Oy vermek!
Birileri her şeyi, din ve siyasetle ilişkilendirip konuyu tartışmaya çalışmıyor mu?
Bilgi sahibi olmadan kanaat sahibi olan insanlar, ameli bir konudan tekfire varan hükümler çıkartmıyorlar mı?
Kendi içtihadını din haline getirip, ona göre davranmayanlar hakkında hüküm vermiyorlar mı?
Allah’ın emrine uymazsanız haram, Resulün sünnetine uymazsanız mekruh işlemiş olursunuz, ama birileri gibi düşünmüyorsanız, dinden çıkarsınız.
Ne anlama geliyor bu!
Oy kullanmak, tercihte bulunmak, vekalet verme anlamında bir iş..
Günlük hayatınızda da sürekli olarak insanlar tercihte bulunurlar ve kendileri yeterli olmadığı zaman, birileri onun adına karar verirler..
Konuyu karmaşık hale getirmeden, basit şekli ile, vekalet ve tercihten söz ediyoruz..
Dolar mı, Euro mu, TL mi tercih ediyorsunuz..
Sırtınızı dönüp, hiç biri mi diyorsunuz?
Siz sırtınızı dönseniz de, siz siyasilerle ilgilenmeseniz de onlar sizinle ilgileniyor..
Araç alırken, ev alırken, kiralarken birileri büyük ihtimalle sizin adınıza yapıyor bu işi..
Bu da böyle bir şey..
Çocuklarını okula göndermiyorlar mı? Ticaret yapmıyorlar mı? Bu parayı üreten, bu okulları kuran bir irade var.. Ya da haksızlığa uğradığınızda başvurduğunuz bir mahkeme, ödediğiniz trafik cezası var.. Bu işlerin bedelini ödeyen sizsiniz. O devletin askerlik görevini yapıyor, kimliğini kullanıyorsunuz. Peki bu işler size dayatılan şeyler. Siz bu işlerde belirleyici olmak için ne yapmanız gerekiyor..
Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkeleri değil, mesela Bosna’yı düşünün.. Hindistan Müslümanlarının ne yapması gerek..
Kaldı ki, İran’ı düşünün. Şii bir toplulukta Sünnileri ya da Sünni bir toplulukta Şiileri. Selefi dünyasını düşünün.. Bangladeş ya da Mali’de yaşananlara da bakmak gerek. Irak, Suriye, Mısır, Afganistan ve Türkiye tecrübesini de aklımızdan çıkartmamalıyız..
Sonuçta siyaset bir vekalet müessesesidir.. Arjantin’le ticari bir iş yapsanız, oradaki mahkemede hakkınızı savunmak için kime vekalet vereceksiniz. Hangi yasalara göre hak arayacaksınız..
Satın aldığınız beyaz eşya, elektronik eşya ya da cep telefonu ile ilgili tüketici haklarına ilişkin bir dava açacaksanız ne yapacaksınız..
Tercihte bulunmayanlar, tek başına yapacakları işler konusunda vekalet vererek bir kamu kişiliği oluşturmayanlar hak kaybına uğrayacaklardır.. Eğer sandık hilesi sözkonusu ise, bu oyunda yokum diyebilirsiniz, ama adil bir seçim sisteminde kendi iradenizi, tercihinizi, vekaletinizi ortaya koymanız bir hak, aynı zamanda sorumluluktur. Bu hak ve sorumluluğunuzun gereğini yerine getirmez iseniz, en kötü tercihe destek vermiş olursunuz.. Mümkün olan en iyiyi seçmemek, mümkün olan kötüye kapı aralamak anlamına gelir..
Bana kalırsa, yaptığımız ve yapmamız gerekirken yapmadığımız her şeyden hesaba çekileceğiz.. Hiç kimse dünyada olup biten şeyleri, görmezden, duymazdan, bilmezden gelme hakkına sahip değildir..
Hz. Yusuf kimin döneminde görevdeydi! Ya da biz Hindistan’ı asırlarca nasıl yönettik..
Peygamberimiz Medine’ye geldiğinde oradaki gayrimüslimlerle nasıl bir yönetim kurdu. Hz. Ömer’in Kudüs’te kurduğu Millet sistemi nasıl bir sistemdi acaba..
Aman, sakın, Tosya’ya pirince giderken evdeki bulgurdan olmayın da..
Şu Mecelle kuralı aklınızda bulunsun: “Def-i mazarrat celb-i menafiden evladır”. İyilerden en iyisini seçemiyorsanız, müellefetül kulub kapsamına girebilecek en az kötü olanı seçmek de bir maslahat yolu olamaz mı?
Sahi, bu tartışmayı yapanlar, hiçbir şirketin, derneğin, odanın, kooperatifin üyesi değiller mi? Vergi vermiyorlar mı? Buralarda oy kullanmıyorlar mı, yönetici seçmiyorlar mı? Siyasi ya da sivil olsun yöntem ve maksat açısından ne farkı var.. Cami derneğine de olsa üye değil misiniz? Oradaki hak ve hukukunuzu belirleyen yasaya uymak zorundaysanız, o yasayı belirleyecek iradeyi etkilemek, yönlendirmek konusunda neden sorumluluk üstlenmeyesiniz ki!
Neyse, herkes yaptığı ve yapması gerekirken yapmadığı, söylediği ve söylemesi gerekirken söylemediği her şeyden hesaba çekilecek. Bu dünyada yaptıklarımız ve yapmamız gerekirken yapmadığımız her şeyin hesabını vereceğiz.. Ve de bu dünyada tartışıp durduğumuz şeylerin hakikati bize öbür dünyada gösterilecek. Bize hayır gibi gelen şeyde şer, şer gibi gelen şeyde hayır olabilir.. Hem zaten, ittifak ettiğimiz konularda birlikte hareket eder, ihtilaf ettiğimiz konularda birbirimizi mazur görürüz, olur biter.. Birimizin diğerine uzaklığı, onun buna uzaklığına eşittir. Birimizin fikri ötekine ne kadar garip geliyorsa, berikinin fikri de ötekine öyle gelir.. “Hürmetler karşılıklıdır” der Kur’an..
Selâm ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.