Sıkıntılara Sabır ve Dua
Başa gelen sıkıntılara isyan etmemek, sabır göstermek; imanın gereğidir.
Zira, sıkıntılara sabretmek, bir imtihandır.
Hem de, sonu zafer olan bir imtihan!..
Ama, sıkıntılardan dolayı şikayet etmek, sızlanmak, ah ü figan etmek, taşkınlık yapmak, lânet okumak, beddua etmek gibi olumsuz davranışlar; kulluk değil, isyan olur.
Bu tutum, aynı zamanda imtihanın kaybına da sebep olabilir.
Çünkü, Allah isyan edenlerle değil, sabredenlerle beraber olduğunu söyler.(Bakara/153).
***
Sıkıntıları şer olarak değerlendirmek, bizi yanılgıya düşürebilir.
Çünkü, nice hoşlanmadığımız şeyler vardır ki, hakkımızda hayırla sonuçlanabilir.
Nice sev(in)diğimiz şeyler de vardır ki, hakkımızda şer olabilir.(Bakara/216).
Her iki durumda bize düşen şey, bunlardan ders çıkarmak, ibret almaktır.
İnsan, bir olumsuzlukla karşılaştığında, “Ben nerede hata ettim, kusur işledim ki, bu başıma geldi?” diye düşünmesi gerekir ki, nefsini muhasebe edebilsin.
Hz.Ömer’in(r.a) dediği gibi: “İnsan, ölmeden önce nefsini hesaba çekebilmelidir.”
Hz.Ömer, bu sözünün devamında şöyle der:
“Dünyada nefsini hesaba çekenler, ahiret hesabını kolaylaştırmış olurlar.”(Tirmizi,Kıyamet,25,Hadis:2459).
***
Böyle bir muhasebede, hatalı veya kusurlu olduğumuzu anladığımız an, hemen hak sahiplerine hakkını vermeye ve tövbeye yönelmemiz gerekir.
Bu yönelişte, Rabbimize nasıl dua edeceğimizi, bize şöyle öğretir:
"Ey Rabbimiz, unutur veya hata edersek bizi yaptıklarımızdan dolayı hesaba çekme!”(Bakara/286).
Dua; içten ve iştiyakla yapılmalıdır.
Duada taşkınlık olmaz.
Bunun âdâbını da, Rabbimiz yine Kur’an’da şöyle beyan eder:
"Rabbinize boyun eğerek, gizlice (sessizce, içten gelerek), ürpererek yalvarın yakarın. O (Allah), haddi aşanları, azmışları asla sevmez."(A'raf/55).
***
Allah'tan, asla kafirler, müşrikler, münafıklar, ateistler veya gayrimüslimler için dua ve istiğfar talebinde bulunulmaz.
Onlar için ancak hidayet talebinde bulunulabilir.
Çünkü, davet-i ümmet olarak onlar tebliğe muhataptırlar, dolayısıyla onların ancak Müslüman olmaları için lehlerine dua edilebilir!
Çünkü, Allah Teâlâ şöyle buyurur:
"Onlardan (imansızlardan) ölen birine asla dua etme, cenaze namazını kılma, mezarı başında durma. Bunlar Allah ve Rasûlüne karşı nankörlük ettiler ve yoldan sapmış olarak ölüp gittiler."(Tevbe/84).
***
Allah katında bize değer kazandıran şey; yaptığımız güzel dualarla Allah’a yönelmemizdir.
"De ki, duanız ve ibadetleriniz olmasa, Rabbim size ne diye değer versin ki?.."(Furkan/77).
Dualarımızı, güzel söz ve davranışlarımızla, salih amel ve ahlakımızla te’yid ve tezyin edelim.
Çünkü, güzel yakarışlar, Allah’tan güzel karşılık bulur.
"Yemin olsun ki, Nuh bize yalvarmıştı da, biz ona ne güzel karşılık vermiştik."(Saffat/75).
Allah'a yalvarıp-yakarmalar sadece sıkıntılı anlarda değil, her zaman olmalıdır.
Şu ayet hepimize ders niteliğindedir:
"İnsana nimet (bolluk, rahatlık, servet) verdiğimizde yüz çevirir(Allah aklına bile gelmez), yan yatar, keyfine bakar. Kendine bir şer (sıkıntı) dokununca da, hemen duaya, yalvarmağa başlar."(Fussilet/51).
***
Kur’an ayetleri, her şeyi ne güzel anlatmakta, ne ibretli ve dehşetli dersler vermektedir!
Binlerce ayet arasından yukarıda zikredilen şu bir-kaç ayet bile, hepimizin şapkamızı önümüze koyarak derin derin düşünmeye davete yeter de artar bile!...
Allahüekber.
twitter.com/parlakturk
facebook.com/vaktulemin
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.