Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Türkiye’yi İhvan ve Kaide ile vurmak

Türkiye’yi İhvan ve Kaide ile vurmak

Günümüzde gerçekler sadece sümen altı edilmiyor aynı zamanda tersyüz de ediliyor. Sözgelimi Suriye’de bir devrim bir de onun adalet savaşı var. Bir de maruz kaldıkları suçlamalar var. Suriye’deki devrime kara çalmak ve çamur atmak için hakkında birçok olumsuz nitelemeler üretiliyor. Bunlardan en önemlisi Kissinger’in Şam yönetimine arka çıkması kabilinden Suriye’de yaşananları bir mezhep savaşı olarak tasvir etmesi. Azınlığın gayri meşru iktidarını sürdürmek için mezhep asabiyetine sarılması mezhepçilik değil de, çoğunluğun adalet arayışı mezhepçilik oluyor. İkincisi de, muhalifleri Kaide üzerinden terörist tanımına sokmak. Mısır’daki darbeciler de aynı yola tevessül ettiler. Sözgelimi, Mısır’da askeri darbe yönetimi Müslüman Kardeşleri terörist eylemler yapmakla suçladığı gibi bazılarının Kaide bayrakları dalgalandırdığını da ileri sürmüştür. Nebil Fehmi de Der Sipegel dergisine yapmış olduğu bir konuşmada Mürsi’nin Hitler’e benzediğini söylemişti. Bizde de, yerli Cemal Kutay’dan kökü dışarıda Amerikalı Yahudilerden Michael Rubin’e kadar birçokları İslam faşizminden bahsederken; bu suçlamayı AKP’ye yamamışlardır. Son sıralarda da Türkiye’deki ulusalcılar ABD’nin politikalarını değiştirmesi gerektiğini savunmaları gerekirken ‘güçlü haklıdır’ mantığıyla ve realpolitik söylemiyle AKP’nin ABD politikalarına ram ve tav olmasını bekliyorlar. Öfkelerini yutamadıklarından anti Amerikancılar AKP karşısında Amerikancı çizgiye oturuyorlar! Hem Suriye hem de Mısır’da gönüllerinden kurulu rejimlerin desteklenmesi geçtiğinden ahlaki zemine iltifat etmeden AKP’nin marş marş Obama yönetiminin peşinden gitmesini arzuluyorlar. Hem de Amerikan karşıtı olarak kalmaya devam ediyorlar! Hamilenin bakire kalması gibi. Muhammed Hasaneyn Heykel’in Seymour Hersh’e söylediği gibi, günümüzde milli duruş ancak ve ancak İslami anlayışla mümkündür. Heykel sonra ters dönerek postalcı olmuşsa da gerçeği pekala bilmektedir. Ulusalcılık neoliberalizmin abisidir ve son olaylar bunu bir kez daha ispat etmiştir.

¥
Son sıralarda Arap ulusalcıları ile İsrail bu tür suçlamalar üzerinden Türkiye’yi mengene gibi sıkıştırmaya çalışıyorlar. Beşşar çoktan beri hükümeti Neo Osmanlıcılık ve İhvancılıkla suçlarken bu koroya İsrail de katılmıştır. Çünkü Beşşar ideolojik olarak İsrail’in vekili ve vekil muharibidir. Terör zemininde anti terörist kesilen PKK ve PYD’ciler de yine benzerleri gibi Türkiye’nin Kaide’nin hamisi olduğunu ileri sürmeye başlamışlardır. Halbuki, Suriye’de devrim içinde iç kargaşayı besleyen iki kesim vardır. Bunlardan birisi PYD diğeri de Irak Şam İslam Devleti örgütüdür. Firas Tlass’a göre Suriye’de Irak Şam İslam Devleti projesinin arkasında İran ve ekseni vardır. PYD de aynı kaynaktan beslenmektedir.

