Kafkasların Yaralı Ülkesi Gürcistan
Yerkürede yapılan savaşlara baktığımızda hiçbir devletin ve hiçbir kavmin, yeryüzünde ilelebet hâkimiyet sürdürdüğünü görmek mümkün değil.
Yeryüzü için kavga veren tüm toplumlar, günü geldiğinde üstü için savaş verdikleri toprağın altına girmişlerdir.
Kimine uğruna savaş verdiği topraklar hiç nasip olmamış. Kimine de acılarla, kahırlarla, yokluklarla ve yoksulluklarla nasip olmuş ama unutulmuştur.
Yeryüzünde süren savaşların hiç ilelebet kahramanları olmamış ve tarih yazmamıştır. Her kara parçası ve denizler, yüzyıllar içerisinde sahiplerini değiştirmişlerdir.
Yunus’umuzun insanlığa bir anayasa maddesi gibi söylediği şu sözler, dünya edebiyatına girmiş fakat bir türlü tatbikata ve inanca dönerek yerini bulamamıştır.
Mal sahibi mülk sahibi,
Hani bunun ilk sahibi?
Mal da yalan mülk de yalan,
Var biraz da sen oyalan.
Maalesef toprakların üzerinde vuruşanlar, gün gelip toprağın altında buluşacaklarını hesap etmeden, nice canlara ve mallara kıymışlardır.
Sonunda nice canlardan ve nice mallardan hiçbir fayda görmeden, mutlak sona gelip durmuş ve kaybolup gitmişlerdir.
.......................
Gürcistan da Kafkasların en yaralı halklarını bağrında taşıyan hüzünlü topraklardandır. Ahıska Türkleri başta olmak üzere Gürcüler ve diğer milletler; savaşların, kavgaların, kaosların kurbanı olmuşlardır.
Bugün geçmişten ders çıkararak bir huzur ve güven beldesi olma yolunda ilerleyen Gürcistan, bölgenin istikrarlı ülkesi olma çabasını sürdürmektedir.
Osmanlı döneminde Kafkasların önemli kilit taşlarından biri olan Gürcistan, Türkiye için önemli komşulardan olma özelliğini muhafaza etmektedir.
Ülkenin başkenti Tiflis, insanlık tarihinin ilk işaretlerini taşıması bakımından yine coğrafyanın önemli kentlerinden birisidir.
Gürcistan, Osmanlı’nın en bariz özelliklerinden olan, “sırtın ormana, ayağın suya, elin toprağa değsin” felsefesine en uygun ülkelerden birisidir.
Dağlarıyla, ormanlarıyla, ovasıyla, deniziyle, nehirleriyle ve gölleriyle, insanoğluna sunulabilecek tüm nimetleri bağrında bulunduran bir coğrafyadır.
Yukarıda da dedim ya lakin yaralı bir coğrafya. Gözyaşların hiç dinmediği bir bölgedir. Acımasız göçlerin, savaşların, açlıkların, yoksullukların hâlâ izi yaşanmaktadır.
Bu yüzden başkent Tiflis, hâlâ hüzünlü bir şehir olarak hüznünü kendisine misafir olan herkese hemen hatırlatır.
“Şimdi hüzne yer yok” diyerek, Gürcistan hakkında kısa bilgiler sunup, izlenimlerimize devam edelim.
Gürcistan’ın yönetim biçimi Cumhuriyet, Cumhurbaşkanı Giorgi Margvelaşvili, başbakanı ise içişleri bakanlığından başbakanlığa gelen İrakli Garibavili.
Başkenti Tiflis’tir. Ülkenin toplam nüfusu ise 5 milyonu aşmış durumdadır. Bu nüfusun 1,5 milyonu Tiflis’te yaşamaktadır.
Bizim önemli komşularımızdan ve pasaportsuz nüfus cüzdanı ile girip çıkabildiğimiz tek komşumuz olan Gürcistan’ın güneyinde Türkiye ile Ermenistan bulunmaktadır.
Doğusunda Azerbaycan, batısında Karadeniz, kuzeyinde Rusya yer almaktadır. 12 idari bölgeden oluşan Gürcistan’da iki de özerk bölge vardır. Abhazya ve Acara bölgeleri
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.