Kirli operasyonun hedefi “Türkiye’nin istikbali ve istiklali”dir!
Gerçekten “saf”mışız, gerçekten “iyi niyetli” imişiz ki, yüzümüze “gülen”lerin, aynı zamanda “kuyumuzu kazdıkları”nın, “sırtımızdan hançerledikleri”nin farkına varamamışız...
Dün, “bakanların devir-teslim töreni”nde de, işte buna vurgu vardı...
İçişleri Bakanlığı görevini Efkan Ala’ya devreden Muammer Güler; özetle dedi ki;
“Son sözüm de şudur, keşke bu yanlış hareket başka yerden gelmiş olsaydı, keşke bu hançeri başkaları vurmuş olsaydı. Benim üzüntüm odur. Ancak o yapanları bir tarafa bırakıyor, onlara hakkımı helal etmediğimi söylüyorum.”
Ekonomi Bakanlığı görevini Nihat Zeybekçi’ye devreden Zafer Çağlayan da diyordu ki;
“Milletimiz bu tuzağa düşmeyecek... 6 yıldır milletvekili maaşıma dokunmadım... O maaştan, 100 öğrenci burs alıyor... Bir hatamız varsa, ‘faiz lobisi’nin ayağına basmaktır... Ama, hayatım el verdiğince ayaklarına değil, damarlarına basacağım... Dolar, tarihi zirvesine geldi.”
Bunları ve benzeri ifadeleri duyunca, bir defa daha kanaat getirdim ki; ortada “yolsuzluk ve rüşvet”ten çok daha büyük bir “hesap” var, “plân” var, “hedef” var.
Bu “plan”ın hedefine de;
“Tayyip Erdoğan” var,
“Hükümet” var!..
Bunların da ötesinde;
“Türkiye’nin istikbali var.”
“Türkiye’nin istiklâli var.”
YİNE DÖVÜNMEYELİM!
Açık ve net söylüyorum;
Bugün, Sultan Abdülhamid Han için “Affet bizi Ulu Hakan... Biz senin kıymetini bilememişiz” diyorsak... Merhum Menderes, merhum Özal ve merhum Erbakan için; “Kıymetinizi bilemedik... Meğer sizler ne büyük, ne değerli, ne vatansever insanlarmışsınız” diyorsak, aynı “keşke”leri, aynı “ağıt”ları, aynı “dövünme”leri ve aynı “pişmanlık”ları bir daha yapmamak/yaşamamak için, gelin, milletçe AK Parti’ye, Tayyip Erdoğan’a sahip çıkalım.
Tekrar ediyorum;
Mesele AK Parti veya Tayyip Erdoğan değil, mesele “Türkiye’nin istikbali”dir, “Türkiye’nin istiklâli”dir!..
100 yıl önce Sultan Abdülhamid Han’ı tahttan indireler, dolayısıyla “Koca Osmanlı İmparatorluğu’nu yabancılara peşkeş çekenler”, bugün de Başbakan Tayyip Erdoğan ve AK Parti’nin şahsında, “Büyüyen Türkiye”yi engellemek, “çelme” takmak ve en sonunda da “yabancılara peşkeş çekmek” istemektedir...
Lütfen bu “oyun”u görün!..
Lütfen bu “tuzağı” bozun!..
GEZİ TERÖRÜNÜN DEVAMI
Açık ve net söylüyorum, ortada bir “yolsuzluk” ve “rüşvet” varsa, sonuna kadar üzerine gidilsin, kimler “suçlu” ise “ceza”larını en ağır biçimde çeksinler!..
Ne var ki;
Bu olay, kesinlikle ama kesinlikle “Türkiye’ye diz çöktürme” operasyonudur ve bunun için de “senaristler” kadar “piyon”lar, “kukla”ların bulunduğu “Paralel Yapı”lar, “örgüt”ler, “mahfil”ler, “mihrak”lar ve “taşeron”lar vardır!..
