Sofi Joseph
Sudan’da hem sevindirici hem de garip bir vakayla karşı karşıyayız. Başkent Hartum’da ülkesini temsil eden Amerikalı İşgüder Joseph D. Stafford III bütün görevlerinden istifa ettiğini ve ayrıca Amerikan hariciyesinden de ayrılarak bundan sonraki zamanını özel hayatına adayacağını duyurdu. Bu ani istifanın arkasında ne yattığı merak ediliyor. Sudan basını, İslamiyeti seçtikten sonra üstleri tarafından ‘istenmeyen adam’ olarak, istifa yolunu seçtiğini yazdı. Namık Kemal’in Hürriyet kasidesinde ifade ettiği gibi olmalı: Çekildik izzet ü ikbal ile bab-ı hükûmetten… Acaba öyle mi? 1978 yılından beri adam Amerikan hariciyesinin gediklileri arasında bulunuyor. Humeyni devriminden sonra rehine krizinde yakayı mollalara veya militan talebelere kaptırmayan 6 Batılı diplomattan ikisi ‘Sofi Joseph’ ve eşi. Şansları mı yaver gitti yoksa çok mu uyanıklar? Daha sonra CIA tarafından eşi ile birlikte İran haricine kaçırılıyorlar. Haziran 2012 tarihinden beri de Hartum’da ülkesini işgüder olarak temsil ediyor. Bir iki yıldır Sudan’da İslamiyete ilgi duyduğu daha doğrusu Sudan toplumuyla içli dışlı olduğu biliniyor. Ülkedeki sofilerle o kadar içli dışlı oluyor ki artık sofiler kendisini ‘Sofi Joseph’ olarak anıyorlar. Bununla birlikte İslami konularda ilgisi sadece sofilerle sınırlı değil. Belki de tecessüs/ilgi düzeyinde diğer kesimleri de kapsıyor. Bunlardan birisi de sofilerin tam zıttı istikametinde yer alan Selefi eğilimli Ensar es Sünnetü’l Muhammediye olarak bilinen dini gruptur. Selefi meşrep bu grupla da temasa geçmiş. Dolayısıyla tuhaf bir durumla karşı karşıyayız. Bununla birlikte Sudan’da her düzeyde alimlerle temas kurmuş ve onlarla bağlantıya geçmiş. Bunların toplamı hidayetine vesile olmuş olabilir.
*
Müslümanlığını ilan ettikten sonra görevinden alınıyor. Ya da ‘özel hayatıma gömülmek istiyorum’ diyerekten kendisi istifayı basıyor. Bununla birlikte elçilikteki personel İslamiyeti benimsemesi veya seçmesinin özel tercihi olacağını ve bundan dolayı görevden ayrılmasının sözkonusu olmayacağını söylüyorlar. Bu durumu kurtarma açıklamasıdır. Gerçekten de öyle midir? Gerçi daha önce benzeri bir deneyimi yaşayan Alman diplomat Murad Wilfried Hofmann da Müslümanlığının kariyerine engel olmadığını söylemiştir. O bunu itiraf etmese de zorluk çektiğini söyleyenler de bulunuyor. Sofi Joseph ile yapılmış mülakatları okuyunca aslında Amerikan hariciyesinin diline ve mantığına pek de uzak olmadığı anlaşılıyor. Daha önce ABD’de İsrail karşıtı açıklamalarından dolayı hassas postlara ataması yapılmayan Susan Rice veya Samantha Power gibiler yeni bir üslup uyarlamasından sonra meramlarına nail olmuşlardı. Dümenlerini İsrail’e kırdıktan sonra önleri açılmıştı. Ama Müslüman olmak başka bir şey. Safını kıvırmadan ve cepheden seçmektir. Kısaca işgüder’in istifası esrarını korumaya devam ediyor.
*
Sofi Joseph ilginç bir adam. Hakkında film yapılmış ender diplomatlardan birisi. Yani alelade bir hariciyeci değil. Aksine işinin ehli birisi. Onun ötesinde ise Arap kültürüne aşina birisi ve Arapçayı da biliyor. Bununla birlikte kendisiyle yapılan mülakatları okuduğunuzda istifasını gerektiren farklı bir dil göremiyorsunuz. Tabii dışa yansıyan yüzü veya sözleri tam olarak gerçeği aksettiriyor olmayabilir. Yanıltıcı yönleri bulunabilir. Bununla birlikte, Amerikan hariciyesi Yahudi derin gözleriyle çevrili ve dolu bir kurum. Dolayısıyla burada yanlış tercihler ödüllendirilmez. Kerry bizzat Yahudi asıllı bir siyasetçi ve onun dışında kardeşi de aktif bir Yahudi. Kerry’nin de İslam’la ilgilendiği söyleniyor. Ama bu olsa olsa ilgi değil bilgi düzeyindedir. İlgi düzeyinde daha ziyade İsrail ve Masonlukla hemhal olması bir sır değil. Hariciye postlarında Müslüman bir adam sonuç itibarıyla zımni olarak istenmeyen adamdır. İstifasını da buna yormak lazım. Bu durumda Obama’nın orta isminin hâlâ Hüseyin olarak kaldığını varsayabilir misiniz? Seyyid Kutup kendisiyle temasa geçen bir MI6 mensubu olan John Heroith Den isimli birinden bahseder. Bu adam bilahare Cemaleddin Den adını alır ve ihtida eder. Seyyid Kutup adamın niyetinden şüphelidir. Elbette ihtida eden kendisine iyilik etmiş olur. Tuzak kuran da kurduğu tuzağa düşer. Müslüman olarak yeni Müslüman olanları kucaklar ve bağrımıza basar ama komplekse de kapılmayız. İslam herkesin ocağı ve ortak buluşma adresi ve noktasıdır. Müslüman olan minnet istemez, minnet bulur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.