Andımız ve milli din
Geçmiş asırlarda ve günümüzde suni ve yapay diller oluşturulmaya çalışıldığı gibi suni dinler de oluşturulmak istenmiştir. Esperanto bu dillerden birisidir. Günümüzde yapaylık arttığından dolayı yapay beslenme ve yapay zeka gibi yapaylığın yeni alanları teşekkül etmiştir. Yapay dinler gökle yer arasına ya da Allah ile kul arasına girmektir. Bununla birlikte, sanal hiçbir zaman gerçeğin yerini tutmamıştır. Tarihte dinlerin bozulması veya ihtilaflara medar olması gerekçe gösterilerek sanal ve yapay dinler oluşturulmaya çalışılmıştır. Veya bazen de Mesiyanik veya milenyumcu dürtülerle birlikte yeni arayışlar ortaya çıkmıştır. İslam’da milenyumcu yaklaşımlardan birisini Ekber Şah temsil etmiş ve bin yılın sonunda İslamiyet’in salahiyeti kaybettiğine hükmetmiş ve Din-i İlahi ve Çıla adında bir din üretmiştir. Lakin İmam Rabbani ve yolundakiler bu çığırı tashih etmiştir. Ekber Şah’tan yüzyıllarca sonra Batı’da da bu tür arayışlar egemen olmuş ve pozitivizmin amentüsünü yazan Auguste Comte, Ekber Şah’ın izinden giderek eklektik ve uydurma bir din üretmeye çalışmıştır. Mustafa Reşit Paşa ile de mektuplaşan bu adam ‘İnsanlık Dini’ namında yapay bir din üretmeye gayret etmiştir. Bu dinin vahyi akıldır. Cumhuriyetle birlikte bu düşünce yeniden fide veya sürgün vermiş ve kimiler bu çığırda yeni denemeler yapmışlardır. Dr. Reşit Galip Türkiye’de bu akımın mümessillerinden birisidir. Genelde suni dinlerin tanrısı tabiat, vahyi ise akıldır. Reşit Galip son sıralarda Andımız ile birlikte yeniden gündeme gelmiştir.
*
Milli veya Türk dini oluşturma hususunda Reşit Galip’in bazı selefleri ve akranları şunlardır: İttihatçıların reformisti Ubeydullah Afgani, ilk mealle namaz kıldıran veya ilk mealci Cemaleddin Efendi, Dr. Abdullat Cevdet lakabıyla tanınan İçtihat Matbaası sahibi Abdullah Cevdet, Kılıçzade Hakkı, İsmail Hakkı Baltacıoğlu vesaire. Bu isimler arasında pervasızlığıyla tanınan Reşit Galip Andımızın da ilk yazarıdır. Reşit Galip hem Andımızın ilk yazarı hem de Türk dini, Türk Kur’an’ı ve Türkçe ibadeti terviç eden zümre arasındadır. Andımız düşüncesi ve fikri, milli dinin içirilmiş bir rüknü de olabilir. Dolayısıyla milli din oluşturma gayretleriyle Andımız arasında gizli bir bağ olduğunu söylemek yanlış olmaz. Aynı eğilimin uzantılarıdır. Reşit Galip’i biraz yakından tanımak gerekirse; Rodos’ta dünyaya gelen Andımız yazarı ‘Alliance lsraelite’ devam etmiştir. Rodos ve İzmir idadisini bitirdikten sonra 1911 yılında Askeri Tıbbiyeye girmişti. Daha lise yıllarından itibaren aktif bir öğrenci olan Reşit Galip, Meşrutiyet döneminde Ferday-ı Temmuz (İttihatçı darbeye atfen), Tıbbiye’de de Hakikat adında bir gazete ile Sivrisinek adında bir karikatür dergisi yayınlamıştı.
*
Yakup Cemil İttihatçıların fedailerinden iken Reşit Galip ise Cumhuriyetin fedaileri arasındadır. Mustafa Kemal’in huzurunda bakanlarına rest çekecek (amiyane tabirle posta koyacak) kadar dokunulmazdır. Mustafa Kemal’e öğretmenlik yapan Maarif Vekili Esat Bey’i sofrada paylamaktan geri durmaz. Mesele kız çocuklarının kıyafetidir. Sanki günümüzde ATV’den kovulan Gözde Kansu’nun dekoltesi tartışılmaktadır. Esat Bey’in, “kızların kısa etek, kısa çorap ve kısa kollu giymelerini uygun görmediğini” ifade etmesi ve bir tamim yayınlayıp daha kapalı giymelerini isteyeceğini söylemesi üzerine Reşit Galip köpürerek bunun bir gericilik olduğunu söyler. Mustafa Kemal araya girse bile dinlemez ve bildiğini okur. Kibarca sofrayı terk etmesi istense de bunu da yapmaz. Bu durumda sofradan çekilmek ev sahibine ve diğer misafirlere düşer. Mustafa Kemal, “O halde biz kalkalım, masayı Beyefendiye bırakalım!” diyerek odasına çekilir. Hatırlı olduğundan dolayı da bir yıl sonra eleştirdiği Esat Bey’in yerine maarif vekili olur. Reşit Galip ibadet dilinin ve özellikle de ezanın Türkçeleştirilmesi meselesinde en gayretkeş olan isimler arasındaydı.
*
1931 yılının Ramazan ayında Mustafa Kemal’in Dolmabahçe Sarayı’nda ibadet dilinin Türkçeleştirilmesi çalışmasında en yakınında duran isim Reşit Galip’tir. Mustafa Kemal ile Dr.Reşit Galip çalışmaların sonucunda şu kararları alırlar: Müslümanlığın bir Türk dini olduğunun ispatlanması. Dinde ibadetin “Allah ile kul arasında bir kalp bağlılığı olduğu tezinin yayınlaştırılması. Kul, tanrısına ibadet ederken söylediklerini kalbinden söylemeli. Bunun ancak anadil ile mümkün olduğu inancının yaygınlaştırılması. Bu fikirler yaygınlaştırıldıktan sonra, duaların Türkçeleştirilmesi için iş bölümü yapılması.
29 Ocak 1932 tarihinde Sultanahmet Camii’nde Türkçe Kur’an okunması kararlaştırıldığında İstanbul’un meşhur hafızları Dolmabahçe Sarayı’na davet edildi. 9 kişiden oluşan heyeti karşılayan Reşit Galip’ti. Galip hafızlara; “Camilerde Türkçe Kur’an okuyacaksınız.. İşte birer tane veriyoruz.. Evet bu tercüme belki iyi değildir, çünkü Arapçadan Fransızcaya ondan da Türkçeye tercüme edilmiştir. Bununla beraber Ankara’da bir heyet tarafından Türkçe bir Kur’an hazırlanmaktadır, bundan sonra camilerde ve namazlarda onlar okunacaktır’ diyecekti.
Andımızı kaldıran Başbakan Erdoğan da onunla ilgili şu ifadeleri kullanacaktır: “Andımız olarak bilinen metnin yazarı Reşit Galip Türkçe ezan zulmünün mimarlarındandır. Ayrıca insanları kafataslarına göre sınıflandıran sözüm ona bir bilim adamıydı. Şaibeli bir geçmişi var…”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.