İşte bu “paralel yapı”lar, “devlet içinde devlet”ler, “taşeron”lar, “efendilerinin talimatı” ile öyle bir “psikolojik savaş” yürütüyorlar ki, kullandıkları “argüman”ların hemen hepsi, insanların “hassasiyet” gösterecekleri “sembol”lerdir!..
Hele hatırlayın;
“Gezi terörü”nün sembolü neydi?..
“Ağaç!”
Malûm, o süreçte; ortalık, “Duran Adam”lardan, “Kırmızı Elbiseli Kadın”lardan ve “Piyano”lardan geçilmiyordu...
O günlerde, çok yazdık;
Bunlar, “Gene Sharp taktikleri”dir, bunlar “Otpor üretimleri”dir.
Sloganları neydi;
“Diren Gezi”
“Tayyip istifa”
Peki, şu anda yürütülen ve doğrudan doğruya “Hükümet”i hedef alan “Kirli Operasyon”un argümanı ne;
“Büyük Rüşvet!”
“Büyük Yolsuzluk!”
“Tarihin en büyük yolsuzluğu!”
“Tayyip istifa!”
Herhalde anladınız;
“Otpor ve Gene Sharp taktikleri” aynen devam ediyor... “Gezi terörü”nde kullanılan “Duran Adam”ların, “Kırmızı Elbiseli Kadın”ların ve “Piyano”ların yerini, bu defa “Ayakkabı kutuları” ve “Para sayma makinaları” aldı!..
İşin içinde, ister “Gülen Cemaati” olsun, isterse “Gülen Cemaati’nin omuzları üzerinden ateş edenler” olsun, “17 Aralık Operasyonu”, kesinlikle ama kesinlikle “Gezi’nin devamı”dır ve hatta “7 Şubat’ın devamı”dır!..
Kullanılan “taktik”ler, kullanılan “argüman”lar ve hatta bu operasyonda “kullanılan”lar, hep aynı kişi ve kuruluşlardır.
BAŞSAVCI DEŞİFRE ETTİ
Hep sordum, yine sorayım;
Bu “kirli operasyon”un, “Türkiye’nin istikbalini ve istiklâli”ni hedef alan bu “korsan soruşturma”nın Fethullah Gülen neresindedir, Cemaat neresindedir, “Cemaat medyası” neresindedir?..
Soruyu “özellikle” soruyorum...
Çünkü, öğrendiğime göre, “önceki gün” Türkiye’de “deprem” yaşanmasına yol açan bir “korsan soruşturma” vardı...
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı dün; “korsan operasyonun perde arkası”nı “gazetecilere” şöyle anlatıyordu:
“Sizlere savcımız tarafından bir kâğıtla yalan yanlış bilgiler verildi. İşin esasını anlatmak mecburiyetinde kaldık... Başsavcıların, savcılar üzerinde denetim ve gözetim yetkisi vardır. Bu yasada böyle yazılmıştır. Soruşturmaları başsavcılar başlatır ya da yetki verdiği vekiller ve cumhuriyet savcıları yaparlar... Dolayısıyla Savcı Muammer Akkaş, hukuksuz bir eylem içindedir. Hiç, medyanın gücüyle savcı çalışır mı?.. Soruşturmayı medyaya aktarmak suç değil mi?”
Başsavcı’nın sözünü ettiği Savcı Muammer Akkaş’ın “inadı” yüzünden Türkiye dalgalandı... Buna Erdoğan Bayraktar ve İdris Naim Şahin’in “Brütüslük”leri de eklenince “faiz” ve “döviz” fırladı, “borsa” düştü!..
Açık söylüyorum;
Bu “kirli operasyon”un içinde her kim varsa, “millete ihanet” etmektedir, “vatana ihanet” etmektedir... Çünkü Türkiye’nin kasasından, birilerinin cebine “milyarlarca dolar” gitti!.. “Faiz lobisi” ve “Boğaz’ın Baronları” herhalde şu anda şıkıdım şıkıdım oynuyorlardır...
