Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Operasyon

Operasyon

Yıldırım Bayezid, bir kadı’nın (hâkim) rüşvet aldığı yolundaki söylentiyi duyar duymaz, bütün kadıların, “ibret-i âlem” için yakılmalarını emretmiş, sürekli ricalar üzerine nihayet bundan vazgeçip baktıkları her davadan hatırı sayılır bir ücret almaları hususunda bir kararla işi tatlıya bağlamıştı.

Çünkü adalet bozulursa mülk (devlet) elden gider…

Yine “çünkü” diyeceğim: “Adalet Mülkün temelidir.” (Hz. Ömer).

Osmanlı bu hassas konu üzerinde ciddiyetle durmuş, en küçük bir söylentiyi bile şiddetle cezalandırmayı öngörmüştür.

Bununla beraber, rüşvetin kökünün kazındığını söylemek zordur. Tabii bazı uygunsuzlukları bahane ederek, siyasi yapıyı alabora edecek, devleti çizgisinden çıkarıp siyasal ve ekonomik anlamda çökertmek hesabıyla ikbal arayışına çıkanlara da aman verilmemiştir. 

Eskiye oranla bugün toplumumuzda rüşvet, vurgun, soygun, görevi kötüye kullanmak çok yaygındır. Bu inkâr edilemez, zaten kimse de inkâr etmiyor.

En küçüğünden en büyüğüne kadar, hemen her işimiz rüşvete endeksli. İşin türüne göre, bir paket sigaradan başlayıp trilyonlara doğru çıkıyor. Ve her yönetim rüşvetle mücadele vadiyle işbaşına geliyor.

Ancak rüşvetçiyi tespit edip yakalamak kolay değil. Herkesin başına bir bekçi dikemezsiniz. Diktiğinizi farz etsek bile, onun rüşvet yemeyeceğini garanti edemezsiniz. 

Bunu önlemenin en iyi yolu “günah” kavramını toplumun kafasına ve yüreğine yerleştirmektir. 

“Allah her yerde, her hareketimi görüyor” diye düşünen ve hayatını buna göre şekillendiren insan rüşvet yemez.

“Kanun görmüyorsa mesele yok” diye düşünen insan ise her şekilde rüşvete açık insandır. 

Anlayacağınız mevcut sistem rüşvetçi üretiyor. Çünkü yalnızca maddiyata değer veriliyor, manevi değerlere ise sırt çevriliyor. 

Köşe dönücülük bir büyük marifet gibi lanse ediliyor topluma; toplum manevi dayanaklarından böylece mahrum kalıp içten içe çürüyor, çözülüyor.

¥

Rüşvet, toplumun ruhunu kemiren bir ahtapottur. Her yönetim biçiminde yasaktır, ama mevcuttur. Toplumları ayakta ve zinde tutan moral değerlerin aşınmasıyla da yakından ilgilidir.

Kimisinin kokusu hafiften çıkar, kimisi leş gibi kokar, kimisi ise gizli kalır...

Bu bir aysbergdir: Buzdağı... Buzdağının büyük bölümü suyun ya da batağın altındadır. Görülebildiği kadarı, batağın altında kalan kısmın cesameti hakkında bir fikir veriyor...

Boyutları korkunç!

Ama ortaya çıkarılmasındaki zamanlama daha da korkunç: “Hükümete operasyon” yapıldığı düşüncesini güçlendiren pek çok işaret var.

İsrail’den Amerika’ya, Suriye’den Mısır’a kadar uzanan geniş bir komplonun parçası gibi…

Bunun amacı sadece “rüşvet ve yolsuzlukları ortaya çıkartmak” olsaydı, hiyerarşik yapı içinde üst düzey bürokratlar haberdar edilir ve iş usulüne uygun yürütülürdü.

Öyle olmadığı, belirli bir çevrenin içinde tutulduğu ve “günü gelince” (tam da yerel seçim öncesinde) düğmeye basıldığı görülüyor.

Gizli-kapaklı işlere karşıysak, bunun yöntemine de karşı çıkmak zorundayız.

Yolsuzlukların ve uygunsuzlukların sonuna kadar soruşturulmasına, failleri kim olursa olsun yakalanıp cezalandırılmasına evet, ama bunları bahane ederek “toplum mühendisliği” yapılmasına ve siyasetin yeniden dizayn edilmesine, tüm varlığımla hayır!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi