Halk iktidardan ne bekliyor?
Metropoll Stratejik ve Sosyal Araştırmalar kuruluşunun AK Parti hakkındaki kapatma davası sonuçlandıktan sonra gerçekleştirdiği son kamuoyu yoklamasına göre, toplumun iktidardan üç öncelikli talebi var: 1-Ekonomik reformlar, 2-Yeni ve sivil anayasa, 3-AB reformları.
TOBB başta olmak üzere sivil toplum kuruluşlarının öncelik listesine baktığımızda da ekonomik reformların liste başı olduğunu görüyoruz. Açıkçası, kişisel kanaatim de aynı yöndedir.
İnşaat ve otomotiv sektörü başta olmak üzere piyasalarda genel bir durgunluk olduğu, su götürmez bir gerçektir. Kapatma davasının ekonominin üzerinde oluşturduğu kara bulutların varlığı bilinmekle birlikte, piyasalardaki negatif sinyaller çok önceden hissedilmeye başlandı. Nitekim, AK Parti hakkındaki kapatma davasının açıldığı 14 Mart günü ‘AK Parti’ye uyarı’ başlıklı yazımda bu tehlikeye dikkat çekmiştim.
Şimdi dava şoku atlatıldı, artık geride kaldı. Acaba, hükümet, önümüzdeki süreçte ekonomiye nasıl bir can suyu verecek?
Kritik üç soru
önceki gün ekonomi muhabiri arkadaşımız Hüseyin özay’la birlikte ekonomin patronu Mehmet Şimşek’in yanındaydık. Yukarıdaki tespitlerimi bakanla da paylaştım. çok samimi bir şekilde ‘Evet bir durgunluk var’ dedi. Tümden reddetmek yerine sorunun tespiti ve çözüm yollarına ilişkin yaklaşık 2 saat süren kapsamlı bir analiz yaptı. Elinde kalem, önünde not defteri, grafikler çizip rakamlar sıraladı.
İletişim Fakültesi mezunuyum ama lisede matematik bölümünü bitirmemden olsa gerek ne grafikler ne rakamlar yabancı geldi.
Yine de hepsini kenara itip üç kritik soru cevap aradık. 1-AK Parti kapatılsaydı bizi ne gibi ekonomik tablo bekliyordu? 2-Kapıda yeni bir ekonomik kriz var mı? 3-Piyasaları hareketlendirmek için ne yapacaksınız?
Her konuda açık mesajlar veren Bakan Şimşek, bu konuda tereddütlüydü. Bulunduğu görevden dolayı varsayıma dayalı değerlendirme yapmasının sakıncalı olabileceğini belirten Şimşek, ‘Kapatma kararı çıksaydı, 1994 ve 2001 krizlerinden daha ağır bir kriz doğardı’ tespitime itiraz etmeyip tebessümle yetindi.
Peki kriz riski var mı?
‘Asla’ deyip ekledi: ‘Türkiye çok iyi bir noktada. Kötü yönetilen bankalar sistemden ayıklandı. Kamu finansman dengesi sağlandı. Milli gelirin yüzde 15’i faize gidiyordu, şimdi 5.2’ye indi. Borcun milli gelire oranı yüzde 38’lere kadar geriledi. AB üyesi ülkelerde bile bu oran ortalama yüzde 60’dır. Sosyal güvenlik sistemindeki açıkları kapatıyoruz.’
Güle güle deriz
O halde IMF neden kapıdan hiç eksilmiyor? Gönderemiyor muyuz?
Şimşek, ‘eğer IMF ile ilişki Türkiye’nin yararınaysa neden koparılsın’ düşüncesinde. Eskiden şartları IMF koyuyordu şimdi Türkiye de söz sahibi.
Şöyle dedi: ‘çerçeve bir program hazırladık. IMF, programımıza, felsefemize, hedeflerimize tutarlı bir yaklaşım gösterirse ihtiyati stand-by olabilir. Aksi halde güle güle der göndeririz.’
Yani, eşit şartlarda pazarlık hali mevcuttur. Bu da Türkiye’nin ekonomik açıdan geldiği noktayı göstermesi bakımından önemlidir.
Şimşek, anlaşma için temel şartların küresel ölçekte rekabet gücünü arttırıcı (enerji, Arge gibi) yatırımlar, beşeri sermayeye dayalı Türkiye’yi bilgi toplumuna dönüştürme projeleri, AB reformları ve altyapı tesisleri olduğunu anlattı.
‘Beşeri sermaye’ lafını duyunca takıldım: ‘Paradan sorumlu bakanlar genellikle ekonomiyi sadece rakamlardan ibaret sanırlar, siz insandan söz ediyorsunuz?’
Gülmeye başladı Şimşek: ‘Olur mu, bizim yönetim felsefesi tamamen beşeri sermayeye dayanmaktadır. Neyi başaracaksanız, onu insanla yapacaksınız. Arge yatırımlarına, bilgi toplumu projelerine onun için ağırlık veriyoruz.’
Bundan sonra ne olur?
Bakan, kapatma davasının bu şekilde sonuçlanmasının yatırımcıları rahatlattığını ve herkesin planlarını bu yeni duruma göre tekrar gözden geçirdiğini belirtirken, önümüzdeki dönemde yatırımların hızlanacağını söyledi. Yabancı sermaye akışında da hareketliliğin, dava kararının hemen ardından kendini gösterdiğini anlattı.
İlave olarak KEY ödemeleri ve maaş zamlarının tasarruf eğilimi düşük alt gelir gruplarında kısmı rahatlama sağlayacağını anlatan Şimşek, istihdam gibi yapısal sorunların çözümüne ilişkin reformlarla piyasaların daha da hareketleneceğini düşünüyor.
özetle yeni dönemde vites büyütülecek.