M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Cenazede Hak Helalliği Dilemek

Cenazede Hak Helalliği Dilemek

Ajanslara düşen habere göre; Aydın’ın Nazilli İlçesi’nde bir cenazede halkın büyük tepkisini çeken bir olay yaşanmış!
Kanser tedavisi görürken hayatını kaybeden bir kişinin cenazesine katılan emekli öğretmen, "Ben hakkımı helal etmiyorum" diye bağırmış.
Alacaklı öğretmen, cenazeye katılanlar tarafından apar topar oradan uzaklaştırılmış!..
Ancak, cenazenin gerçekten borçlu, öğretmenin de alacaklı olduğu doğruymuş!
 
***
Bu haberi okuyunca, Rasulüllah (s.a.v) zamanındaki uygulamayı hatırladım.
Belki bugün, bir cenaze merasiminde öğretmenin davranışını hoş karşılamayanlar olabilir.
Hatta, bu tavrı çok ayıp ve saygısızca karşılayanlar da bulunabilir.
Ama unutmayalım ki, herkesin her önüne gelen cenazeyi temize çıkarıp hakkını helal etme gibi bir zorunluluğu yok!..
İsteyen helal eder, istemeyen etmez.
Hakkını helal edenler çıkınca iyi de, etmeyen çıkınca kötü mü?
Etmeyenler için yapılacak şey, mirasçıları tarafından varsa borçları ödemektir.
Kaldı ki, öğretmenin yüklü miktarda alacağı olduğu ortaya çıkmış, anlaşılan canına tak edince cenazede söyleme ihtiyacı duymuş ve haklı olarak da borçluya helallik vermemiştir.
Bu durumu ayıplamak, saygısızca diye nitelemek doğru değildir.
Çünkü, aynı durum Asr-ı Saadet’te en doğal hak arama yöntemi olarak kabul edilirdi.
Nasıl mı?
Hatırlayalım.
 
***
Abdullah b. Ebî Katâde`nin babasından naklettiğine göre, Rasûlullah (s.a.v.)`e cenaze namazı kıldırması için bir adamın cenazesi getirildi.
Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: 
“Arkadaşınızın namazını siz kılın çünkü onun borcu vardır.” 
Ebû Katâde: “O borcu ben ödeyeceğim” dedi.
Rasûlullah (s.a.v.): “Ödemeye kefilsin değil mi?” deyince, Katâde:
“Evet ödeyeceğin” dedi.
Bunun üzerine, o kimseye Rasulüllah cenaze namazını kıldı. (Nesâî, Cenaiz: 67)
Benzer durumları, farklı rivayetlerde pek çok hadis kitabında görmek mümkün.
Mesela, Ebû Hüreyre (r.a.)`den nakledilen bir rivâyette şöyle anlatılır:
Rasûlullah (s.a.v.)`e borçlu olarak ölen bir kimsenin cenazesi getirilince sorardı:
“Mevta, borcunu ödeyecek bir mal bıraktı mı?” 
“Evet, ödeyecek miktarda mal bırakmıştır” denirse; Rasulüllah o kimsenin namazını kılardı, değilse ashabına dönerek; 
“Arkadaşınızın namazını siz kılın” buyururdu.
 
***
Nereden nereye…
Artık anlayışlarımız da değişti, tepkilerimiz de…
Acaba, bizler Peygamber Efendimiz döneminde yaşamış olsaydık, onun bu tavrı karşısında yaptığını hâşâ ayıp ve saygısızca diye karşılayıp apar topar oradan uzaklaştırmış mı olacaktık!?...
Ölçülerimiz Kitap ve Sünnet değil de, bu tür anlayışlar, gelenek, adet ve töreler olursa, Peygamber devrinde yaşamış olmak bile, bizim için bir şey ifade etmeyecektir!..
Zira, o dönemin insanları da, Hakk ve adaletten uzak geleneklerini yaşatmak adına Peygamberin getirdiği Din’e karşı çıkmışlardı.
 
twitter.com/parlakturk
facebook.com/vaktulemin

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
M. Emin Parlaktürk Arşivi