Kerbelâ kışkırtıcısı Yezid’ler sizi…
Vaktiyle Bülent Arınç için “soylu siyasetçi” dedim diye kuduran siz değil miydiniz?
Sırf bu yüzden karasinekler gibi vızzzzz tıp, vızzzzz tıp diye ekranıma küfür ve hakaretlerle yapışıp duranlar…
Bülent Arınç’ın başörtü çıkışlarını fevri bulanlar...
“Bu radikal duruşuyla AK Parti’ye zarar veriyor, illa gitmeli” diyenler...
Peki, neden?
Çünkü o dönemde siz, kadınlarınızın başörtülerini açtıran zorba kimselerdiniz!
Kariyeriniz için…
Makamınız, mevkiiniz için…
Amirinizin, komutanınızın, patronunuzun gözüne girmek için…
Fişlenmemek için…
TSK’da, üniversitelerde, devlet kurumlarında, ikna odaları kurup, kadınların başörtülerini açtırma faaliyetlerine girişmiştiniz.
Başörtülü kadınları, “Başlarını açmalarının Allah için fedakârlık yapmak olduğuna” inandırmaya çalışıyordunuz o odalarda.
Kadınlar direnince de psikolojik ve fiziksel şiddete başvuruyordunuz.
Sokak ortasında, başörtüsünü yırtarak açtığınız kadınlar, akıl hastanelerinde deli gömleği giyiyordu sizin yüzünüzden.
Bülent Arınç, Başbakan, Cumhurbaşkanı, eşlerinin başörtülerine HER ŞEYE RAĞMEN, hatta SİZE RAĞMEN sahip çıkarken, onları “Müslümanları tehlikeye atmakla, basiretsizlikle, radikallikle” suçluyordunuz.
Başörtülü kadınlar, işsizlikten, sahipsizlikten, çaresizlikten başlarını açarak bunalımlı kadınlar haline gelirken, bunu bir hizmet olarak addediyordunuz.
Zaten aynı siz, AK Parti’yi iktidara taşıyan seçimlerde, Erdoğan’ın başbakan olmasının “imkânsız” olduğuna inananlardınız!
Hatta bu yüzden, grup olarak “oy vermeme kararı” dahi almıştınız!
Dahası, Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olmasına da gıcıktınız!
Hatırlarsanız, “çok gizli” salon toplantılarınızda “Zinhar Abdullah Gül Cumhurbaşkanı olmasın. Çünkü eşi başörtülü, x şahsın eşinin başı açık! Köşke o çıksın!” diye yırtınanlar da bizzat sizlerdiniz!
Sonra köşkün şah damarına yapışıp kontrolü ele geçirmeye çalışanlar da…
İktidardan nemalananlar da…
İktidarın imkânlarıyla bürokraside, üniversitelerde yuvalananlar da aynen sizdiniz.
Buna rağmen yüzünüz kızarmadan, işiniz düştükçe Bülent Arınç’a giderdiniz. Başörtüden ödün vermediği için asla hazzetmediğiniz halde hem de…
Şimdi Başbakan’la arası açılır diye sevindirik olmanızı hayretle, ibretle izliyoruz…
Sahi ne değişti?
Ne değişti de birden Kılıçdaroğlu’nun derekesine inip, Başbakan’la Arınç’ın arasının açılması ihtimaline alkış tutar hale geldiniz?
Bu nasıl bir grup anlayışı sizdeki? Bu nasıl yanmaz, yapışmaz teflon yüzeylilik böyle? Bu nasıl acınılası bir haysiyet fukaralığı?
Başbakan’ın “çapulcular” demesine bile kafa tutanlara soralım bakalım!
KK’nın Başbakan’a, “benim adımı yolsuzlukla anarsan, ana…” demedi mi?
O zaman niye çıtınız çıkmadı?
Gezi küfürbazları, Başbakan’a söverken, CHP Milletvekilleri Polislere ana avrat küfrederken niye üstünü kapattınız?
Sokaklarda söve saya terör estirenleri neden kahraman yaptınız?
Polisin tutukladığı Gezi teröristlerini ne diye kodesten çıkardınız?
Çapulcular elini kolunu sallayarak dışarı çıktığında neden kıyamet koparmadınız?
Neden kayırdınız?
Suç işlemelerine rağmen hangisini polise kaptırdınız?
Eh madem busunuz. Hangi yüzle memleketin valisini yemeğe kalkıştınız?
Hüseyin Avni Mutlu, Hüseyin Avni Coş… Nedir bu Hüseyin’lerimize kininiz, musallatlığınız?
Ne istiyorsunuz bu Hüseyin’lerden?
Şu mübarek Aşure Günü’nde nedir bu Kerbelâ kışkırtıcılığınız?
Allah’ın Yezid’leri sizi!