Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Heyy avukat bey!.. Biz suçluyuz, kendimizi ihbar ediyoruz!

Heyy avukat bey!.. Biz suçluyuz, kendimizi ihbar ediyoruz!

Dün de yazdığım gibi; 

Fetullah Gülen’in avukatları, “Akit hakkında 60 dâvâ açmakla” yetinmemişler, bir de bizleri “TCG ve İllegal Basın Konseyi”ne şikâyet etmişlerdi...

Biz de zannediyorduk ki;

“Avukatlar, kafayı bize taktı!”

Meğer, “Fetullah Gülen’i eleştiren” yazıların çıktığı “internet siteleri”ne ve “twitter hesapları” için de “suç duyurusu”nda bulunmuşlar.

Kendimi saymıyorum... Çünkü, hemen her yazıma dâvâ açıyorlar.

O GENÇ KIZA NE OLDU?

Biliyorum, bu yazıma da dâvâ açacaklar... Madem açacaklar, bari şu “konu”yu da yazayım ki, tam olsun...

Efendim, yer Konya...

Selçuk Üniversitesi’nde okuyan bir kız öğrenci, “Abla yurtları”ndan birinde kalıyor... Her ay düzenli olarak “yurt ücreti”ni ödüyor.

Gelin, görün ki;

Kız öğrencinin annesi ve babası “boşanıyor”lar... Dolayısıyla da, çocuklarına “para” göndermiyorlar.

Kız öğrenci, “Abla”lara ricada bulunuyor: “Durum böyleyken böyle... Elimden tutacak bir babaannem var, o da para gönderecek durumda değil... Ne olur, beni bir süre idare edin!”

“Abla”lar, “Hayır” diyor; “Ya parayı ödersin, ya yurdu terk edersin!”

Kız öğrenci, adeta yalvarıyor;

“Ne olur beni yurttan atmayın!.. Gidecek bir yerim yok... Eğer beni buradan kovarsanız, Allah korusun, kötü yola düşerim!”

“Abla”ların son sözü:

“Çık, git!”

Genç kız çıkıp gidiyor...

Ama;

“Akıbeti belli değil!”

“Fakirlere, yoksullara, darda kalanlara yardım ediyorlar” ha!..

Gelsinler de;

Bunu pabucuma anlatsınlar!..

TWİTTER’A SUÇ DUYURUSU

Dedim ya, madem “dâvâ” açacaklar, buna da dâvâ açsınlar da, “tanık”ların ağzından dinlesinler olayı...

Her neyse... 

Biz gelelim, “twitter hesapları”na yaptıkları “suç duyuruları”na!..

Kim yapmış suç duyurusunu?..

Daha birkaç gün önce “AKP, twitter’da sansür yapacak!” diyenlerin avukatı!..

Sait Dündar demiş ki;

“Maşallah uzun uzun yazmışlar ve isnat etmedikleri suç bırakmamışlar!”

Ama “eksik” bırakmışlar.

“Örgüt” demişler, onu demişler, bunu demişler ama “eksik” bırakmışlar!..

Peki, “eksik” ne?..

Sait Dündar diyor ki;

* “Biz salya-sümük ağlayarak, Allah, din, iman diyerek para topluyor, sonra banka kuruyoruz, eksik bırakmışsınız... Bu suçumuzu niye yazmadınız!”

* Hani “örgüt” diyorsunuz ya; “nasıl örgütlendik” biliyor musunuz?.. Bazı soruları “çaldık”, bazı soruları da “Hocaefendi’nin rüyası”ndan öğrendik... İşte, çaldığımız bu sorularla “devlet içinde örgütlendik” ve “paralel bir yapı” oluşturduk!

“Suç duyurusu”nda demişsin ki;

“Bu bilgileri nereden alıyorlar?”

Nereden olacak;

Bizim, devletin bütün kademelerinde “imam”larımız var... 

