Meclis’te başörtülü kadın olmak
Her anlamda, bu ülkede kadın olmak zordur! Hele başörtülü kadın olmak daha da zordur…
Kimi zaman milletvekilliğinden çıkarılırsınız (Merve Kavakçı örneği)…
Kimi zaman üniversiteden kovulursunuz…
Kimi zaman avukatlık yaptığınız mahkemeden atılırsınız…
Kimi zaman kamusal alandan dışlanırsınız…
Yıllarınızı verdiğiniz mesleğinizi yapamaz olursunuz…
Kendini “ülkenin sahibi” zanneden ideoloji simsarları tarafından “hamam böceği”ne benzetilirsiniz…
Aşağılanır, horlanır, itilip kakılırsınız…
İş bulamazsınız, bulsanız bile göz önünde çalışmanıza izin vermez, gözden ırak mağaramsı yerlerde çok az ücretle çalışmaya mahkûm edilirsiniz.
Bu ülkede bütün bunlar, hatta daha fazlası yaşandı…
Hem de öyle az-buz değil doksan yıl başörtülü kadın zulüm gördü, baskı gördü, şiddet gördü, ruhsal ve fiziksel tacize uğradı.
Arap cahiliyesi uygulamalarını hatırlatan uygulamalara maruz kaldı…
Gerçi artık diri diri toprağa gömülmüyordu, ancak üniversite eğitimi alamaz, mesleğini yapamaz duruma getirilmek suretiyle sosyal anlamda yok edilmek isteniyordu.
Allah’ın var ettiğini kimse yok edemez: Nitekim Arap cahiliyesi de Türkiye’nin resmi ideolojisi de kadını yok edemedi…
Gün geldi “kadın hakları”nı elde ettiler…
Tercih ettikleri kıyafetle okula gitmelerinin, Meclis’e girmelerinin yolu açıldı…
Yüksek Mahkeme de bu yolda görüş bildirince, geriye tek engel kaldı: “Kadına seçme-seçilme hakkını verdik” diye övünen CHP…
Bunlardan biri doğru, biri yanlış: Vakıa “seçme” hakkını verdiler, ama “seçilme” hakkını hâlâ gasp etmeye çalışıyorlar!
Çünkü şarta bağladılar: “Sadece başı açık kadın Meclis’e girebilir!”
Bu şartın hiçbir mantığı yok. Çünkü kadının tercihine ambargo koyuyor. Oysa uluslararası normlara göre temel hak ve hürriyetler şartlara bağlanamaz.
“Efendim içtüzükte kılık-kıyafet düzenlemesi var…”
Kaldırın efendim: Etek şartını da, kravat şartını da kaldırın. Türkiye eski Türkiye değil. Kadınlar da erkekler de seçtikleri kıyafetle TBMM’ne girebilsinler.
Sözün burasında rahmetli Osman Yüksel Serdengeçti’yi hatırladım. Milletvekilliği döneminde kravatsız Meclis’e girdiği için önce uyarı, ardından genel kurul çalışmalarından men cezası almış, bunu aşmak için de kravatı beline bağlamıştı…
Gerekçesi şuydu: İçtüzük kravat mecburiyeti getiriyor, ancak kravatın nereye bağlanacağını söylemiyordu. O da beline bağlamayı tercih etmişti, bu kadar!
Çağdaşlaşmanın gülünç kodları işte…
Toplumda başörtülüler varsa…
Bunlar oy kullanıyor ve oyları geçerli sayılıyorsa…
Pekalâ başörtülü milletvekili de olabilmeli?
Milletvekilliğini kıyafet şartına bağlamak ilkelliktir!
CHP bir kere olsun bizi şaşırtsın…
Bir kerecik milletle barışsın…
Ama doğrusu hiç sanmıyorum.
NOT: Bu yazının yazıldığı saatlerde, dört kadın milletvekili başörtüleriyle henüz Meclis’e girmemişlerdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.