Trabzon’un problemi ne?
Bir şeyler hiç değişmeyecek mi bu ülkede? Önümüze bakalım diyorken, birileri bu ülkeyi geriye götürmek için elinden geleni yapıyor. Seçilmiş bir iktidarı seçim yoluyla değil de alavere dalavere düşürmeye yelteniyor. Bazen insanın aynı tas aynı hamam diyesi geliyor. Sadece aktörler farklı. Oyunlar, tuzaklar, yalanlar, haksızlıklar hep aynı. İnsanın olduğu yerde kötülük de oluyor… Bir şeyler değişmiyor dedim, şu başörtüsü yasağından bir türlü kurtulamayacak mı bu millet diye sorasım geliyor. Neden hâlâ başörtülü kadınlar yer yer inim inim inletiliyor. Otuz iki senemizi aldı götürdü lanet olası yasak. Şimdi bir otuz iki daha mı bekleyeceğiz insan gibi muamele görmek için…yüzümüze gülüp arkamızdan diş bileyenlerden kurtulmak için. Bazılarımıza bu sözlerim anlamsız gelebilir, ama biliyorum başörtülü kadınlar benim ne demek istediğimi çok iyi biliyor. Çünkü onlar, bunu günbegün, bire bir yaşayanlar, hissedenler.
Başörtüsü yasağının kamusal alanda kalkmış olması yasağın sona erdiği, başörtülü kadınlara zulmedilmediği anlamına gelmiyor maalesef. Yasağın resmi olarak askeriye, emniyet ve yargı alanları dışında kalkmış olması, yasağın uygulanmasını merdiven altına itti. Bu şu demek: yasak taraftarı olanlar ne yapıp edip başörtülü kadınlara zulmetmeye devam ediyorlar. Allem ediyorlar, kallem ediyorlar, Nuh deyip peygamber demiyorlar, yasağa aynı hızda devam ediyorlar. İşte bundandır ki benim bütün ısrarım bu konuda rehavete düşmememiz üzerine. Olanı yok saymak, yasağın kalktığını küçümsemek değil amacım. Bilakis, yasağın tam anlamda sona ermesine bir nebze vesile olmak. Merdiven altına itilen yasak uygulamalarıyla mücadele etmenin en önemli yolu bence başörtüsüyle uğraşanları nefret suçları kapsamına almaktan geçiyor. Hoş şimdilerde nefret suçunun arkasına saklanma gereğini bile görmüyor yasakçılar. Açıktan açıktan, göğüslerini gere gere yasağı savunuyorlar. Bir yerlere falan da saklanmıyorlar. Biz bunlara göz yumdukça da -burada “biz”den kastım hepimiz, milletimiz, hükümetimiz, devletin yetkili kurumları, hepimiz- alanlarını genişlete genişlete ilerleyecekler, öyle gözüküyor.
Örnek Trabzon’dan. Trabzon bünyesinde barındırdığı üniversitesiyle de 28 Şubat’ın “meşhur” mekanlarındandı. Kök söktürdüler Müslümanlara o yıllarda, hatırlarsınız. Bilmem, havasından suyundan mıdır, Trabzon başörtüsü yasağını kalkmış olmasına rağmen pek sevmiş gözüküyor. Karadeniz Teknik Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği bölümü mezunu Merve Gökçen Yılmaz. Başörtülü yeni mezun. Trabzon Elektrik Mühendisleri Odası’na başvurmuş. Kaydını yaptırıp kuracağı işine ilk adımını atmak istemiş. Bu oda, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne bağlı bir kurum. Kaydını yapmak için evrakını götüren Yılmaz’ın önce evrakını almak istememiş yetkililer. Karşılarında başörtülü bir kadın var ya, burası da “dağ başı” ya! Kendilerince dilediklerini yapacaklar. Münakaşa vesaire, sonunda razı etmiş Merve Gökçen Yılmaz karşısındakileri. Genel Merkeze göndermişler evrakını. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinden gelen cevapta ne demiş tahmin edebilir misiniz? “TMMOB’nin 18.11. 1994’de yaptığı toplantıda, belgelere yapıştırılacak fotoğraflar, son 6 ay içerisinde başı açık, sakalsız, ve düzgün kıyafetle çekilmiş olacaktır. Bu özelliklere uyup da tanınmayacak şekilde olan fotoğraflar kabul edilmeyecektir. Merve Gökçen Yılmaz’ın fotoğrafları bu karara aykırıdır. Bu nedenle üyelik kaydı yapılmamıştır. Bu karara uygun fotoğraflar gönderilmesi halinde üyelik başvurusu tekrar değerlendirilecektir. Otomasyonda var olan fotoğraf kaydı da silinmiştir.” Nasıl? İyi mi? Sorumlular adalet önüne çıkartılacak mı, benim sorum bu. Sadece Merve Gökçe Yılmaz için değil, hepimiz için.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.