90. yılında Türkiye... “Hizmet”e ve “Hezimet”e koşanlar!
İster “zihniyet farkı” deyin, isterse “kafa farkı!”... İster “kültür farkı” deyin, isterse “medeniyet farkı!”... Ne derseniz deyin; bir uçta “AK Parti’nin temsil ettiği medeniyet anlayışı” olacaktır, diğer tarafında “CHP’nin temsil ettiği isyan kültürü!”
Bugün, “Türkiye Cumhuriyeti’nin 90. kuruluş yılı” kutlanacak...
Peki, nasıl?..
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğan; 10 ülkeden gelecek Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile birlikte “153 yıllık rüya”nın gerçekleştiği “Asrın Projesi”nin, evet “Marmaray Projesi”nin açılışını yapacaklar.
Uzun lâfın kısası;
Hükümet “Marmaray”da olacak,
Muhalefet ise “Tandoğan”da!..
“Muhalefet” diyerek sadece CHP’yi kastettiğimi düşünmeyin... DHKP-C’sinden tutun THKP-C’sine varıncaya kadar, ne kadar “3. Köprü karşıtı”, ne kadar “3. Havaalanı karşıtı”, ne kadar “Kanalistanbul karşıtı” ve ne kadar “yol karşıtı” varsa, tüm “Gezi Zekâlı”lar Tandoğan’da olacak!..
Sizin anlayacağınız;
“Hizmet ehli” İstanbul’da,
“Hezimet ehli” Ankara’da olacak..
Millet de, böylece görmüş olacak; kim “Türkiye’ye aşık”tır, kim “Türkiye’nin önünde takoz!”
Evet, evet;
AK Parti, gerek “özgürlük”lere ulaşmada, gerek “hizmet”e kavuşmada “milletin elindeki tek koz”dur, CHP ise “Türkiye’nin önünde bir takoz!”
AK Parti; “hayra motor, şerre fren”dir, CHP ise tam tersi;
“Hayra fren, şerre motor!”
YOLLARI KESİLENLER, YOL YAPIYOR
Dedim ya;
Bugün, “Cumhuriyet’in 90. yılı.”
CHP de, “Cumhuriyet’i kurmakla övünen” bir parti... Peki, Cumhuriyet’i kurup da, ne yaptın?.. Türkiye Cumhuriyeti’nde; taş üstüne taş mı koydun, bir çivi mi çaktın?..
Ne yaptın 90 yılda?..
Alın işte;
“Gerici, yobaz, irticacı, örümcek kafalı” denilen insanların temsilcisi AK Parti, hem de 11 yılda “devasa projeler”e imza attı, “ilk”leri gerçekleştidi...
Sondan başlayacak olursak;
l Bugün açılışı yapılacak “Marmaray Projesi” ile “dünyada bir ilk” gerçekleştirildi... Zira, dünyada; “yerin 62 metre altından geçen başka bir tüp tünel” yok!..
l “Gezi Zekâlı”lar, “ayakyolu”na gidecek “yol”a bile karşı çıkarken, AK Parti döneminde “21 bin 227 kilometre”uzunluğunda “duble yol” yapıldı.
Peki, kim yaptı bu yolları?..
Düne kadar “yolları kesilen” ve “iktidara gelmeleri engellenen” insanlar yaptı!..
Ne ilginç değil mi;
Yolları “katsayı ve başörtüsü engelleri” ile kesilip “üniversite”de okumaları yasaklanan insanlar, o engelleri tek tek aşıp “yol”larına devam ettiler ve bugün Türkiye’yi bir baştan bir başa “yol”larla donattılar!..
“Cumhuriyet’in nimetleri”nden faydalanıp “yollarını bulanlar” ama sürekli “yolsuzluk”larla anılanlar ise; “Vatan Caddesi”nden bu yana “yol yapımı”na hep karşı çıktılar!..
AK Parti, “Yol, medeniyet” dedi,
CHP ise; “Yol, vahşet!”
“Yolsuzluk” genlerine işlemiş,
Onun için “Yol”a karşılar!..
