Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Batılılaşma ile küreselleşme arasında İslam

Batılılaşma ile küreselleşme arasında İslam

Gazetemiz Yeni Akit’te Amerikan asıllı Müslüman Şeyh Halit Yasin ile ilgili bir haber yayınlandı. Şeyh Halit Yasin de aynen Murad Hofmann gibi konuşuyor ve İslam güneşinin bu sefer Batı burcundan yükseleceğine parmak basıyor.

Bugün hem ABD’de hem Fransa’da müslüman nüfus 10 milyon civarında. 1990’lı yıllardan itibaren küresel bazda Müslümanların sayısı ve oranı katlanarak artıyor. Bu, sermayenin belirli bir seviyeden sonra katlanmasına benziyor. Küresel zeminde yüzde 10’lar çıtasından yüzde 20’ler çıtasına yükseldik. Şimdi yüzde 30’lar çıtasına yükseliyoruz. Bu şu anlama geliyor. Dünyada on yıl içinde her üç kişiden birisi Müslüman olacak. Bu, nüfus itibarıyla böyle. Elbette etkinliği de zamanla artacaktır. Bundan dolayı Batı’da genel anlamda ırkçılar ve organize Yahudiler İslam’ın yayılmasından endişe ediyorlar. Alarm zilleri çalıyorlar.

Bernard Lewis’nin 28 Temmuz 2004’te Alman Die Welt gazetesine verdiği beyanat, bu fobinin veya alarmın yüzeye yansıması ve alenen ifadesidir. Keza Müslüman azınlıklara hükmeden ve onun ötesinde tahakküm eden Rusya ve Çin de İslam’ın yayılmasından son derece endişelidir. Bu dalgayı merkezinde yani Suriye olaylarıyla ve Esat’a arka çıkarak durdurmaya çalışıyorlar. İslam’a karşı küresel mücadelenin merkezinde bugün Suriye var. Suriye’deki devrim Guta’yı aştığında Arap dünyası eski Arap dünyası, İsrail eski İsrail kalamayacaktır. Zira, Suriye’nin akıbeti İsrail’i de yakından alakadar ediyor.
*
Hadislerde İslam’ın küreselleşeceğine dair ifadeler var. Peygamberimiz dünyanın kendisine dürüldüğünü ifade eder ve ardından müjdesini verir: “Ümmetimin saltanatı ve mülkü dünyadan bana dürülen yerlere kadar ulaşacaktır…”. Onun ötesinde İslam’ın gece ve gündüzün girdiği her yere gireceğini müjdelemiştir.

Bu meselede iki husus ve aşama öne çıkıyor. Birinci ayak, İslam’ın Batı’da yayılması ve İslam’ın Batı’da güçlü bir zemin bulmasıdır. İkinci ayak, İslam’ın küreselleşmesidir. İkisi arasında bir tezat değil, tekamül var. Hazreti İsa’nın nüzül çağında Ehli kitaptan özellikle Hıristiyanların algı, kurgu değil gerçek İsa’ya (Aleyhisselam) iman üzerinden İslam’ı bulacak ve ona teslim olacaklardır. Gerçek İsa’yı tanıma, İslam ile buluşma köprüsü olacaktır. Ahirzamanda küresel İslamlaşma çığırında ve çağında Hazreti İsa ile özel münasebetleri üzerinden İslam’la özel bir ilişkileri olacak ve Hazreti İsa’nın İslam’ın anlattığı İsa olduğunu keşfetmeleri ve farkına varmalarıyla İslam’a sarılacaklar ve İslam’ın şevketlerini güçlendireceklerdir.

Lakin Hıristiyanların Müslüman olması Moğolların Müslümanlaşması gibi karşılıklı sürtüşmelerin sonunda gerçekleşecektir. En iyi dostluklar kavga ile başlarmış. Murad Hofmann İslam’ın yenilenmesinin ve yeniden zuhurunun Batı üzerinden olacağını ve gelişeceğini ifade etmektedir. Bunu söyleyenlerden birisi de Bediüzzaman’dır. Şeyh Bahit Efendinin Batılılaşmayı sorması üzerine Bediüzzaman’ın şöyle dediği bilinir: “Avrupa bir İslâm Devletine, Osmanlı Devleti de bir Avrupa devletine hâmiledir. Bir gün gelip doğuracaklardır.”

Bu şu demek herhalde: Önce Müslümanlar Batılılaşacak sonra da Batılılar İslamlaşacak.
*
Günümüzde ise bu yaklaşımı benimseyenlerden birisi Muhammed Said Ramazan el Buti idi. Hatta bu tezi ispatlamak için bir risale yayınlamıştır. ‘Batı: Teknolojiden Maneviyata’ başlıklı kitabını adeta Bediüzzaman’ın tezini ispata hasretmiştir. Son olarak Amerikalı Müslüman Şeyh Halit Yasin: “İslam Doğu’dan değil, Batı’dan yükseliyor” diyor. İslamfobi noktasında değerlendirmeler yapan Şeyh Halit Yasin Batı’da küçük ve şerir bir grubun basını kullanarak İslamfobik dalgalar ürettiğini ama geniş halk yığınlarının bununla alakalı olmadığını anlatmaktadır.

Bu dalgayı söndürmek için Müslümanları basın ve yayın alanında etkili olmaya çağırıyor. Bir ifadesi çok çarpıcı: “Bugün insanlar okullarda öğrendiklerinden daha fazlasını medyadan öğreniyorlar. Bu alanda yatırım yapılmalı…” Aynısını geçenlerde Retaj Otelinde yapılan “Halkların İradesine Karşı Yapılan Darbenin Gölgesindeki Dünya” Konferansında Şilili bir Müslüman dile getirmiştir. Açılış konuşmasında Yusuf Karadavi’ye vekalet eden Ali Muhyiddin Karadaği de darbe süreçlerinde basının rolüne değinmiş ve bu süreci tersine çevirmek için basının önemine dikkat çekmiştir. Tavsiyelerinden birisi İslami basının güçlendirilmesidir. Kamuoyunu şekillendirmek ve haklı davayı güçlendirmenin başka bir yolu yok. Yalanlarla kafalar ve zihinler ve gönüller bulandırılıyor, şekillendiriliyor. Başkalarının yalanları için kullandıkları basını biz niye hakikat adına seferber etmiyoruz?
Işığın Batı’dan doğması olsa olsa küreselleşme yolunda muvakkat bir aşamadır.

Sudanlı Muhammed Ebu’l Kasım Hac Muhammed’in 1979 yani hicri 1400 yılında yazmış olduğu ve uzun bir tefekkür ve araştırma döneminin mahsulü olan İslam’ın İkinci Küreselleşmesi (Alemiyyetü’l İslam es Saniye) günümüzde İslam’ın küreselleşeceğini müjdelemektedir. Geminin içindekiler kavga etse bile gemi akıntı istikametinde seyretmektedir. Fransız oryantalist Olivier Roy de ‘Küreselleşen İslam’ başlıklı bir kitap kaleme almıştır. Bu da intakı hak olsa gerek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi