Ahmet Doğan İlbey

Ahmet Doğan İlbey

İstiklâl Marşı’nda “M. Kemal’in Adı Yok” Diye Yarışma Açan Devlet...

İstiklâl Marşı’nda “M. Kemal’in Adı Yok” Diye Yarışma Açan Devlet...

Ezanı değiştiren, Kur’ân-ı Kerim’den laikliğe aykırı sûreler çıkarılıp, yerine uydurma yeni sûreler ilâve edilmesini Meclise sunan, Türkçe ibadet için “dinde reform” hazırlayan Atatürkçü devlet, “laikliğe aykırı olduğu” gerekçesiyle yeni bir İstiklâl Marşı yazılmasını istemiştir.

1925 yılı kanlı Atatürkçü inkılâpların hız kazandığı dönemin başıdır. Cumhurbaşkanı M. Kemal, Başbakan İnönü ve M. Kemal yanlısı Maarif Vekili Mustafa Necati Bey’in imzalarını taşıyan tâlimatın ardından, Maarif Vekâleti Hars Müdürü Dr. Hamit Zübeyir Koşay tarafından “yeni İstiklâl Marşı için Yarışma Şartnâmesi” hazırlanmıştır.

Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi Müdürü Bekir Şahin, Mehmet Âkif Ersoy Araştırmaları Merkezi’ndeki “İstiklâl Marşı'nı Değiştirme Girişimleri ve Belgeleri (1925)” yazısında Kemalistlerin İstiklâl Marşı'na karşı oluşlarını bütün çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Hülâsası şöyle:

“TÜRK ADI VE M. KEMAL’E ŞÜKRÂNE YOKLUĞU” KUSUR SAYILDI

İstiklâl Marşı’nda “Türk kelimesinin” olmaması, yani “Türk kelimesini zikir hususunda kıtlık göstermesi” ve M. Kemal’in adının geçmemesi kusur olarak karar altına alınmış ve bundan dolayı yeni bir İstiklâl Marşı’na lüzum görülmüş. Devrin Cumhuriyet Halk Fırkası (CHP’nin ikinci adı) seçkinlerinin de tazyikiyle pozitivist Atatürkçü Cumhuriyet oligarşisinin hazırlattığı “İstiklâl Marşı Şartnâmesi” şöyle başlıyor:

“1. Devletçe makbul olunacak resmî marşın umum müsabaka suretiyle bestelenmesi hususunda heyet-i celilenin 19.05.1340 tarihli kararı muvakki tatbike konacağı cihetle, kararnamede meskut geçilen bazı hususatı istihzaha mecburiyet hâsıl olmuştur. Millî Marşı’mıza yönelen tenkitler şu hususlarda odaklanmıştır: Batı Medeniyetine “canavar” deme, “Türk” kelimesinin geçmemesi, “lidere (M. Kemal) şükrâne yokluğu” ve “uzunluk” gibi ifadeler zikredilmektedir. Akif Bey’in şiiri “medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar” gibi gazetelerde kıyl-ü kâli mucip olan ibarelerden maada, Türk kelimesini zikir hususunda kıtlık gösterir.

2. Akif Bey’in İstiklâl Marşı, mücadele günlerinin bir hatırası olarak yaşamalı ve merasimlerde söylenmelidir. Fakat resmî devlet marşının güftesi:

a. Yüce Türk Milleti’nin metin gaye ile yürüdüğünü ifade etmeli,

b. Cumhuriyetten istidlâl ettiğimiz (anlama, sonuç çıkarma) mânayı ifade etmeli,

c. Türk Milletini saadete ulaştıranlara umum tarzda şükran ifade etmelidir.

3. Merasimlerde ayakta kalacak zevatın fazla yorulmaması bâis-i icab ittiği cihetle millî marşın nihayet 8-10 mısradan fazla olmamalıdır, bunlardan 5-6;9-

10 uncu satırlar nakarat olabilir.

4. Milli Marş güftesinin vakûr bestesinin de güfteye uyacak surette vakûr aynı zamanda ümit saçacak surette neşeli ve tasannulardan (yapmacıklık) ayrı olması lâzımdır.”

Bekir Şahin, belgelerden naklettiği yukarıdaki şartnâmenin tenkidini şöyle yapıyor:

“Bu şartname dönemin Millet ve Akşam gazetelerinde 13 Kasım 1925 tarihinde resmen duyurulmuştur.  Müracaat dilekçelerinde belirtildiği gibi 13 Kasım 1925’te başlayan katılım süreci, Ocak 1926 sonuna kadar devam etmiş ve 60 kadar müracaat olmuştur. Şiirler incelendiğinde (…) içlerinde Milli Mücadele ruhunu yansıtabilecek seviyede marş bulunmamaktadır. Belki de yarışmayı düzenleyenler de aynı kanaate varmış olmalılar ki, Âkif’in şiiri Milli Marş olarak kalmıştır. İşin bir diğer ilginç tarafı, devlet eliyle resmen ve alenen düzenlenen böylesine bir müsabaka nasıl olur da tarihin tozlu rafları arasında kaybolur gider? Bu konuda yapılan araştırmada bilgiye ulaşılamadığı gibi, döneme şahit olmuş kişilerin hatırat ve yazılarına da baktığımızda hiçbir bilgiye rastlayamıyoruz. Oysa yarışma Âkif hayatta iken düzenlenmiş, Âkif’e marşı yazmasında ısrar eden Hamdullah Suphi, Hasan Basri Çantay gibi zevat da bu dönemde hayatta idi. Âkif’ in 1925 yılı Kasım Ayı’nda Mısır’a gitmesi ile yarışmanın bu tarihlerde düzenlenmesi arasında bir ilişki var mıdır? Daha pek çok soru cevap beklemesine rağmen maalesef bugün bu sorulara bir karşılık bulamıyoruz…”