¥
Kızışan istihbarat savaşları bağlamında İsrail de Türkiye’yi İhvancı olmakla suçlamaya başlamıştır. Şimdi Körfez basını, kimi Amerikancılar, İsrail ve Suriye-İran ekseni Türkiye’ye karşı amansız bir kampanya yürütüyorlar ve ortak bir argüman kullanıyorlar! İran tekfircilerin arkasında derken ötekiler teröristlerin arkasında gösteriyor. Türkiye’yi psikolojik harple yıldırmak ve yolundan çevirmek istiyorlar. Adını vermeyen İsrailli bir yetkili İsrail’in Onuncu Kanalına yaptığı konuşmada, Erdoğan’ı ‘İsrail düşmanı, Yahudi düşmanı (anti semitik) ve İhvancı olarak’ nitelendirmiştir. Avigdor Liberman ise bu suçlamayı resmileştirmiştir. Kimilerine göre, ‘doberman veznindeki’ Liberman ‘Türk-İsrail dostluğu diyerek kendimizi kandırmayalım (Let’s stop deluding ourselves about Israel-Turkey relations)’ demektedir. Liberman Erdoğan’ın bölgede İsrail’e zarar vermek isteyen aşırı İslamcılar arasında olduğunu savunmaktadır (http://www.jpost.com/Diplomacy-and-Politics/Liberman-Lets-stop-deluding-ourselves-about-Israel-Turkey-relations-329154) . Bölgede İran, Suriye ve İsrail’in ortak derdi ve düşmanı Neo Osmanlıcılıktır. Bizdeki ulusalcıları da rahatlıkla bu koalisyona katabiliriz. Erdoğan’ın İsrail ile ilişkileri düzeltmeye niyetli olmadığını ifade etmiştir. Buna mukabil, Mümtazer Türköne’nin dediği gibi, Suriye’de muhalefetin zaferi yakınlaştıkça İsrail ile İran arasında gergef hattı yakınlaşmaya doğru eğilecektir. Erdoğan’ın İhvancı olması bir yakıştırmadır. Lakin herkes için olduğu gibi İhvan için de adalet istediği bir vakıadır. Türkiye’nin Kaideci veya Erdoğan’ın İhvancı olduğu suçlaması iftiraların uçuştuğu bir dönemde tesadüf olmasa gerek. Mısır Müslüman Kardeşler hareketinin İran açılımı nedeniyle Beşşar’ın da İhvancı olduğunu yazan Körfez yazarları çıkmıştır! Dilin kemiği yok. Bir taraftan İran günümüzde Kaide’yi Nasibilik yerine ikame ederken diğer andan da Suriye rejimiyle birlikte Irak’ta bu örgütü kullanmıştır. Suriye’de de Batı’nın atıfetini kazanabilmek için aynı karta sarılmıştır. (http://www.aljazeera.net/opinions/pages/944f36e4-f082-4649-b7d0-eac65ac3d30e ). İran Irak’taki oyunu Suriye’de de tekrarlamak istemektedir. Erdoğan Suriye’de haklı tarafı desteklediği için adı İhvancıya çıkmıştır. Aynı çizgide yol alan Senatör McCain de muhalifleri tarafından Kaideci olmakla suçlanmaktadır. Teksas Temsilcisi McCain’i Suriye’de Kaide’yi desteklemekle suçlamıştır (http://nbcpolitics.nbcnews.com/ _news/2013/10/16/20995620-mccain-attempt-to-defund-obamacare-was-fools-errand?lite ).

İran’a göre, Esat terörist değildir, bilakis kahramandır. ABD de Erdoğan’ın Esat’la ilgili terörist tanımına katılmamıştır. Zira İsrail namına ondan umudu vardır. Yakında sapla samanın birbirine karıştığı ortamda Esat’ın yerine Erdoğan’ı ve Erdoğan’ın yerine de Esat’ı koyarlarsa hiç şaşırmam. Zira bir defa kantarın topuzu kaçmayı, şaşmayı görsün. Gerisi çorap söküğü gibi geliyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi