8 gün sonra 28 Şubat
“28 Şubat darbeleri hatırlama ve lanet günü”ne 8 gün kaldı! 8 gün sonra şubat bitiyor ve mart başlıyor. Seçim için son kavşağa girilmiş oluyor..
28 Şubat darbesinin üzerinden kaç yıl geçti, ama hâlâ davası tamamlanmadı..
Geçen yerel seçimlerde bir suikast sonucu öldürülen Muhsin Yazıcıoğlu’nun davası hâlâ başlamadı bile. Bülent Arınç suikast planı davası da öyle..
Biz eski darbelerin hesabını görmeden ultra modern yeni bir darbe planı ile karşı karşıyayız..
Daha derin devletin ne olduğunu tam olarak anlamadan bir de paralel devlet denen durumla karşılaştık..
Laikçi devlete İslamcı bir yeni kan enjekte edilerek aslında derin devlet tahkim edilmeye çalışılıyor. Yani daha önce açılan Ergenekon ve Balyoz davaları, derin devleti tasfiye operasyonu değil, çürük, sorun çıkartan unsurları ayıklayıp, yeni bir taze kanla tahkim operasyonu idi yapılan..
Derin devlet nasıl ANAP içine alıp öğüttü ise, AK Parti’yi de teslim alıp içinde eritmek istiyordu sanki. Dini de aynı şekilde kendi standartlarına indirgedikten sonra onu da sindirmek istiyordu..
Erdoğan’dan istenen konu mankenliği, vitrin dekorluğu gibi bir görevdi.. Cemaat suflörlük yapacak, Erdoğan söyleneni tekrarlayacaktı. Davul Erdoğan’ın sırtında olacak, tokmak hocaefendinin elinde.. Öndeki klavuz Baykal!
Ne plandı ama: Euro İslam, Euro sol, Euro liberalizm! Ama evdeki hesaplar çarşıya uymadı.. Zaten bu adamların hangi planları tuttu ki. Kimse bir şey söylemeyince gidip yapıyorlardı. En küçük bir itiraz durumunda panikliyorlar, öfkeleniyorlar ve agresif bir hal alıyorlar..
Karanlık plan deşifre olduktan sonra manzara ortada.. İslam dünyasına modellenmek istenen proje komik bir hal aldı.. Peygamber Efendimiz’in Türkçe olimpiyatlarını ziyareti ile başlayan spiritüalist din anlayışı, ruh seanslarına döndü sanki. Çocuklar yurtlarda el ele tutuşup, hep beraber salavat getirerek Hz. Peygamberi davet ediyorlar. Bu bildik, Animist / Spiritüalist ruh çağırma ayini. Yakında Peygamberimizin ruhundan yeni mesajlar alacak olurlarsa, bu yeni bir Hadis külliyatına mı dönüştürülecek, eğer bunlar ilahi bir mesaj anlamı taşıyorsa yeni bir Kutsi hadis külliyatı mı oluşturulacak ya da yeni bir kitap mı oluşturulacak! Değilse bu gelen ruh, Peygamberin ruhu ise ve onun sözü nasıl bir değer ve anlam ifade edecek, bunun bizim hayatımızdaki karşılığı ne olacak!
Peki alınan mesajların gerçek hayatta karşılığı yoksa ya da dinin bilinen kaynak ve kuralları ile çelişen bir durum sözkonusu olduğunda ne yapacağız? Nasih-Mensuh kurallarını mı işleteceğiz..
Yapmayın, etmeyin. Zırva te’vil götürmez.. Bu işleri bu noktalara götürürseniz iddialarınızın altında ezilirsiniz..
Düşünsenize kehanet tutmadı! Bu insanlar ne diyecekler, ne yapacaklar. İnançlarını kaybeder bu insanlar.. Sadece hayalleri yıkılmaz, ruh sağlıklarını da kaybederler.. Zaten içe kapalı bir topluluk oluşturdular. Kendi dışındakilerle sağlıklı bir iletişim kuramıyorlar..
Masum ve hatta ruhani bir ayin gibi gözüken basit bir uygulamanın akıllarda ve ruhlarda kopartacağı fırtınaları düşünebiliyor musunuz, o öğrencilerin böyle bir ayinden sonraki ruh hallerini!
Boş bırakılan koltuklar, yataklar, tabak çanaklar, Hıristiyanların Noel çamı ritüeline benziyor sanki.. Bir yandan “Ey İsa evime gel” diyorlar, öte yandan Hz. İsa gelecek olsa kaçacak delik arayacaklarını biliyorlar, o alkol- uyuşturucu partisinde..
Zaten birileri Hz. Peygamber’i Çanakkale savaşına göndermişti daha önce, şimdi kamyona bindirip gönderiyorlar filan. Hz. Peygamber müritlerin başlarını okşuyor, Hz. Ayşe annemiz çay servis ediyor. Oysa Şia’da bu iş Hz. Fatıma üzerinden, onun bereket eli ile açıklanmaya çalışılır..
Evet esoterik bir darbe girişimin sebeb olduğu bir krizle karşı karşıyayız.. Kriz ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal hayatımızı altüst etti. Bu arada kendileri de büyük ölçüde deşifre oldular..
Sırtlarını hem dini anlamda, hem de siyasi anlamda büyük güçlere dayamışlardı.. Büyük bir servete sahiptiler.. 20 yılı aşkın yapılan bir hazırlık sözkonusu idi ve artık neticeye ulaşmak için son aşamaya gelinmişti ve her şey bir anda berhava oldu.. Deşifre oldular. İlk ciddi krizde ağır bir yara aldılar..
Sahi, yarın duruma vaziyet etseler ne olacak. Bu toplumu nasıl yönetecekler, bu iddialara nasıl cevap verecekler? Kendi içlerindeki birlik ve bütünlüğü, dayanışmayı nasıl sağlayacaklar. Kendi dışındaki insanları dize getirmek için, kontrol altına tutabilmek için ne yapacaklar?..
Bir ruh, birilerine sanki yeryüzünde bir cennet ve ebedi bir hayat vaad etmişti. Şeytan yalan söyledi. Zaten o hep böyle yapar. O yalancının biridir. Şeytan yine yaptı yapacağını..
Evet şubatın son haftasına geldik.. ve 28 Şubat’a bir hafta kaldı.. Bugünü unutmayalım, tarihten ders alalım ki, tekrarlanmasın. Aynı delikten tekrar ısırılmayalım diyeceğim de, beki bugün yaşananlar ne oluyor peki! Yarın da devam edelim bu konuya..
Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.