Ayetler ışığında tarihi mevkii tespiti
Kur’an-ı Kerim ve hadisler aynı zamanda tarihi yol haritamızı da ortaya koyuyor. ‘Hadislerin dilinden hadiseler’ makalemizde hadislerin tarihe düşen ışığını yansıtmıştık. Ayetler de İslam ümmetinin hatta Yahudilerin ve diğer milletlerin tarihine de ışık tutmaktadır. Kur’an-ı Kerim hem icaz hem de ‘i’caza maliktir. Kısa ifadelerle çok şey anlatmaktadır. Sözgelimi İsra Suresinin ilk sekiz ayeti Beni İsrail’in tarihini ve Müslümanlarla inişli çıkışlı münasebetlerini ortaya koymaktadır. Bu ayetler muasır ve kadim müfessirler tarafından farklı şekillerde yorumlanmıştır. Burada Yahudilerin iki defa bozgunculuklarından ve kibirlenmelerinden bahsedilmektedir. İnanmış insanların iki defa da ‘Mescid’ e girmelerinden bahsedilmektedir. Kadim ve çağdaş müfessirlerden bir kısmı birinci bozgunculuklarını milattan önceye irca etmektedirler. İkinci bozgunculuklarını ise günümüzde İsrail’e yerleşme dönemleriyle izah etmektedirler. Mısırlı çağdaş müfessir Muhammed Mütevelli Şaravi ve benzerleri ise tarihte Yahudilerin bir değil birçok ifsatlara ve bozgunculuklara imza attığını İsra Suresinin başında bahse konu iki bozgunculuk devrelerinin ise İslam dönemine münhasır olduğunu ifade etmektedir. ‘Kitapta hükmettik’ veya ‘yazgı olarak kitapta hükmettik’ ayetindeki kitabın ise genelde Tevrat olduğuna hükmedilmektedir. Lakin ‘kader olarak tayin ettik’ anlamında Levh-i Mahfuz olması da mümkündür. Muhammed Mütevelli Şaravi ayetlerde belirtilen Birinci Vade’nin Hazreti Peygamber döneminde gerçekleştiğini ifade etmektedir. Ayette, Birinci Vade’deki güçlü kulların evlerinin arasını didik didik arayacakları ifade edilmektedir. Ve bu yerine getirilmiş bir vaat olarak gerçekleşmiştir.
•
Şaravi, Birinci Vadede Hazreti Peygamber ve arkadaşlarının Ahzab kuşatmasını yardıktan sonra karşı hamle ile Yahudileri diyarlarından söktüklerini ve sürdüklerini ve çıkardıklarını ifade eder. Ayetteki ocaklar veya diyar ifadesi, Benu Kaynuka, Beni Nadir ve Kureyza ile Hayber ve Arap yarımadasındaki değişik yerleşim yerlerini kapsamaktadır. İfsatları neticesinde Yahudiler buradaki evlerinden veya diyarlarından sökülmüşlerdir. Bunu gerçekleştiren Hazreti Peygamber ve arkadaşlarıdır. Bu fatihler ordusunun iki sıfatından bahsedilmektedir. Bunlardan birisi ‘ibadün lena/ kullarımız’ olması ve ikincisi de ‘u lu be’sin şedit’ yani güçlü kullar olmalarıdır. Bu sürecin devamında Müslümanlar Mescid’e yani İlya/Kudüs’e Hazreti Ömer döneminde girmişlerdir. Şaravi, ‘Sümme Rededna lekümü’l kerrete aleyhim/ Onlara karşı tekraren size inisiyatif verdik’ ayetinin Yahudilerin ikinci ifsat ve güçlenme devirlerine işaret ettiğini ifade etmektedir. Şaravi bu sürecin 1948 yılında başladığını ve Asr-ı saadetteki güçlü ve imanlı kulların yerine ‘fehalefe min badihi halfun feedaussalata/ sonra peşlerinden gelen nesiller namazı niyazı zayi ettiler’ ifadesinde yer alan kimselerin geldiğini ve Yahudilerin de bunlara karşı üstünlük sağladıklarını ifade etmektedir. Şaravi, 1948 yılından beri Müslümanların ‘Sümme rededna lekümü’l kerrete aleyhim’ ayetinin anlamı kapsamında yaşadıklarını ifade etmektedir. Halen İkinci Vade yani ara ve geçici devre içinde bulunmaktayız.
