türkiye’nin doğusunun, güney doğusunun işi değildir. Ankara’nın, Başkent’in bazı tarihî yer adları da değiştirilmiştir. Güzelim tarihi adlar yerine türkçe zorlanarak bazı uydurma isimler geçirilmiştir. Bunları Ankara’yı yöneten belediye başkanları bile bilmez!
En belli başlıları Etimesgut ve Kurtuluş’tur.
Bugün Kurtuluş, Ankara’da şehir merkezinde bir semt ve meydandır. Gerçi sonradan Cemal Gürsel Meydanı yapılmıştır ama, 1960 darbesinin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel bugünkü hafızamızda yeri olan bir şahsiyet değildir. O yüzden halk meydana da “Kurtuluş” demeye devam etmektedir. Peki, Kurtuluş hangi ismin yerine konulmuştur?
Eskiden şehrin bu kesimi Kulderviş olarak anılırdı. Kul Derviş, Hacıbayram Veli’nin dervişlerinden. Kişiliğini kullukta ve dervişlikte eritmiş bu ismi belirsiz kişi, Ankara’nın Hacettepe semtinin kenarında mescidi, mezarı ve mahalleye verdiği adla yaşarken, bugün hem mezarı kaybolmuş, hem mescidi yıkılmış. Cumhuriyet’ten sonra Kulderviş ismi, hem “kul” kelimesinden hem de “derviş”ten kaçınmak için Kurtuluş’a çevrilmişti.
Hacettepe’nin bitişiğindeki semtin tekrar Kulderviş olarak tesmiyesi şehrin hafızasının iadesi anlamına gelecektir.
Ya “Ahimes’ut”?
Ahimes’ut Ankara yakınlarında bir köydü. Adı değiştirildi ve “Etimesğut/Etimesgut” yapıldı. Türkçe kusurlu, söylenmesi zor bu isimli yer şimdi yüzbinden fazla vatandaşın yaşadığı bir büyük semttir. Halk “Etimesgut” demekte zorlanır. Ekseriya “Etimesut” der. “Etemesut” diyenler bile vardır.
Ankara ahiliğin önemli merkezlerinen biridir. Şehirde çok ayıda “Ahi” isimli yer adı, cami ismi, türbe veya mezarlık bulunur. Selçuklu sonrası bir dönem şehir ahi şeyhleri tarafından yönetilmiştir. Ankara’nın bu dönemine “Ahi cumhuriyeti” denilir. İşte o zamanda ahilerin şeyhi olan Ahi Şerefeddin eski Ankara’nın en büyük camisini inşaa ettirmiştir. Ahi Şerefeddin camiini halk daha çok “Arslanhane camii” olarak bilir. Eski Ankara’nın bu en büyük camii, ahşap direkli ulu cami tipinde inşaa edilmiştir ve Türkistan’daki camilerle benzerlikleri ile köklü bir mimari geleneğe işaret eder.
Ahi Şerefeddin’in türbesi de camiin yukarısında kümbetvari yapısıyla dikkati çeker.
Ahi Mes’ut kimdir? Hakkında malumat yok. Fakat Ankara’nın bir köyünün bu adla anılması, bu yerleşme merkezinde yaşadığını ve muhtemelen kabrinin, türbesinin burada olduğunu düşündürüyor.
Tam da ahilik haftasındayız. Ahilik sosyal ve kültürel geleneklerimizi etkilemesiyle günümüze kadar gelmiştir. Kurum olmasa bile, esnaf arasında yaşayan adetleriyle hâlâ toplumun yaralarına merhem olmaktadır.
Ahimes’ut ismini şimdi Ankara’nın merkez ilçelerinden olan buranın halkı talep etmelidir. Ben bu ilçede oturmuyorum ama, komşuyum. Komşu hukukuna dayanarak talebimi hem Ahimesut ahalisine hem de ilgililere iletiyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.