Batinilerin taşkınlıkları
Son günlerde gözümüzü nereye çevirsek Batinilerle karşılaşıyoruz. En son Bombay veya yeni adıyla Mumbai’deki bir cenaze töreni yeniden Batinilerle yüz yüze gelmemize vesile oldu. İsmaililiğin kollarından birisi olan Bohra tayfasından, kültünden (sect) 52’inci imam Seyyiduna Muhammed Burhaneddin’in ölümü ale’l ade bir ölüm olmaktan çıkarak, bir toplu ölüme dönüştü. Cenaze merasimine katılanların bir kısmının izdihamda ölmesiyle toplu cenaze alayı gerçekleşmiştir. Kalabalıkların kapılara saldırmaları sonucunda izdiham, sıkışma yaşanmış ve bu sıkışmada 18 kişi hayatını kaybederken en az 50 kişi de ezilerek yaralanmıştır. Seyyiduna Muhammed Burhaneddin’in ölümü ve yol açtığı izdiham bize yine yarı batini bir ekolü temsil eden Ayetullah Humeyni’nin cenazesini hatırlatmıştır. Kalabalıklar histerik bir vaziyette cenazeye hücum ettiklerinden dolayı Humeyni’nin kefeni yırtılmış ve ayakları görülmüştür. İslam ise cenazede vakarı emretmiştir. Cenazenin ardından profesyonel kadın ağıtçıların (naihat) tutulmasını ve benzeri ölçüsüz ve yapay hareketleri yasaklamıştır. Bu bir nevi Şii geleneğinde ‘tatbir’ denilen kendini zincirlerle dövme hareketini andırmaktadır. Filipinler’de bunu Hıristiyanlar da bir gelenek olarak sürdürmektedir. Taraftarlarınca kutsandığı için Humeyni’nin kefeninden bir parça koparmak isteyen halk tabuta saldırırken, yaşanan kargaşada kefen parçalanarak, Humeyni’nin naaşı yere düşmüştür. Kargaşa nedeniyle defin işlemi ertelenmiş ve Humeyni’nin naaşı helikoptere konarak evine götürülmüştür. Kargaşada 8 kişi hayatını kaybederken, 500 kişi de yaralanmıştır (http://www.sondevir.com/analizler/134617/tarihin-kosebasinda-humeyni-ve-iran-devrimi-video.html ).
*
Demek ki benzeri bir tablo ile Hindistan’da Mumbai şehrinde yeniden karşı karşıyayız. Taşkınlık batini mezheplerin ruhunda var. Mumbai, İslam’ın İran ve bölgeye hakimiyetinden sonra buralara akın eden kalıntı inançların merkezi haline gelmiştir. İslam’ın İran’ı fethinden sonra Zerdüştlerin bir kısmı bu ülkeye sığınmış ve Bombay/Mumbai’ye yerleşmişlerdir. Burasını merkez edinmişlerdir. Yemen menşeli olan İsmaililer de Gucurat’a gelerek burada Bohra ismini almışlardır. Hindistan’da sadece ezoterik veya Batini Müslümanlar değil aynı zamanda Hindu mabetleri de izdihamlara tanıklık etmektedir. Madhya Pradesh’deki bir Hindu mabedinde de yine benzeri bir sıkışma ve izdiham olayında 115 kadar Hindu telef olmuştur. Dinamik bir yapısı olan Bohra tayfası üyeleri tüccar sınıfından gelip, zengin olup kendi aralarında ciddi bir dayanışma görüntüsü vermektedirler. Hindistan’da mezhebi öğretilerinin talim edildiği bir üniversiteleri de bulunuyor. 26’ıncı imam ve mutlak dai Davud Bin Acibşah’dan sonra grup Davudiler ve Süleymaniler diye ikiye ayrılmışlardır. Davudilerin merkezi Hindistan’da yer alırken Süleymanilerin merkezi ise Necran’da kalmıştır. Seyyiduna Muhammed Burhaneddin 52’inci mutlak daileri veya imamlarıdır. Ölümüyle yerine oğlu Seyyiduna Tahir Seyfeddin geçti.
*
Bohra tayfası Fatimilerin maddi ve manevi mirasını yeniden ele geçirmeye ve Fatimiler devletini ihya etmeye çalışmaktadır. Bu uğurda birçok sızma ve sondaj çalışması yapmışlar ve vaktiyle Muhammed Zahid Kevseri gibi alimler bu eğilim ve sızma hareketlerine karşı yöneticileri ve aydınları uyarmıştır. Enver Sedat döneminde Mısır’da yeni bir hamle yapmışlar ve Ezher’e sızmak istemişlerdir. Öncesinde Mahmut Şeltüt gibilerin gevşekliği sonucu en azından Mısır’da yumuşak bir zemin bulmuşlardır. Ölen Batini İmamı Seyyiduna Muhammed Burhaneddin hem Ezher Üniversitesinden hem de Ürdün’den fahri doktora almıştır.
Şiilerin Nizari kolunu ise Ağa Han ve takipçileri deruhte etmektedir. Ağa Han, ‘da-i azam’ olarak anılırken Seyyiduna Muhammed Burhaneddin ise da-i mutlak olarak anılmaktadır. Günümüzde özellikle Ağa Han grubu dünya jet sosyetesiyle bütünleşmiştir. Jet sosyete ile batnilik öğretisinin karışımı ve izdivacından ibarettir. Bohra tayfasıyla ilgili olarak günümüzde detaylı çalışmalar yapılmıştır. Bunlardan birisi Rahmetullah Kamer el Hüda el Eseri’nin El Buhra: Tarihuha ve Akaiduha adlı çalışmasıdır. Bu kitaplar derinden bu kültü analiz etseler de pratiği Mumbai’de görüldüğü gibidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.