Gaspıralı Seçilmiş Eserleri
Bu haftaki kitaplarımız, dünyanın neresinde Müslüman milletler varsa, hepsinin uyanışına katkıda bulunmuş Gaspıralı İsmail’in seçme eserlerinden oluşmakta.
Ötüken Yayınları arasından çıkan üç ciltlik “Gaspıralı Seçilmiş Eserleri,” son yüz yılımızın kültürel ve siyasi tarihini anlatmakta.
Gaspıralı İsmail Bey’den geçen hafta ayrıntılarıyla söz ettiğim için bugün eserlerine yer vermek istiyorum.
Kültürel değerleriyle kendi toplumunu ihya edemeyenler, başka toplumların kültürlerini benimser ve kendi özlerinden koparlar.
Gaspıralı’nın Türk İslam dünyasına ve tüm İslam âlemine eserlerinde haykırdığı mesaj bu minval üzeredir.
……………………..
İsmail Gaspıralı (1851-1914) adından çok söz edilmesine rağmen, eserleri birçok faaliyeti ve hatta düşünceleriyle gereğince tanınmayan, saklı kalmış, ihmal edilmiş bir şahsiyettir.
Üç cilt halinde yayınlanan eserlerin ilki; roman ve hikâyeleri, ikinci cildi; fikri eserleri, üçüncü cildi ise çeşitli konulardaki mücadelelerinden seçme yazılar.
Gaspıralı daha çok bir düşünce adamı olarak bilinir. Hâlbuki o, aynı zamanda roman ve hikâyeleri kaleme almış bir yazardır.
Bu tip eserleri genelde Molla Abbas Fransevi takma adıyla önce Kırım’da kendi çıkardığı Tercüman gazetesinde yayınlamıştır.
Gaspıralı yazarak ve konuşarak, Müslüman Türk kültürünün önemli örneklerinden ve yayıcılarındandır.
Yaşadığı dönemde Müslümanların birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmelerine büyük katkı sağlamış, sadece yazmakla kalmamış, bizzat seyahatler yapmıştır.
……………………..
Gaspıralı’nın yazdıkları her üç ciltte de orijinal şekliyle verilmiş, gerekli görülen açıklamalar parantez içinde gösterilmiş.
Yine Gaspıralı’nın 1883-1914 yılları arasında Tercüman gazetesinde yayınlanan; “dil, edebiyat ve seyahat” konulu belli başlı yazıları ilk defa kitaplaştırılmış.
Gaspıralı’nın İstanbul seyahati ve İstanbul üzerine düşünceleri, ilk defa kültürümüze kazandırılmış.
Mesela Bab-ı âliyi, Sirkeci’yi, Beyoğlu’nu, Çamlıca tepesini şimdiye kadar Gaspıralı kadar anlatan kimseye rastlamadım.
Ayrana ‘milli içkidir’ diyen ilk kişi İsmail Gaspıralı’dır. İkinci kişi de Başbakanımız R. Tayyip Erdoğan’dır.
Gaspıralı, Çamlıca’da Şehzade Yusuf İzzeddin Efendi ile görüşmesini anlatırken Yusuf İzzeddin’in Kırım’a büyük önem verdiğini ve Tercüman gazetesinin her nüshasının, ivedilikle kendisine ulaştırılmasını istediğini anlatır ve köşkte içtiği ayranı şöyle tarif eder:
-“Kahveler içildikten sonra meşhur olan Çamlıca suya yazılmış, (Çamlıca suyu ile çalkalanmış) ayran verildi.
Günün harareti ile ayranın ne gibi iştiha ve lezzet ile içildiğini söylemeye hacet yoktur, fakat Türk devletinin veliahdı sarayında milli Türk içkisi olan ayran, bence ‘abü’l-hayat’ (hayat suyu) makamında kabul edildiğini söylemeden geçemiyorum.
Halis süt, yoğurt, halis su.. abü’l hayat değilse nedir? Milli içkilerden böyle sade, saf ve nafi (yararlı) bir içki daha bilen varsa söylesin, ben dinlemeye hazırım.”
Bilgi için Ötüken Yayınları 0212- 251 03 50
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.