312 General Dâvâsı... “Onbaşı bile olamazlar” dedik, “Er” oldular!
Tarih, 9 Ekim 2013 Çarşamba... O gün, “tarihî bir gün” yaşandı Türkiye’de...
“Balyoz Darbe Plânı Dâvâsı”nda yerel mahkeme tarafından “16-20 yıl hapis cezası”na çarptırılan sanıklara verilen mahkûmiyet kararları Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından onaylandı ve böylece sanıkların “darbecilik”leri tescillenmiş oldu.
Olayı biliyorsunuz...
Oybirliği ile alınan kararla, 16 yıl ile 20 yıl arasında değişen oranlarda ceza alan ve aralarında Çetin Doğan, Özden Örnek, Halil İbrahim Fırtına, Engin Alan, Bilgin Balanlı, Şükrü Sarıışık, Kadir Sağdıç, Ramazan Cem Gürdeniz, Nejat Bek ve Dursun Çiçek’in de olduğu yüksek rütbeli komutanların cezaları “oybirliği” ile onandı.
Bu onamadan sonra, “emekli general”lerin rütbeleri sökülecek ve “er” seviyesine düşürülecek, “muvazzaf” olanlar ise “TSK’dan ihraç” edilecek...
10 YIL ÖNCEKİ YAZI
Malûm; Yargıtay 9. Dairesi’nin bu kararı, Akit’in 10 Ekim Perşembe günkü manşetinde şu başlıkla verildi;
“Artık onbaşı bile değiller.”
Bu başlığı verdik, çünkü Balyoz sanıkları arasında yer alan ve cezaları onanan “74 general”den 39’u, yazarımız Asım Yenihaber’in; “Onbaşı bile olamayacakların general olduğu ülke” başlıklı yazısı sebebiyle Vakit’e “2 Trilyonluk Dâvâ” açan ve “ekonomik linç” uygulamayı amaçlayan “312 General” arasında yer alıyordu...
“312 General”den bazıları öldü, işte 39 tanesi de “er” statüsüne düşürüldü.
Anlayacağınız;
“Onbaşı bile değiller!”
DÂVÂDAKİ TUHAFLIKLAR
O başlığı da, “312 General Dâvâsı”na gönderme yapmak ve hafızaları tazelemek için attık...
Malûm;
Elinizde tuttuğunuz bu gazete; özellikle “28 Şubat Süreci”nde çok ağır “baskı”lara, “saldırı”lara ve “linç girişimleri”ne maruz kalmasına rağmen, hiçbir zaman “dik duruş”undan taviz vermedi.
Belki de bu yüzdendir ki; yazarımız Asım Yenihaber’in 25 Ağustos 2003 tarihinde yazdığı “Onbaşı bile olamayacakların general olduğu ülke” başlıklı yazısına, “tam 312 general” tarafından dâvâ açıldı...
Dâvânın açıldığı gün istenen para, “toplam 624 milyar lira” idi...
“Duruşma”lardı, “temyiz”lerdi derken, aradan geçen süre içinde, istenen para, herhalde “2 trilyon lira”yı bulmuştur.
Dâvâ, halen Yargıtay’da...
Ne dersiniz; “dünya hukuk tarihi”ne geçen bu dâvâ ile ilgili “tuhaflık” ve “komiklik”leri yeniden hatırlayalım mı?..
BİRİNCİ TUHAFLIK
Asım Yenihaber’in 25 Ağustos 2003 tarihli yazısı, “sadece 2 generalin sözleri”ni eleştiriyordu.
Biri Aytaç Yalman,
Diğeri Çetin Doğan...
Sizce de ilginç değil midir?..
Bu yazıya, “iki” değil, “tam 312 General” dâvâ açtı...“312 General” arasında da; Aytaç Yalman vardı ama Çetin Doğan yoktu, iyi mi?..
İKİNCİ TUHAFLIK-
Söyleye söyleye dilimizde tüy bittiği gibi, o yazının muhatabı, “sadece 2 general”di...
Gelgelelim;
2 yerine 312 general tarafından dâvâ açıldı ve yazarımız, “2 trilyonluk tazminata mahkûm” edildi...
Hâlâ o inançtayız ki; “dâvâ açan generaller”den bir kısmı, dâvâ açtıkları “o yazı”dan haberdar değildi!..
Bırakın “yazı”yı, dâvâ açılması için “vekâletname” verdikleri “yazar”ı bile tanımıyorlardı...
Hatta, daha önce de bahsettiğimiz gibi; “yazı” ve “yazar” bir tarafa, “yazının yayınlandığı gazete”yi, yani Vakit’i bile bilmedikleri ortadaydı...
Düşünebiliyor musunuz;
Trabzon’daki bir generalimiz, Ankara’daki Avukat Bilgin Yazıcıoğlu’na, noter kanalıyla “vekâletname” gönderiyor...
İfade, aynen şöyle:
“25 Ağustos 2003 tarihli VAKIF gazetesinde yayınlanan makale nedeniyle; makale yazarı Asım Yenihaber, VAKIF gazetesi sorumlu müdürleri ve VAKIF gazetesi aleyhine açılabilecek...”
Söyleyin hele;
Generalimiz, eğer “Vakit” diye bir gazetenin varlığından haberdar olmuş olsaydı, gazete adını “Vakıf” yazan noter kâtibini uyarır ve “Vakıf değil, Vakit olacak” derdi!..
Demek ki;
Bu gazete, “ilgi alanı” dışında!..
Ama, “dâvâ” açtı!..
Bize öyle geliyor ki;
Bu işleri “organize” eden Av. Bilgin Yazıcıoğlu veya “bir başkası”, Trabzon’daki generalimize “telefon” açtı ve “nasıl bir vekâletname istediğini” söyledi...
Amma velâkin; “kodlama”yı unuttu!..
Unuttu ki;
Telefonla söylenen Vakit, Trabzon’da “Vakıf” haline dönüştü ve “mahkeme dosyası”na da böyle girdi!..
Ve ne acı ki;
Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesi Hakimi Sayın Bülent Çınar da, bu “fahiş hata”yı görmedi!..
Veya görmek istemedi!..
Biz beklerdik ki; Hakim Bülent Çınar, Avukat Bilgin Yazıcıoğlu’nu yanına çağırsın ve desin ki;
“Bu nasıl iş avukat bey?.. Sayın general, şikâyetçi olduğu gazetenin isminden bile haberdar değil!..
Gazetenin isminden haberdar olmayan bir sayın general, o gazetenin yazarından ve dolayısıyla yazdığı yazıdan nasıl haberdar ve müşteki olur?..
Ya bu isimleri dosyadan çıkarın ya da yeni bir vekâletname getirin!..
Olmaz ki kardeşim, 3 ayrı yerde de VAKIF yazılmaz ki!.. Hadi birine yanlışlıkla yazılmış diyelim, ya diğer ikisi?.. Tam 3 defa VAKIF yazılmaz ki!”
Sayın hakim, bunları demedi...
Ve böylece;
“Dünya hukuk tarihinde bir ilk” yaşanmış oldu!..
Öyle ya;
312 General’in “Vakıf gazetesi” aleyhinde açtıkları bir dâvâdan, “Vakit gazetesi” mahkûm oldu!..
ÜÇÜNCÜ TUHAFLIK
Gelelim, 3. tuhaflığa...
Olay, “Vakit”in, “Vakıf” haline dönüştürülmesiyle de sınırlı değil!..
Daha önce de yazdığımız gibi; bu dâvâ birçok “garip”likle dolu!..
Bunlardan biri de; Ankara’da oturan Asım Yenihaber dostumuzun Ardahan’a giderken, “telefon tellerinde değişim” geçirerek, “Asım Yenibahar”a dönüşmüş olması!..
Artık;
“Emir tekrarı” mı yapılmadı, yoksa “kodlama”da mı bir hata yapıldı, orasını bilemiyoruz!..
Bildiğimiz şu ki;
Ankara’da aleyhine dâvâ açılan Asım Yenihaber dostumuz, Ardahan’dan dönüp dosyaya girinceye kadar, “Yenibahar” oldu!..
Evet, o günlerde Ardahan’da görevli bir generalimiz, noter kanalıyla Av. Bilgin Yazıcıoğlu’na gönderdiği “vekâletname”de aynen şöyle diyor:
“25 Ağustos 2003 tarihli Vakit gazetesinde yayınlanan makale nedeniyle; makale yazarı ASIM YENİBAHAR, Vakit gazetesi sorumlu müdürleri ve Vakit gazetesi aleyhine açılabilecek...”