İSTİKLÂL MARŞI’NI KERHEN SÖYLEYEN CUMHURİYET

Kemalist devlet kurucularının düşünce ve niyetlerinin bu yarışmayla açığa çıkmasından anlaşılıyor ki “İnkılâpçı Cumhuriyet”, İstiklâl Marşı’nın fikirlerine muhaliftir. Yarışmaya katılan şiirlerde bol miktarda “Türk”, “Gâzi Mustafa Kemal”, “Nuru Kemal”, “Gâzi Paşa”, “Ehli Kemal”, “Aslan yürekli Kemal Paşa”, “Bozkurt” , “Altayların bozkurdu”, “Ergenekon”, “Dini alet eden miskin medrese ve tekkeler”, “Taassup ve hurafe”, “Sultanları kovan kumandan” gibi kelime ve ibareler geçmektedir.

Şiirlerden karma olarak seçtiğimiz şu mısraları okuyunca 1923 Cumhuriyeti’nin, İstiklâl Marşı’nı tevarüs eden bir Cumhuriyet olmadığı gün gibi meydana çıkıyor:

“Demir dağlar delmiş olan bozkurtlarız / Ergenekon dağlarından güneş gibi beliren / Yafes oğlu Türk devletinden Oğuz Han’ın oğluyuz / Türklüğünü kaybetmiş, sultanları kovduran / Büyük Gâzi Kemal gibi kumandanın oğluyuz / Lozan’da ki kurultay da Türk hakkını verdiren / Bin dokuz yüz yirmi üçün ilk teşrini sonunda / Cumhurluğu ilan ettin taç ve tahtlar yıkıldı / Dini alet eden miskin medreseler tekkeler / O taassup yolları, hurafeler yıkıldı / Millete bahşetti ulviyet doğup nuru Kemal / Yerde değil hatta semada buldu Hurşitler Kemal / Zatına layık kemal bulmak tasvirden baid / Lal olup aciz kalır Ehli Kemal / Hurafeleri başından at / Cumhuriyet sana candır / Hakim kanun vicdandır / Seni mahveden sultandır / Bir elinde bilgi ışığı yürür Turan aslanı / Altayların bozkurdu / Aslan yürekli Kemal Paşa uludur / İtikadı iman ile doludur /Allah’ın pek sevgili kuludur /Askeri her tarafta doludur.”

1937 yılında da yeniden Milli Marş yazdırılmasına teşebbüs edildiği malûm.   Kemalist rejimin resmî yayın organı olan Ulus gazetesi vasıtasıyla bir yarışma düzenlenir. Bu hainâne hadisenin açıklamasını, D. Mehmet Doğan’ın bir mülakatta “Tek parti devrinde İstiklâl Marşı’nın değiştirilmesi için bir yarışma tertip edildiğini biliyoruz. Açıkça anlaşılıyor ki İstiklal Marşı’ndan rahatsızlık duyan birileri var, rahatsızlıklarını nasıl anlamak gerekiyor?” sualine verdiği cevaptan öğreniyoruz:

“Millî mücadelenin fikir zemini ile yeni Türkiye’nin ideolojisi tamamen zıttır. Bu zıtlık, bir zamanlar o sıkıntılı günlerde Mehmed Âkif’e ve İstiklâl Marşı’na mecbur olanları farklı arayışlara sevk etmiştir. 1920’li ve 30’lu yıllarda İstiklâl Marşı yerine yeni bir millî marş ikame etmek için bir takım teşebbüslerde bulunulmuş, fakat sonuç alınamamıştır.”

--------------------------------

      İLÂVE YAZI:

 

      KİTAP HAVADİSİ

Şehr-i Maraş’ın Fıkıh, Kelâm ve Akaid âlimlerinden yazar Cemal Nar hocanın bir yıl içinde “Okuma Aşkı” ve “Cihad ve Zafer” kitabından sonra 20. eseri olan “İnancın Kıvancı” adlı kitabı Özgü Yayınları’ndan çıkmıştır. “İnancın Kıvancı” kitabı eline geçtiğinde şu duyguları yaşamış: “Fırından yeni çıkan somun gibi buğusu tütmekte sayfaların, satırların. Bu fakirin 20. Kitabıdır. Sevgiyle dokundum, hürmetle öptüm.”

------------------------------

Yine Şehr-i Maraş’ın Kültür ve edebiyat kitaplığına değerleri çalışmalarıyla hizmet eden yazar Duran Boz’un (Ömer Erinç), 57 yazarın, kendi kaleminden okuma hikâyelerinin ve okuma-yazma alışkanlıklarının nasıl başladığının anlatıldığı “Okuma Hikâyeleri” adlı kitabı Hangar Yayınları arasında ikinci baskısıyla kitapseverlerin önüne bir daha sunulmuş.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum
Ahmet Doğan İlbey Arşivi