ZAMAN VE CHP’NİN TEZGÂHI
Diyeceksiniz ki;
“Bu gelişmelerde Gülen medyasının ne gibi bir dahli olabilir ki?”
Anlatayım da, nasıl bir ilgisi olduğuna siz karar verin...
Efendim, dünkü Akit’te de yer alan “Korsan Soruşturma”nın hedefinde, “30’u aşkın kişi” vardı... Ne var ki; Başsavcı Turan Çolakkadı’nın; “Bu iddialar ile soruşturma yapılamaz” dediği ve geri çevirdiği “dosya”(!)daki bilgiler, “bir gün önce”den, yani “daha Salı günü”nden, Cemaat Medyası’na servis edilmişti...
“Savcının operasyonu nasıl olsa başlatacağına” inanan ve hatta “emin” olan Zaman gazetesi ve onlara bağlı Cihan Haber Ajansı; dosyada adı geçen TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman’ı hedef alan bir haber yaptı...
Niye Süleyman Karaman?..
Çünkü, Süleyman Karaman üzerinden Ulaştırma Eski Bakanı Binali Yıldırım’a uzanacaklar ve böylece Yıldırım’ı yıpratıp, “İzmir’de CHP’nin kazanmasını garanti altına alacaklar”dı!..
Neyse, “önceki gün”e dönelim ve “Zaman ile Cihan’ın tuzağı”nı “deşifre” edelim:
Tarih 25 Aralık, yani önceki gün...
Cihan Haber Ajansı ve Zaman Gazetesi kendi internet sitesinde TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman’ın gözaltına alındığı haberini servis etti... Ajans tarafından servis edilen haber kısa sürede ajansa üye birçok gazete ve internet haber portalında “gündemin birinci maddesi”ne oturdu. Ancak servis edilen haberin gerçeklik payı olmadığı gibi “tamamen asparagas”tı.
Haberin servis edildiği ve medyada geniş yankı bulduğu sırada TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman, beraberinde olan Ulaştırma muhabirleri ile birlikte incelemelerde bulunuyordu... O esnada Karaman’ın programını takip eden gazeteciler arasında Zaman Gazetesi Muhabiri S.K. de vardı.
Haberi servis eden Cihan Haber Ajansı ve Zaman Gazetesi yetkilileri ile görüşen TCDD yetkilileri iki kurumdaki yetkili kişiye haberin asılsız olduğunu ve TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman’ın o an itibari ile Bilecik’te YHT çalışmalarını incelediğini söyledi. Bunun üzerine haberi servis eden Zaman Gazetesi Emniyet Muhabiri Bayram Kaya ile görüşen TCDD yetkilileri ilginç bir cevap ile karşılaştı.
TCDD yetkililerinin Zaman Gazetesi Emniyet Muhabiri Bayram Kaya ile görüşmesi sırasında ilginç bir detay ortaya çıktı. TCDD yetkilileri Genel Müdür Süleyman Karaman’ın gözaltında olmadığını, an itibari ile Bilecik’te YHT çalışmalarını incelediğini, Zaman Gazetesi Muhabiri S.K.’nin de bu programı takip ettiğini iletti. Haberi servis eden Zaman Gazetesi Emniyet Muhabiri Bayram Kaya ise, “Ben bu haberi Emniyet kaynaklarımdan aldım. Doğrudur” dedi...
Gerçekler ortaya çıkınca Cihan Haber Ajansı ve Zaman Gazetesi’nin internet sitesinde haber yayından kaldırıldı. Ancak, abonelere “haberin yanlış servis edildiğine” dair herhangi bir bilgi geçilmedi. Google aramasında “TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman gözaltına alındı” arama sonucu çıkmasına rağmen, habere girildiğinde ise Süleyman Karaman’ın açıklaması söz konusu haberin içerisine yerleştirilmiş olarak görülüyor.