Demek oluyor ki;
Ankara’dan “telefon” eden Av. Bilgin Yazıcıoğlu veya bu dâvâyı “organize” eden bir başkası; ismi ya yanlış telâffuz etti ya da not alan generalimiz yanlış anladı!..
Ki, bu yüzden;
Bizim Asım Yenihaber, Ankara’ya “Asım Yenibahar” olarak döndü!..
Buna da şükür...
Pekalâ;
“Karnıbahar” olarak da dönebilirdi!..
Dahası da var:
Yazarımız; Asım Yenihaber olarak suçlandı, Asım Yenibahar olarak dosyaya girdi, ama Mehmet Doğan olarak tazminata mahkûm oldu!..
Siz olsanız; tüm bu “gariplik”lere bakıp da şaşmaz mısınız?..
Hele düşünün;
Generalimiz, “Vakıf gazetesi” aleyhinde vekâlet veriyor, ama avukat “Vakit gazetesi”ni mahkûm ettiriyor!..
Bir başka generalimiz yazarımız “Asım Yenibahar”a dâvâ açması için vekâlet veriyor, ama avukat Bilgin Yazıcıoğlu; Asım Yenihaber’den de vazgeçtik, Mehmet Doğan’ı mahkûm ettiriyor!..
Gelin de;
Çıkın bu işin içinden, çıkabilirseniz!..
AVUKAT DA TANIMIYOR!
Düşüne düşüne, sonunda anladık ki, bu dâvâ “emir-komuta zinciri” içinde açılmış bir dâvâdır...
Ki, daha sonra ortaya çıkan “Özden Örnek’in günlükleri”ndeki “darbe plânları” da bu düşüncelerimizi doğrulamıştır.
Hayır, ayrıntılara girmeyeceğiz...
Sadece bir “ayrıntı”ya dikkat çekmek istedik...
Bilgin Yazıcıoğlu, 10 Mayıs 2012 tarihinde “312 General Dâvâsı” ile ilgili olarak da demişti ki;
“Müvekkillerimden pek çoğunun adını dosyadan öğrendim...
Onların çoğunu tanımıyorum!”
Bu, ne demektir?..
Demektir ki;
312 General Dâvâsı, avukat beyi de aşan “organize bir iş”tir!..
Öyle ya; bir avukat, “tanımadığı bir adam”ın savunmasını niye üstlensin?..
Demek ki, birileri “tak” diye emretti, Avukat Bey de “şak” diye kabul etti!..
Bu da, “son skandal” olsa gerek!
Düşünsenize; Vakit’e dâvâ açan “general”lerimiz “gazete”yi tanımıyor, “yazar”ını tanımıyor, üstelik vekâlet verdikleri “avukat”ı da tanımıyor, iyi mi?..
BİRER BİRER ÖLDÜLER!
Sadece bu kadar da değil...
Av. Bilgin Yazıcıoğlu, Haziran 2006’da yaptığı bir açıklamada, bizimle ilgili olarak demişti ki;
“Yüzüklerine kadar alacağım!”
Biz de demiştik ki;
“Hay hay; buyrun alın,
Ama bizim yüzükler taşlıdır!”
Sonra ne oldu biliyor musunuz;
Savunmalarını Av. Bilgin Yazıcıoğlu’nun yaptığı “312 General”den bazıları dâvâ devam ederken birer birer “ölmeye” başladılar!..
Onların ölümü, ister istemez dâvânın da uzamasına yol açtı.
Sonra, 29 Ocak 2013 günü, Ankara’dan bir haber geldi ki;
“Av. Bilgin Yazıcıoğlu da ölmüş!”
Ne ilginç değil mi;
Vakit’e karşı “ekonomik linç” uygulayıp, bizi “kepenk indirme”ye, yani “öldürmeye” çalışan adamlar, birer birer öldü!..
“Sağ” kalanların çoğu ise, artık “general” değiller...
Hatta, Asım Yenihaber’in 10 yıl önce yazdığı gibi, “onbaşı” bile değiller!..
“Ölenler”in cenaze namazları “Er kişi niyetine” kılındı, “sağ” kalanların rütbeleri de yakında sökülüp, “er”leştirilecek!..
Evet, evet;
Artık “onbaşı” bile değiller!..
“10 yıl önce yazdığımız gibi!”
Demek ki, neymiş;
“Ne dediysek o!”
Selâm ve saygılarımızla...