Her türlü “bilgi”yi de, “talimat”ı da, işte bu “imam”lardan alıyoruz!..

Mesela, ben bir “imam”ım... Ben ne emir verirsem, devlet dairelerindeki elemanlarım “amir”ini değil, “beni” dinler!.. İsterse dinlemesin, anında atarım dışarı!..

* “Son bir ayda, bu ülkenin ekonomisini 100 milyar Dolar’ın üzerinde zarara uğratıp, hâlâ yolsuzluk ve rüşvetten dem vuran  biziz!”

RAFİNERİ... ANANAS... TESBİH!

* Ama biz “çok güçlü”yüz!..

Çok “banka”mız var!..

Uganda’da rafinerilerimiz, elmas değerinde “Ananas bahçeleri”miz var!..

 

Meclis’te “tuzluk”larımız,

Dolabımızda “buzluk”larımız var!..

Bu kadar güçlü ve bu kadar zengin iken, söyle be avukat efendi;

Gerekirse hakim ve savcı satın alabilir miyiz acaba?.. Bu milletin oylarıyla seçilmiş Başbakan’ına; “Boşbakan, Diktatör, Firavun, Karun” diyebilir ve üstüne üstlük “Beddua”lar yağdırabilir miyiz?..”

* Bize “örgütlü yapı” demişsiniz ya; meselâ devlet içinde örgütlenen Paralel Yapı mı demek istediniz?.. Madem biz örgütlü bir yapıyız, o halde “soruları çalıp elemanlarımıza dağıttığımızı” da yazsanız ya!

Meselâ “2010 KPSS soruları”nı çaldık ve elemanlarımıza dağıttık, onun için de suç duyurusunda bulunsanız ya!..

 

İŞTE İTİRAF EDİYORUZ!

* Haa sahi, biz aynı zamanda Uganda’da “Ananas Tüccarı”yız!.. Olgunlaşan Ananas’ları toplar, bize adresleri verilen “işadamları”nın adreslerine göndeririz!..

* Biz aynı zamanda Rafineri İhaleleri alır, kendimize ısındırmak için çeşitli işadamlarına pazarlarız!.

* Madem Suç Duyurusu’nda bulunuyorsunuz, o halde Başbakan’ın Konutu’na “böcek” yerleştirdiğimizi de unutmayın!.. Gerçi, o böceği yerleştiren arkadaşlarımız yurtdışına kaçtılar ama, biz suçu üstleniyoruz, bizim hakkımızda da suç duyurusu yapın!

 

* Madem “itiraf”ta bulunmaya başladık, şu TIR meselesini de itiraf edelim... Biliyor musunuz, Adana’da “MİT’in TIR’ları”nı durdurup; dünyaya, “Türkiye’nin terörist bir devlet olduğu” imajını vermek isteyen de biziz!.. Biz suçluyuz!.. Zaten o yüzden Amerika’ya kaçtık, Türkiye’ye dönemiyoruz!

* Haa, şunu eklemeyi de unutmayın avukat efendiler... Cumhurbaşkanı’na, Başbakan’a, Hükümet’e, Millî İrade’ye, TSK’ya, MİT’e ve bütün devlet kurumlarına “düşmanlık” yapıp, “yıpratmaya” çalışan da bizden başkası değil!..

Bunu, hemen dosyanıza ekleyin!..

FEM’İN ÖNÜNDE CHP BAYRAKLARI!

Meselâ, demişsiniz ki;

 

“Nasıl karar alıyorlar?”

Nasıl olacak?..

Bir arkadaşımız Pensilvanya’ya telefon açıp, dakikalarca, noktasına-virgülüne kadar “karar metni”ni okuyor, sonra da “münasip midir?” diye soruyor...

