Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Müslümanları iç kavgayla boğmak!

Müslümanları iç kavgayla boğmak!

ABD yerli aktörleri kullanarak kurguladığı ve devamını sağladığı İran-Irak savaşıyla birlikte bir taşla iki kuş vurdu. Adeta kuş katliamı yaptı. Ardından Saddam’ı Kuveyt’i işgale yüreklendirerek cepheleşmenin simyasını değiştirdi. Bölgenin canavarı İsrail yerine Saddam oldu. Artık Araplar İsrail üzerinden değil Saddam üzerinden çekişiyor ve cepheleşiyorlardı. Bu vesile ile ‘düşmanınızı dışarıda değil, içeride arayın’ mesajı veriliyordu. Şeytan kulaklara böyle fısıldıyordu. Soğuk Savaş döneminde zaten İslam alemi Batı’nın lokomotifine katar yapılmıştı ve yedeğe alınmıştı. Türkiye’nin AB kapısında yedeğe alınması ve koridorda ilanihaye bekletilmesi projesi gibi. 11 Eylül’den sonra Neocon babalar İslam’ın düşmanının içeride olduğunu telkin etmeye başladılar. Bu görünmez düşmandı. Artık İslam alemi ABD’nin arkasına geçerek Kaide ile kozlarını paylaşacaktı. Soğuk Savaş sırasında da SSCB’ye karşı Müslümanları arkasında konumlandırmıştı. Thatcher’in ifadesiyle düşman rengi değişince buna da bir kılıf buldular. Müslümanlar kaybet-kaybet oyunu oynarken onlar Müslümanlar üzerinden masrafsız bir biçimde kazan-kazan politikası izlediler. Varsın insansız hava araçlarıyla siviller telef olsun ve ölsün! Gam değil, ziyanı yok! ABD Kaide üzerinden bir düşmanlık mühendisliği kurguladı. Bu İslam alemini içeriden çökertme ve enerjisini içeriye boşaltma planı ve projesidir. 11 Eylül’den sonra Kissinger veya benzerleri İslam’ın düşmanını kendi içinde aramasını salık verdiler. Suriye savaşıyla birlikte yeniden İran-Irak savaşındaki gibi Şii-Sünni dünyayı kutuplaştırdılar. Zaten İran buna can atıyor ve dünden teşne idi. Çünkü azınlık olması nedeniyle ABD tarafından bugüne kadar kollandı. İran dediler Saddam’ı devirdiler. İçeriden düşman üretme planı tıkır tıkır işliyor ve en son örneğini Camia ve Hizmet ile hükümet arasında yaşadık.

 Zülfikar Ali Butto dönemine İskandinav ülkelerinden birisi Pakistan’dan göçmen ister. Pakistanlı göçmen topluluk gittikleri ülkede arı gibi cevvaldir ve dinine de bağlıdır. Çevrelerine örnek olurlar ve büyük bir davet çalışması başlatırlar. Bunların hızını kesmek gerekmektedir. Dolayısıyla söz konusu ülke (pan)zehirlerini üretmek ister. Zararlı böcekleri bir başka böcekle ifna etme gibi şeytani bir yola tevessül ederler. Karşıtları üzerine yoğunlaşır ve Ahmedileri-Kadiyaniler devreye sokar ve onların merkezlerinin karşısına bir Ahmediye Camii veya merkezi dikerler. Bundan öte onlara seyretmek düşer! Ülkenin yöneticilerinin kafası artık rahattır. Müslümanlarla Kadiyanileri tokuşturarak dinamizmlerini ve enerjilerini içe boşaltılar. Son yıllarda Almanya da aynı politikayı izliyor. Bu içeriden düşman üretme ve Müslümanların üzerine salma planlardan birisidir. Genellikle İslami kesim Kadiyani veya Ahmediye ayrımını bilmez. Dolayısıyla onları sahaya sürerek kafaları ve zihinleri karıştırıyor ve bulandırıyorlar. Safiyeti ve gayreti düşürüyor ve söndürüyorlar. Asude ruh iklimini kirletiyorlar. Bir iki yıl zarfında Almanya’nın Hessen Eyaletinde ilk defa Ahmediye Cemaatine ait bir dernek, Müslüman kuruluş olarak Kilise ile aynı seviyede resmen tanındı. Belli ki Ahmedilere öncelik veriyorlar. Burada iki kasıt birden var. Bunlardan birisi Ahmediler Gulam Ahmed Kadiyani’nin peygamberliğini kabul ederek İslam dairesinden çıkmış ve bir sect halini almışlardır. İslam’la alakaları yoktur. Neden Almanya Scientology’yi tanımıyor da Ahmedileri tanıyor? Kötü niyetten başka izahı olabilir mi? Kendisine zararlı gördüğüne karşı önlem alıyor. Lakin Müslümanlara zararlı olana ise din özgürlüğü adı altında yayılma ve genişleme imkanı veriyor. Fırsat tanıyor. Hem de onu İslam dairesinde gösteriyor. Bu yetkiyi kimden alıyor? Yahudilik gibi İslam aleminde Bahailik ve Kadiyanilik gibi akımlar veya kültler ve sectler Batı tarafından üretildiği gibi yine onlar tarafından kollanıyor. Tervic ediliyor. Müslümanlar karşısında şımartılıyorlar. Fitne unsuru olarak önlerine konuluyor. Müslümanlar böylece sefalarını ve dinginliklerini kaybederek enerjilerini tali kavgalarda ve vadilerde boşa harcıyorlar. 

Ahmedileri Müslüman sayıyor da Sihleri neden Müslüman saymıyor? Netice itibarıyla, ikisinin kurucusu da aynı şekilde İslami zeminden gelmektedir. 

 31 Ocak 2014 günü akşamı Marmara Üniversitesi Ortadoğu ve İslam Ülkeleri Enstitüsü ile Türk - Arap İlişkileri Merkezi ortaklaşa düzenlemiş oldukları Maldivler Çalıştayında söz alan ve konuşan akademisyen Yasin Aktay ayağının tozuyla geldiği Houston’dan bir anekdot anlattı. Yine mesele aynıydı. Özallı günlerden hatırladığımız bu şehirde Müslümanlar gayet aktif ve örnek bir çalışma içinde bulunuyorlar. Yerel yönetimler veya derin yapılar önlerini kesmek için burada da karşılarına Ahmedi cemaatini çıkarıyorlar. Ta ki Müslümanlar şeytana sövmekten salavat getirmeye fırsat bulamasınlar. Evet! İnsi şeytanlar İslam’la böyle mücadele ediyorlar. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi