Hırsızlık babadan evlâda geçer... Evlâttan babaya değil!
CHP Genel Müdürü Bay Kemal Kılıçdaroğlu’nun sık sık tekrarladığı bir söz vardır... Der ki; “Hırsızlık babadan oğula geçer, evlattan babaya değil!”
Çok doğru bir söz...
Hırsızlık, gerçekten de
“Babadan oğula”,
Ya da;
“Babadan kızına” geçer!..
Bu, herkes için böyle!..
Tabiî, Bay Kılıçdaroğlu için de!..
Malûm;
Son günlerde, “çalıştığı Vakıfbank’tan belge sızdırdığı” iddia edilen ve bu yüzden “istifa” ettiği söylenen Kemal Kılıçdaroğlu’nun kızı Zeynep Kılıçdaroğlu, gündemin ilk sıralarında...
Peki; “TÜRGEV adlı vakfa yapılan bağışın belgesi”ni sızdırdığı iddia edilen Zeynep Kılıçdaroğlu kimdir?..
Kim olacak;
Elbette “Babasının kızı”dır!..
Peki, babası kim?..
Elbette Kemal Kılıçdaroğlu!..
Peki, Kılıçdaroğlu kim?..
SSK’YA KAZIK
Gelin, “Kılıçdaroğlu ve ailesi”ni yakından tanıyalım ve onlara, belki “kendilerinin bile unuttuğu” hayat hikâyelerini yeniden hatırlatalım...
l Efendim, 6 Eylül 2010 tarihli yazımda demişim ki;
Vakit’in o günlerde gündeme getirdiği en önemli olaylardan biri de; “İktidara geldiğimizde soymayacağız, soydurmayacağız” diyen ama bizzat kendisi, “SSK’daki soygun”dan dolayı “yargılanacak” iken “Rahşan Affı” ile kurtulan Kemal Kılıçdaroğlu’nun; “aile boyu sigorta üçkâğıdı” yaptığını ortaya koyan haberimizdi.
Çünkü Kılıçdaroğlu’nun;
14 yaşındaki oğlu Kerem ve 10 aylık torunu Duru’nun ardından, kızları Azime Aslı ve Zeynep Kılıçdaroğlu’nun da usulsüz yollardan sigortalı yapıldığını gözler önüne sermiştik!..
Hem de, “iddia” olarak değil, “belge”leriyle!..
Vakit’in ulaştığı SSK dökümlerine göre Kılıçdaroğlu’nun, Ankara’da yaşayan ve o tarihte lise öğrencisi olan küçük kızı 1979 doğumlu Zeynep Kılıçdaroğlu ve büyük kızı 1976 doğumlu Azime Aslı Nadir Kılıçdaroğlu, üstelik okullarının devam ettiği bir dönemde, merkezi İstanbul’da bulunan Ekinciler Holding bünyesinde çalışıyor gösterilip, birer aylığına sigorta ettirilmiş!
Ne enteresandır ki;
“Sigorta yapan adres” hep aynı!..
Evet, “Ekinciler Holding!”
Kılıçdaroğlu’nun oğlu Kerem de, kızları Zeynep ve Aslı da, hep “Ekinciler Holding’te çalışıyor” gösterilip, “sigorta” ettirilmiş!..
Ve yine, ne “tesadüf”(!)tür ki;
Her üçü de, “birer ay çalışmış”(!)lar!
Kılıçdaroğlu, çok haklı.
Gerçekten de;
“Hırsızlık, babadan evlâda geçiyor!”
Baksanıza, baba SSK’yı batırmıştı, evlâtları SSK’yı kazıklıyor!..
PARALI AMA BURSLU!
Devam edelim...
l “Ekinciler Holding’ten sigortalı” olarak “lise”yi bitiren Zeynep kızımız, artık “üniversiteli”dir.
Ama nerede ve nasıl?..
Tarih 18 Eylül 2010... O günkü Vakit’te şöyle bir haber var:
Kemal Kılıçdaroğlu’nun kızı Zeynep Kılıçdaroğlu, Ankara’da Köksal Toptan Anadolu Lisesi’ni bitirdikten sonra İstanbul’da paralı eğitim veren Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazandı. Ancak Kılıçdaroğlu ailesi, yaklaşık yıllık 20 bin TL olan ücreti ödemedi. Çünkü Bilgi Üniversitesi, Tuncelili Zafer Mutlu’nun babası Latif Mutlu’ya ait... Yani Zeynep’i Tuncelili Mutlu ailesi okuttu. Latif Mutlu, iddialara “10 yıl oldu, hatırlamıyorum” derken, Zeynep Kılıçdaroğlu, sorulardan kaçtı.”
Latif Mutlu, Zeynep’e; acaba “kara kaşı, kara gözü” için mi “burs” verdi, yoksa “Tuncelili dayanışması” olsun diye mi?..
BANKAYA AMA SINAVSIZ!
Her neyse... Devam edelim...
l Zeynep Kılıçdaroğlu, “üniversite”yi de bitirmiştir... Artık “iş hayatı”na atılacaktır...
Gerisini, 18 Mart 2009 tarihli Vakit’ten okuyalım:
“CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Kemal Kılıçdaroğlu, birçok konuşmasında AK Parti hükümetinin kadrolaştığını iddia etmişti. Fakat Kılıçdaroğlu’nun ailesinin de kadrolaştığı ortaya çıktı.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun küçük kızı Zeynep Kılıçdaroğlu’nun, 2007 yılında Türkiye’nin en önemli kamu bankalarından birisi olan Vakıfbank’ın hukuk müşavirliğinde sınavsız işe başladığı öğrenildi. Avukat Zeynep Kılıçdaroğlu’nun en büyük kamu bankalarından olan Vakıfbank’ta, genel müdürün tensibiyle işe alındığı belirlendi. Zeynep Kılıçdaroğlu şu anda Vakıfbank Hukuk Müşavirliği’nin İstanbul Şişli’deki bürosunda çalışmaya devam ediyor.”
Gördüğünüz gibi;
Zeynep kızımız “sınavsız” da olsa “Vakıfbank’ın Hukuk Müşavirliği”nde işe alınmış, çalışmaya başlamıştır.
Hani, Kılıçdaroğlu “AK Parti’nin kadrolaştığı”ndan dem vurur ya, işte kızı, hem de AK Parti iktidarında “Vakıfbank’ta sınavsız işe alınmış” ve dahası, Başbakan Tayyip Erdoğan da, bunu öğrenince; “hayırlısı olsun” demiş!..
Demek ki;
“Bizim iktidarımızda, Kılıçdaroğlu’nun kızı da ekmek yesin” diye düşünmüş...
Kılıçdaroğlu olsa;
Zırnık koklatmazdı!..
EV KARŞILIĞI İŞ!
l Tamam, Zeynep kızımız Vakıfbank’ta işe başlamıştı ama, “kalacak bir ev” bulması lâzım... Aksi halde, bir ev kiralayıp “yalnız” kalacak...
Vakit’in, 18 Mart 2009 tarihli haberinde, bu problemin nasıl halledildiği, şöyle haberleştirilmiş:
“Üniversiteyi bitirdikten sonra 2007 yılında Vakıfbank’a sınavsız giren Zeynep Kılıçdaroğlu’nun, şu anda yalnız kalmaması için İstanbul’da bir ailenin evinde kaldığı ve bunun karşılığında ise söz konusu ailenin işsiz oğlu Yusuf Kocadağ’a, 5 ay önce CHP’li Ataşehir Belediyesi’nde iş verildiği ortaya çıktı.
CHP’li Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi tarafından işe alınan Kocadağ, belediyenin Basın ve Halkla İlişkiler biriminde görev yapıyor... Kocadağ, hakkındaki iddiaları dinledikten sonra telefonu kapattı.”
Hani, “şanslı” birine; “Ne ballı adamsın” derler ya, Zeynep Kılıçdaroğlu da, “ballı bir kız” olmalı ki, “hep dört ayak üstüne” düşmüş!..
Şu hâle bakın;
Daha “Lise’de öğrenci” iken “sigortalı” olmuş!.. Üniversiteyi “paralı” kazanmış ama “burslu” okumuş!.. Vakıfbank’a “sınavsız” girmiş!.. “Ev” sorununu “Kocadağ ailesi” ile halletmiş... Üstelik, ailenin “işsiz” oğlu Yusuf’a “CHP’li Belediye’de iş” verilmesine vesile olmuş!..
Amma da “ballı kız”mış!..
RAHATSIZ AMA ÇALIŞIYOR!
Neyse... Gelelim son olaya...
l Tarih 20 Mart 2009...
Turyol’a ait bir tekne ile açıldığı İstanbul Boğazı’nda gazetecilerin sorularını cevaplandıran Kılıçdaroğlu, kızının Vakıfbank’a sınavsız nasıl girdiği konusunda ısrarla açıklama yapması istenmesi üzerine demişti ki;
“Ben hiçbir soruyu cevapsız bırakmam. Kızım İngilizcesi olan yurtdışında eğitim görmüş bir kişidir. Her yerde işe girebilecek bir avukattır. Vakıfbank’ta işe girmesi onun tercihidir. Torpil yapılması söz konusu değildir. Ama işinden memnun değil, istifa edip ayrılabilir.”