Bütün bu gelişmeler üzerine Cihan Haber Ajansı ve Zaman Gazetesi’nin internet sitesi konu ile ilgili bir açıklama yapmazken, Zaman Gazetesi Ankara Emniyet Muhabiri Bayram Kaya’ya bu haberi Emniyet Müdürlüğü içerisinde kim veya kimlerin ne amaçla servis ettiği ise merak ediliyor...
SALDIRI, TÜRKİYE’YE!
Bu örnek, “Zaman Gazetesi, Cihan Haber Ajansı ve Gülen Medyası”nın, “kirli operasyonun neresinde” olduklarını göstermeye herhalde yeterlidir...
Ama ben, tüm bunların özeti olma özelliği taşıması hasebiyle, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, önceki gün “İl Başkanları Toplantısı”nda yaptığı konuşmadan bir kesit aktarmak istiyorum...
Erdoğan diyordu ki;
“Yolsuzluk kılıfıyla Türkiye’ye, millete, Türkiye’nin geleceğine kasteden bir saldırıyla karşı karşıya bulunuyoruz. Şunu herkes görüyor, bu bir yolsuzluk soruşturması değildir... Bu siyasete ve millete karşı açık bir komplodur, açık bir tezgahtır. Allah’ın izniyle bu tezgah, bu oyun milletimiz tarafından 30 Mart’ta sandıkta bozulacaktır.
Türkiye’de yeni vesayetlere yer olmayacak... Yeni Türkiye’de uluslararası operasyonlara, bu operasyonun maşalarına yer olmayacak... Yeni Türkiye’de devlet içinde devlet olmayacak, devlete paralel yapılanmalar asla olmayacak... Yeni Türkiye’de hukuk keyfilik içinde asla yer almayacak... Yeni Türkiye’de maşalar eliyle kardeşliğe, ekonomiye, dış politikaya, milli iradeye suikastler yapılmayacak... İki tabloyla karşı karşıyayız... Ya millet, ya zillet... Ben inanıyorum ki millet kazanacak. Zillet içerisinde kalanlar, zillete devam edecek. Temenni ederiz ki Rabbim onları da zilletten kurtarır.”
Erdoğan’ın da dediği gibi;
Bu kirli operasyon, “Türkiye’nin istikbaline ve istiklaline yönelmiş bir saldırı”dır...
Sultan Abdülhamid Han’ların, Menderes’lerin, Özal’ların, Erbakan’ların arkasından ağladığımız gibi, yine ağlamak istemiyorsak, Tayyip Erdoğan’a sahip çıkalım...
Yoksa;
“Türkiye’ye diz çöktürecekler!”
*******************************************************
Operasyonun senaristi Morton... Oyuncu bi ton!
“Aydın Doğan Medyası” ve “Gülen Cemaati Medyası”nı takip eden insanlar zannediyorlar ki; bu operasyon, bir “yolsuzluk ve rüşvet operasyonu”dur!..
“Böyle olmadığını” size bir tek örnekle göstemek istiyorum… Adını duymuşsunuzdur, Morton Abramowitz denilen bir adam var… Bu adam; “Eski ABD Elçisi”dir ve yine “Eski CIA Ortadoğu Masası Şefi”dir… Ama, en büyük özelliği, “Darbe uzmanı” olmasıdır…
CHP Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu, gittiği ABD’de, 6 Aralık günü, iş bu Morton Abramowitz ve Eric Edelman ile görüşür…
İş bu Morton Abramowitz, bundan 15 ay önce, yani 20 Eylül 2012’de der ki; “On yıldır Türkiye siyaset sahnesinde siyasal bir karışıklığa şahit olmadık… Ama 2014 itibariyle, içerde ve yanıbaşında devam eden karmaşa, yeni partilerin ortaya çıkmasına ve hatta AKP’nin çözülmesine yol açabilir!..
Demek oluyor ki, “operasyon”un düğmesine 15 ay önce basılmış… Söyleyin Allah aşkına; hâlâ bu operasyonun “yerli” olduğuna inanan var mı?
“Kuklacı” belli, “kuklalar” belli!