HASTANELERDE EŞİTLİK
l “Sağlık sistemi”nde yapılan “devrim”le, “işçi-memur” ayrımı ortadan kaldırıldı... Yani “Zenci Türkler” ile “Beyaz Türkler” arasındaki ayrıma son verildi... Artık herkes eşit ve herkes “istediği hastane”ye gidebiliyor... Yakın bir zamana kadar, sigortalı işçiler “devlet hastanesi”ne gidemezdi ama şimdi, “76 milyon”un her bir ferdi; ister “sigorta hastanesi”ne, ister “devlet hastanesi”ne, ister “üniversite hastanesi”ne ve isterse “özel hastane”ye gidebiliyor... Hem de; “randevu kuyruğu” ve “ilaç kuyruğu”na girmeden!..
l Bundan “12 yıl öncesi”ni düşünün... “TÜSİAD’çı Baronlar”ın; “Artık önümüzü görebiliyoruz... Türkiye’nin önü 10 yıl boyunca açık” dediği 2001 yılında, evet; “Ecevit’li yıllar”da, Türkiye; “dünya tarihinin en büyük ekonomik krizi”ni yaşadı... “Gecelik faizler” bile “yüzde 1700”lere çıktı...
AK Parti’nin iktidara gelmesiyle birlikte ise, Türkiye her alanda olduğu gibi, “ekonomi”de de “çağ atladı” ve “parmakla gösterilen” bir ülke haline geldi...
Hepsi bir yana da;
“IMF’yi kovduk, IMF’yi!”
Dün, “70 cent’e muhtaç” olan ve dolayısıyla “IMF’den borç” alabilmek için, “yorgan-yatak” serip “IMF kapılarında” bekleyen Türkiye, bugün “IMF’ye borç verecek ülke” haline geldi, iyi mi?..
Malûm;
“Bugün para veren, yarın emir verir” derler... Dün, Türkiye de öyleydi... Türkiye’ye “para” veren, “borç” veren, “kredi” veren IMF, Dünya Bankası, ABD ve AB, bir yandan da “emir” yağdırıyordu... Fakat bugün; “dikbaşlı” değil ama, “başı dik” bir Türkiye var ve kimseden emir almıyor!..
28 ŞUBAT’TA SESSİZ SİNEMA
l Hele hatırlayın “28 Şubat darbesi”nin yapıldığı yılları.. “28 Şubat Cuntası”nın generalleri, dönemin “bakan”larını “Kızılay’da yağlı kazığa oturtmak”la, dönemin “gazeteci”lerini de; “popolarına süngü takıp cephe cephe dolaştırmak”la tehdit ediyorlar ama ne yazık ki; “sivil siyasetçi”ler, “askeri vesayetçi”lere “gık”larını çıkaramıyordu...
“Asker”den o kadar korkuyorlardı ki; dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz’ın “Sessiz Sinema” oyunu, hâlâ unutulmuş değildir!..
Mesut Yılmaz, yanındaki gazetecilere, “general” bile demekten korktuğu için, “general”leri, “dört parmağını omuzuna koyarak” tarif etmek zorunda kalmıştır.
Şunu demek istiyorum;
“Eski Türkiye”de “askeri vesayet” vardı ve “Türkiye’nin kılcal damarları”na kadar sirayet etmişti.
“Yeni Türkiye”de ise;
“Askeri vesayet”in mimarları “hapiste”dir!.. Kimi “Silivri”de, kimi “Hasdal”da, kimi de “Sincan”da!..
Sizin anlayacağınız;
“Cuntacılar içeri” girdi, “özgürlükler dışarı” çıktı... “Başörtülü”lerden, “katsayı mağdurları”na kadar hemen herkes “özgürlüğe” kavuştu!..
Sadece onlar mı;
“Özgürlük” kavramı bile özgürlüğe kavuştu... Artık, “bilgisayar klavyeleri bile özgür” ki, korkmadan “X, Q, W” yazabiliyorlar!..
İLK MEBUS PAZARI VE!
Malûmlarınız olduğu üzre;
Bir de “Bülent Ecevit dönemi” var...
Bugün, “işsiz gençler”e para verilip dağa-taşa “Çare Sarıgül” yazdırıldığı gibi, bir zamanlar da “Karaoğlan” yazdırılıyordu...
Peki, iktidara geldi de, milleti kurtardı mı Ecevit?.. Türkiye’de “ilk” defa, “Güneş Motel”de “mebus pazarı” kurarak, “milletvekili transferi” yapıp, iktidar oldu ama, memleket de, “Gaz, tuz, yağ, ekmek ve şeker kuyrukları” ile tanıştı...
Daha sonraları ise;
“MHP destekli koalisyon hükümeti” kursa da, dikiş tutturamadı!..
O dönemde, “Başbakanlık merdivenlerine ilk defa yazar kasa fırlatılması” olayı yaşandı!.. Aynı Başbakanlık merdivenleri, “yerinden kalkamayan başbakan” görüntülerine de sahne oldu!..
Hayatında ve hayalinde “bir tek proje”si vardı...
Köyleri birleştirip, “Köykent”ler kuracaktı!..
Ahir ömründe onu da gerçekleştirdi!..
Ordu’nun Mesudiye ilçesinde “ilk köykent”i kurdu!..
Ne var ki, o köylerden, DSP’ye sadece “1 oy” çıktı!..
Yani;
“Köylü”leri de memnun edemedi!..
Zaten, “yıkım” o zaman başladı...
Yüzde 21.7 oy oranıyla girdiği 3 Kasım 2002 seçimlerinden, “yüzde 1.2 oy”la çıktı...
22 Kasım 2004 tarihinde de, “siyasete elveda” dedi!..
18 Mayıs 2006’da “koma”ya girdi, 172 gün sonra, 5 Kasım 2006’da da, “hayata elveda” dedi!..
İşte, benim gözümdeki Ecevit bu!..
Biliyorum, bazıları “ak güvercin”lerden filân söz edecekler, ama benim hafızamdaki Ecevit, “öfkeli, sinirli, itici ve kapkara bir surat”tan ibaret!..
“Başörtüsü” ile Meclis’e gelip, “yemin” etmek isteyen Merve Kavakçı’ya; “Bu hanıma haddini bildirin” diye höykürürken kararan ve adeta “katran karası”na dönen suratı, gözümün önünden hiç gitmez!..
YİNE O KAFA!
Yazacak çok şey var...
Ama, hangisini yazacaksın?..
Bugün, “Cumhuriyet’in 90. yılı”
Bu ülkede “gerici” diye horlananlar, Türkiye’yi hep “ileri”ye taşıyan insanlar oldu... “İlerici” denilen insanlar ise, Türkiye’nin önünde “takoz” olan “gerici”ler!..
Buyrun, son “takoz” örneği;
AK Parti, “milletvekillerine de başörtüsü özgürlüğü” getirmeye çalışıyor ama CHP’liler, 1999’da olduğu gibi yine “Ecevit’leşecek” ve yine “dışarı, dışarı” diye höykürecekler!..
90 yılın sonunda, Cumhuriyet, “birçok kamburundan kurtuldu” ama, maalesef “CHP kamburu”nu hâlâ sırtında taşıyor...
Buna rağmen; AK Parti, büyük bir aşkla “hizmet”e devam ediyor...
CHP ise “hezimet”e doymuyor!..
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bayrağı nerede istersiniz?.. “Baş”ta mı, “Göğüs”te mi?
“Tesettür”e önem veren kadınlar için; “başörtüsü, baştacı”dır... Başörtüsünün üzerine bir de “Türk bayrağı”nı örtmek, herhalde “bayrağa hakaret” değildir... Öyle ya; “Gezi Zekâlı” taifesinin, “eşkıya gibi yol kestiği” günlerde, eylemciler; “Atatürk resimli Türk bayrağı”nı omuzlarına bağlıyor, “kıçlarında sallandırıyor”lardı!..
Ne var ki; “Gezi Zekâlı”ların “Sözcü”sü gazete; “Atatürk’lü Türk Bayrağı’nın kıçınızda ne işi var?” diye hesap sormak yerine, onları alkışlıyordu...
Aynı gazete; “Bayrağı türban gibi bağlayan genç kız” üzerinden Başbakan Erdoğan’a manşetten saldırıp; “Bayrak türban oldu, ağlamayı bırak” diye höykürdü...
Bekledim ki; “Türkiye’de FEMEN Şubesi”ni açıp, ilk eylemlerini “çıplak göğüslerine Türk Bayrağı çizerek” yapan kadınlara da bir çift lâf etsinler!..
Ama, nerdee!..
“Bayrağı örtü yapan” genç kıza saldırdılar, “bayrağı memelerine çizen” kızı ise alkışladılar!.. Bunun adı “çifte standart” filan değil, düpedüz “çıfıt”lıktır!...