Ne ilginçtir ki;
Mart 2009’da, babasının “işinden memnun olmadığı için istifa edeceği” söylenen Zeynep Kılıçdaroğlu, “4 yıl daha” Vakıfbank’ta kalıyor ve ancak 29 Ocak 2014’te istifa ediyor...
İlginç bir zamanlama!..
KIZI MI SIZDIRDI?
İlginç, çünkü, bu istifa; babası Kemal Kılıçdaroğlu’nun, 28 Ocak günkü CHP Grubu’nda yaptığı konuşmada; “TÜRGEV’in Vakıf Bankası’ndaki bir hesabına 26 Nisan’da 99 milyon 999 bin 990 dolar para yattı mı?.. Bu para bir rüşvet parası mıdır” diye sorduğu günden bir gün sonra gerçekleşmiştir?..
Bu vesileyle, şunu söyleyelim:
Siyasi partilere bağışlar 20 bin lirayla sınırlıdır... Ama vakıflara yapılan bağışın sınırı yoktur...
Bay Kılıçdaroğlu, tutturmuş bir TÜRGEV... Peki, AK Parti’den önceki dönemlerde Fatih Belediyesi, ÇYDD’ye, İstek Vakfı’na, TEV’e arazi bağışlamadı mı? Ne yani; o vakıflar, şimdi suç mu işlediler?..
Bunu yazdım ki, Bay Kılıçdaroğlu’nun samimiyetsizliği daha iyi anlaşılsın...
Her neyse... Devam edelim...
Bay Kılıçdaroğlu’na sormuşlar:
“Dile getirdiğiniz iddialar ile kızınızın istifası arasında bir bağlantı var mı?”
Kılıçdaroğlu, “hayır” demiş; “Kesinlikle hayır... Uzun süredir kendisi kamu görevinden ayrılarak özel sektörde çalışmak istiyordu. Tamamıyla kendi kişisel kararı.”
Kılıçdaroğlu, “böyle demek zorunda” kalmış olsa da, gazetelerdeki yorumlarda deniliyor ki;
“Zeynep Kılıçdaroğlu, Vakıfbank’ın içinden bilgi sızdırdığı iddialarının artması üzerine istifa etmek zorunda kaldı!”
Böyle midir, bilmiyorum...
Ama, “iddia edildiği” gibi, TÜRGEV’le ilgili bilgileri “Zeynep Kılıçdaroğlu sızdırdı” ise, bunun adı “hırsızlık”tır... Evet, “bilgi hırsızlığı!”
Bu “sızdırma”yı kim yaptı ise;
Bunun adı “müşteriye ihanet”tir.
“Eğer iddialar doğru ise”; Zeynep Kılıçdaroğlu, gitmek istediği özel sektöre nasıl “güven” verebilir ki?..
Onu, kim çalıştırmak ister?..
Ama, bu olayın ortaya çıkması çok çok iyi oldu... Yine tekrar ediyorum, “iddialar doğru ise”, Zeynep Hanım, nihayetinde babasını doğrulamıştır.
Ne diyordu babası;
“Hırsızlık babadan evlâda geçer.
Evlâttan babaya değil!”
SSK’daki “yolsuzluk”ları ve “kayırmacılık”ları herhalde “benim babam” yapmadı!..
“Zeynep’in babası”, o dâvâlardan nasıl yırttığını anlatmalı değil mi?
**********************************************************
Casusluk ya da vatana ihanet örnekleri!
Başbakan Tayyip Erdoğan, Almanya dönüşü, uçaktaki sohbetimizde; “Benim evimin dinlenmesi casusluktur” demişti... Malûm; “casusluk” suçu, “vatana ihanet”le eşdeğerdir... Çünkü, “casusluk” yapıldığında, ortada “en az 2 taraf” vardır... Yani, “Erdoğan’ı dinleyen” her kimlerse, aldıkları bilgileri, “bir başka ülkeye aktarıyor” demektir!..
Bunu yapanlar, “Paralel Yapı’nın Badem Bıyıklı Neoconları” olduğuna göre, aldıkları bilgileri acaba “hangi ülkeye” servis etmektedirler?..
Terör Devleti İsrail’e mi,
Amerikalı Neocon’lara mı?..
Ortada bir “casusluk” olduğuna göre, demek oluyor ki; “bilginin paylaşıldığı ülke veya ülkeler” de işin içindedir.
Erdoğan’ın evini dinlemek, nasıl “casusluk” yani “vatana ihanet” ise; tam da Cenevre öncesinde Hatay’da, içlerinde “ilaç ve gıda malzemesi” bulunan “MİT TIR’ları”nı durdurup, “içinde silah var” şayiası yaymak ve “Türkiye’yi, Suriye’deki terör örgütlerine silah yardımı yapıyor” gibi göstermek de, “vatana ihanet”tir!..
Bunun hesabı, elbette sorulacaktır.