Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Darbecilerden daha aşağılık kim olabilir?

Darbecilerden daha aşağılık kim olabilir?

Evet evet! Darbecilerden daha aşağılık birileri var. Halkın kendi mal, can, namus, akıl, inanç ve neslini koruma adına halkın parası ile alınan tankın namlusunu halka çevirenlerdir.. Namlusunu halkına çevirmiş bir tanka selam durandan daha aşağılık kim olabilir derseniz; onlar darbecilerin emrindeki “din adamları” ve “savcılar, yargıçlar”dır. Onlar darbecilerin emrindeki tetikçilerden daha aşağılık yaratıklardır! Çünki insanların adalet duygusuna karşı suikast düzenliyorlar.. İnsanı “insan yapan” değerlere saldırıyorlar!

Sisi aşağılık bir generaldir, evet ama Ezher şeyhi ve Sisi’nin emrindeki, Mursi’yi yargılamak için o iddianameyi hazırlayan savcı ve Mursi’yi yargılayacak olan yargıçlar Sisi’den daha aşağılıktır..

Çünki o mahkemede katledilen sadece insanlar değil, adalet duygusudur..

Darbecilerin emrinde tetikçiler vardır, onlar, bir, on, yüz kişiyi öldürebilirler, ama adalet duygusunu hedef alan cellat bu katillerin en tehlikelisidir.
Et kokmaya başlamışsa, daha fazla kokmasın diye tuzlarsın, ya tuz kokarsa!.. Mursi davası tuzun koktuğu yerdir. Bu yargılama Sisi darbesi gibi bir cinayettir.. O iddianame, aslında cuntanın suç ikrarıdır..

Mısır’da ilk darbe Mursi yönetimine karşı yapıldı, İhvan’a karşı yapıldı, bu darbe hukuka karşı, insanlık vicdanına karşı yapıldı.. İnsan aklına, insan zekasına, insan şeref ve saygınlığına karşı bir cinayettir bu yargılama.. Kurtların kuzuları yargılama sahnesidir Mısır’da bugün sergilenen karanlık, kanlı ve kirli oyun.. Bu insanlıkla dalga geçmektir.. Mursi büyümeye, darbeciler alçalmaya devam ediyorlar. Unutmamak gerekir ki, bir insana yapılan bir haksızlık, bütün bir topluma yöneltilmiş bir tehdittir.

Mehmet Akif’ten esinlenerek (iki kelime değişikliği ile) hep beraber diyelim ki:

“Tükürün, milleti alçakça vuran darbelere!
Tükürün, onlara alkış dağıtan kahpelere!
Tükürün, darbecilerin o hayasız yüzüne!
Tükürün, onların asla güvenilmez sözüne!
Sisi denilen maskara mahluku görün:
Tükürün, maskeli vicdanına asrın, tükürün!”

Bu arada darbeye darbe diyemeyen “Medeniyet denilen maskara mahluku görün.”

Eli kanlı katiller bunlar. Baltacıları halkın üzerine saldırtanlar bunlar değil mi? Şimdi kalkmışlar, Mursi’yi muhalefete karşı sert davranmakla suçluyorlar. Ülkeyi yönetememekle suçluyorlar.. 8 aylık bir iktidara yöneltilen bir suçlama bunlar. Üstelik sanki o günki krizi kendileri örgütlememişler gibi. Kendileri 5 aydır iktidardalar ve bugün her şey çok daha kötü..

Kurtla kuzu hikayesini bilirsiniz.. Kurtla kuzu aynı dereden su içiyorlarmış. Kurt kuzuya, “Suyu bulandırma” demiş. Kuzucuksa, kurta; “Aman efendim, siz yukarıdasınız ben aşağıdayım, suyu nasıl bulandırabilirim ki!” Kurt; “Şuna bak bir de cevap veriyor” demiş ve gitmiş kuzuyu yemiş!

Sisi (LA) ile Mursi’nin hikayesi de böyle.. Sisi kendi gözündeki mertekten habersiz, Mursi’nin gözünde çöp arıyor.. Sisi kan deryasında yüzerken, Mursi’nin elbisesinde kan lekesi arıyor..

Bu dünyada da, öbür dünyada da iki elimiz zalim Sisi’nin ve ona yardım ve yataklık edenlerin yakasında olacak.. 19 Kasım’da lanetlenecek Sisi. Rabia’nın 100. Günü tüm dünyada Sisi ve ona yardım ve yataklık edenler için Kunutumuz var yine. Ardından Guta’nın 100. Gün laneti! Her ay Evrensel Vicdan Mahkemesinde görülecek Rabia davasında Sisi ve arkadaşları yargılanacak!

Darbeciler işbaşında kaldığı ve bu tür yanlışlar yaptıkları sürece onlarla birlikte onlara destek veren, yardım ve yataklık edenler de battıkları bataklığa daha fazla gömülecekler..

Bu yargılama karşısında bizim söyleyecek tek sözümüz var: Zalimler için yaşasın cehennem!

Mehmet Akif’le başladık, Namık Kemal’le devam edelim (Hürriyet Kasidesi’nden kısaltarak):

“Usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten,
Mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez i’ânetten
Hakir olduysa millet şanına noksan gelir sanma
Yere düşmekle cevher sakıt olmaz kadr ü kıymetten
Muini zalimin dünyada erbâb-ı denâettir
Köpektir zevk alan sayyâd-ı bi-insafa hizmetten
Ne gam pür âteş-i hevl olsa da gavgâ-yı hürriyet
Kaçar mı merd olan bir can için meydân-ı gayretten
Kemend-i can-güdâz-ı ejder-i kahr olsa cellâdın
Müreccahtır yine bin kerre zencîr-i esâretten
Felek her türlü esbâb-ı cefasın toplasın gelsin
Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azîmetten
Ne mümkün zulm ile bidâd ile imhâ-yı hürriyet
Çalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyetten
Gönülde cevher-i elmâsa benzer cevher-i gayret
Ezilmez şiddet-i tazyikten te’sir-i sıkletten
Ne efsunkâr imişsin ah ey didâr-ı hürriyet
Esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esâretten
Ne yâr-ı cân imişsin ah ey ümmid-i istikbâl
Cihanı sensin azad eyleyen bin ye’s ü mihnetten
Senindir devr-i devlet hükmünü dünyaya infâz et
Hüdâ ikbâlini hıfzeylesin her türlü âfetten
Kilâb-ı zulme kaldı gezdiğin nâzende sahrâlar
Uyan ey yâreli şîr-i jeyân bu hâb-ı gafletten”.
Selâm ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum
Abdurrahman Dilipak Arşivi