•
Muhammed Mütevelli Şaravi’nin belirtmiş olduğu zaman berzahından henüz çıkabilmiş değiliz. Aynı zaman diliminde ya da Müslümanların Tih zamanında yaşamaktayız. Bununla birlikte Allah zamanı dürmekte, çevirmekte ve fethin esbabını hazırlamaktadır. Nihad Cerrar, 1948 yılında başlayan bu İkinci Vadeden çıkışın sonuna veya bu tarihi tünelden çıkışa yaklaşık 8 yıl kaldığını ifade etmektedir. Nihad Cerrar ve çoklarına göre İsrail’in nihai tarihi 2022 yılına denk gelmektedir. Dolayısıyla İkinci Vade ya da parantez dönem kapanmaktadır. Şaravi bunun için nesillerin değişmesi ve Hazreti Peygamber dönemindeki gibi saf ve dinine bağlı nesillerin gelmesi ve ikinci dönemin sonunu da bunların getirmesi gerektiğini söylemektedir. Allah Birinci Vadeyi birinci nesille nasıl def etmişse İkinci Vadeyi de ikinci nesille öylece def edecektir. İsra Suresinin ilk ayetlerinde birinci dönemden farklı bazı ifadeler kullanılmaktadır. Yüzün kararması (liyesuu vucuheküm) bu farklı ifadelerden birisidir, Şaravi, Hazreti Ömer döneminde Mescid’in yani Kudüs’ün Yahudilerden değil Hıristiyanlardan alındığını ve Kudüs’ün o dönemde onlara yasak şehir olduğunu ve Hazreti Ömer’in emannamesinde bu statü ve kuralı muhafaza ettiğini hatırlatmaktadır. Bu nedenle Birinci Vadede yüzleri kararmamıştır. Dolayısıyla Kur’an İsra Suresinde Kudüs’ün hem birinci hem de ikinci fethini müjdelemektedir. Bu müjdenin birinci kısmı gerçekleşmiştir. Lakin ikinci vadeyle alakalı bir farklılık daha vardır. Liyütebbiru ma alev tetbira. Sürecin sonunda Yahudilerin üstünlük nedenlerinin veya yapılarının yerle bir edilmesidir. İkinci defayı anlatan ‘kerrete aleyhim’ dönemindeki Yahudilerin sıfatını ‘emdadnaküm biemvalin ve benine ve cealnaküm eksere nefiran’ ayetinde üç meseleye bağlamaktadır. Üstünlük nedenleri bunlardır ve yerle bir edilmesi gereken hususlar da bunlar olmalıdır. Mala yani dünya mali piyasalarına egemenlikleri. Wall Street ve altın buzağıya malik olmalarıdır. İkinci kademede ise çocuklarının çokluğudur. Bu ne anlama geliyor? Birinci Vadeye nazaran mı çocuklarının çokluğu yoksa genel olarak mı? Burada çocuklarının kalabalıklaşması birinci vadeye göre olabilir. O zaman Arap Yarımadasında ceplerde yaşıyorlardı. Şimdi ise müstakil bir devletleri var. Ya da ‘çocukları’, taraftarları anlamında çokluk olmalarıdır. Yüzyılımıza Yahudi muhabbetine karşılık İslam nefreti doruk yapmıştır. Baskın olmuştur. Judaizer yani Yahudileşmiş kitleler Müslümanlardan nefret etmektedir. Bu itibarla, Müslüman karşıtlığı ile Yahudi yandaşlığı günümüzün baskın karakteridir. ‘Nefiran’ ifadesinden de birçok alim silah ve imkan üstünlüğünü çıkarmıştır. Ayetin ışığında, malda, taraftarlıkta ve nitelikli silahlarda Müslümanlara üstün olacakları ifade edilmektedir. İkinci Vadede bu da gerçekleşmiştir. Lakin Allah’ın kulları geri döndüğünde denklem yeniden tersyüz olacaktır. Onları bekliyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.