Katil Esad!
İran ve Hizbullah şimdi bu vahşet karşısında tavrını yeniden gözden geçirmek zorunda. Tabii CHP ve ona destek veren içerideki Suriye’nin 6. Kolu gibi çalışan çevreler de!
İHH’ya ve MİT’e ayar vermek isteyenler de aslında bu vahşetin suç ortakları olarak suçüstü oldular!
Türkiye’yi Suriye üzerinden vurma planları da komplocuların elinde patladı!
Bu gerçekler karşısında susanlar dilsiz şeytanlardır ve bu fotoğraflar hiçbir itiraza ve bahaneye mahal bırakmamaktadır..
Şunu görmek zorundayız: Bir insana yapılan bir haksızlık, bütün bir topluma yöneltilmiş bir tehdittir..
İnsanlık onuruna ve vicdanına sahip hiçbir insan, bu vahşet karşısında sessiz kalamaz..
Bu gerçekler bilinmiyor değildi. Babası da bunun böyleydi.. Bu olaylar sadece bugün olmuyor, siyasilerin bu gerçeklerden habersiz olma hakkı yok! Bu resimler sadece vahşeti belgeliyor, o kadar!
Hafız (LA) 10 Haziran 2000’de öldü.. 1971’den 2000’e ülkeyi 29 yıl demir bir yumrukla yönetti.. Daha sonra da oğlu Beşşar Esad (LA) işbaşına geçti 13 yıldır da o yönetiyordu.. 42 yıllık bir zulüm diktatörlüğünden söz ediyoruz..
Bugün Suriye’de her gün ortalama 50 kişi ölüyor.. 10 günde 500, ayda 1.500, 12 ayda 18.000, 10 yılda 180.000.. İnanın bu katillerin iktidarı süresince aynı sayıda insan ya işkenceyle ya da faili meçhule kurban götürüldü.. Şimdi ölenlerin hiç olmazsa yaklaşık sayısı belli.
Bu durum bölgede sadece Suriye’de değil, Saddam rejiminde, Kaddafi rejiminde, Mübarek rejiminde de böyle idi.. Daha birçok Arap ülkesinde hukuk devletinin H’si yok. Sıradan bir kanun ya da polis devleti bile değil bunlar.. 22 Arap devletinin sınırları, rejimleri, yöneticileri o ülkelerin halkları tarafından seçilmedi..
Bizdeki derin devlet ve onun avukatları, bu çetelerin zihniyet ikizleridir ve ellerine fırsat geçse yapacakları hiç de bundan farklı olmayacaktır. Mamak ya da Diyarbakır cezaevlerinde yaşananlar da bunlardan çok farklı şeyler değildir..
Aslında sadece derin devlet değil, milli iradeyi ipotek altına almaya kalkan, derin ya da paralel, tüm hukuk dışı yapıların ortak gerçeğidir aslında Suriye’de olan! Bunun Bangladeş’te olanı da, Mısır’da olanı da aynı.. Darbeciler her yerde birbirine benziyor..
Halepçe’den ne farkı var bunların. Ya da Kızıl Kmerler’den. Guantanamo ya da Ebu Gureyb ne fark eder. Sonuçta zulüm tek bir millettir..
İnsan belhum adal olunca, hayvan gibi, hatta hayvandan da aşağı olabiliyor..
Bakalım Esadcılar ve Esad’a karşı direnen insanlara yardım götürenlere operasyon yapan çevreler bu gerçekler karşısında utanacaklar mı?
Bakalım bu fotoğraflar Esad’ı savaş suçluları mahkemesine götürmeye yetecek mi? Ya da daha kaç bin fotoğraf, bilgi, belge, tanık gerekecek..
Birilerinin gözleri var görmüyor, kulakları var duymuyor, kalpleri var hissetmiyor..
Bu işkence ve zulümlerin İsrail zindanlarında ya da Sabra Şatilla’da olandan ne farkı var.. Esad ya da Şaron ne fark eder! Yok aslında birbirlerinden bir farkları, tek farkları adları! Bunları Siyonistler yapınca kötü, Esad’ın adamları yapınca iyi mi oluyor!
Esad’ın kanlı yüzünün ortaya çıkması, ona destek verenlerin de suçüstü olmasına sebeb oldu aslında.. Haksızlıklar karşısında susanlar dilsiz Şeytanlarsa, onlara destek olanlar ne oluyor dersiniz.. Evet zulme rıza zulümdür..
Kızılderilileri katledenler, kara derilileri köleleştirenler, Afrika’da safari diye insan avına çıkanlarla bunların arasında hiçbir fark yok! Darvin’in mirasına sahip çıkıyorlar. Darvin’e göre Avustralya yerlileri Aborjinler insanlaşma aşamasını tamamlamamış maymunlardı.. Soykırıma bilimsel bir bahane bulmak için bu teoriyi ortaya attı! Katliamın, Siyonist gelenekten gelen laik fetvacısını dünyaya nasıl tanıttılar ama.. Zira çağımız cilalı insan çağı! Melekleri Şeytan, Şeytanları Melek diye tanıtabilirsiniz.. Namaz kılmayı sonradan öğrenen bir adamı, birkaç ayda Şeyh ilan edebilirsiniz!
Anadolu Ajansı’nı kutluyorum.. Bu fotoğraflarla tarihe not düştü ve kardeş Suriye halkının tarihinde bu olayın bir kavşak noktası olacağını düşünüyorum.
Anadolu Ajansı’nın ulaştığı fotoğraflar, Suriye’de Esad rejimi tarafından işlenen savaş suçlarını belgeleyen rapor ve fotoğraflardan oluşuyor.. 2 yılda 55.000 fotoğraf çeken askeri polis sonunda vicdanının sesini dinledi ve dünya bu utanç kareleri ile yüzleşti! Suriye ordusunda 13 yıl askeri polis olarak görev yapan bu kişi, ülkede yaşanan iç savaş boyunca, rejime bağlı askeri hastanelere ölü olarak getirilen kişilerin fotoğraflarını çekmekle görevlendirildi. Hastaneye getirilen kişilerin tamamı gözaltındayken işkence, elle boğma ve aç bırakılarak öldürülen Suriyeli muhaliflerden oluşuyordu. Askeri polis her gün, ölü olarak getirilen bu kişilerin yüz ve beden fotoğraflarını çekerek, numaralandırıp üstlerine teslim etti. Cesetlerin yüz ve bedenleri üzerine elle yazılan şifreli notlarla beraber çekilen bu fotoğraflar, Suriye ordusu içinde sistematik olarak verilen öldürme emirlerinin yerine getirildiğine dair belge olarak kabul gördü. Bu kayıtları ayrıca bir başka hafıza kartına kaydeden kişi, bugün bunları insanlığın vicdanına emanet etti.
Suriye için bugün yeni bir başlangıç! Bu fotoğraflar ise hafızalara kazınan bir utancın belgesi olarak kalacak. Bu utanç, bu gerçekler karşısında susanlara ve dahası millete alçakça indirilen darbelere arka çıkan, yerli ve yabancı hainlere, işbirlikçilere, Esadçılara, hainlere olsun..
Selâm ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.