“Örgüt lideri”miz münasip görürse, o kararı; “bildiri” dağıtır gibi kapılara, posta kutularına dağıtıyoruz... Sonra “toplantılar” yapıyor, “telefonlar” açıyor ve diyoruz ki; “Kim ne derse desin, biz Amerika’ya lâf etmeyelim... Mevcut iktidara da, zinhar oy vermeyelim!.. Oyumuz İstanbul’da Sarıgül’e, Ankara’da Mansur Yavaş’a!..”

* Haa, unutmadan söyleyeyim;

 

Belki haberiniz yoktur avukat bey... Söyleyeyim de, haberin olsun... “Gaziantep’te bir cadde” düşünün ki, hiçbir “parti bayrağı” yok ama cadde üstünde, “Cemaat’in FEM Dershanesi” var ve binanın önü “CHP bayrakları” ile donatılmış, iyi mi?..

Peki, bir “eğitim yuvası”nın önünü “CHP bayrakları” ile kim donattı, biliyor musunuz?..

Nereden bileceksiniz?..

Biz, bir “örgüt”üz ya, işte o bayrakları da “biz” astık, haberin ola!..

Hadi, durma;

Bir “suç duyurusu” daha yap!..

 

PARANIN KAYNAĞI NE?

Sormuşsun;

“Parayı nereden buluyorlar?”

Dedik ya;

Arkamız sağlam... Arkamızda “koç gibi” işadamları var!.. Biz onlara Uganda’da Rafineri, Ananas ve Tesbih veriyoruz, o da bize para veriyor...

Anlayacağın, çok zenginiz çook!..

Bir de topladığımız “Makbuzsuz Bağış”lar, “Peygamber Kurbanları”ndan edindiğimiz paralar var ki, haddi-hesabı yok!..

Kork bizden Avukat efendi!..

Hem de çok kork!..

BİZ “KÖTÜ” MÜYÜZ?

Gayet iyi biliyorsun ki, bizim örgütümüzü “ifşa” eden Emniyet Müdürü’nü “terörist” ilân edip, içeri attırdık!..

Bir “örgüt lideri” olarak, kendimi “twitter”da “Mesih” olarak tanıtıyorum!.. “Mesih”im ya, ne dersem yapıyorlar!.. “İsrail’i otorite” kabul etmeyenlere, “beddua” yağdırıyorum: “Evlerine ateşler salınsın, yuvaları dağılsın!”

Bizi, öyle “kötü” tasvir etmişsin ki, aşk olsun avukat bey!..

Halbuki biz “hoşgörü” ve “diyalog”tan yanayız!.. O kadar “hoşgörülü”yüz ki; Vatikan’a gidip, “Papa hazretleri”nin elini bile öptük, “biz de hizmetlerinizin bir parçasıyız, emirlerinize amadeyiz” dedik!..

Daha ne yapalım?..

O halde niye öfkelendin?..

Yoksa; 

Önce “Dinî bir cemaatiz”, sonra da “Dinî bir cemaat değiliz, Camia’yız”, en sonunda da “Hizmet”iz dedik diye mi?..

Sahi, bize niye öfkelendin?..

Hâlâ anlayamadık!..

BİZ “KİM” MİYİZ? 

Merak mı ediyorsun,

Biz “kim” miyiz?..

Biz “millet”iz... “Cumhurbaşkanı”yız, “Başbakan”ız, “Genelkurmay Başkanı”yız, “MİT”iz!.. “Nur talebesi”yiz, “Kadiri”yiz, “Nakşi”yiz...

İstersen, al kimliğimi bak...

Ben Mısır’da doğdum, Gazze’de büyüdüm, Suriye’de, Doğu Türkistan’da, Pakistan’da Myanmar’da yaşadım...

Atalarım ise,

Mekkeli’dir, Türkmen’dir, Kürt’tür, Laz’dır, Arap’tır, Çerkez’dir, Arnavut’tur!..

Kısaca;

Biz, Yahudi’yi “otorite” olarak kabul etmeyen, “Batı’ya köle” olmayan “Anadolu halkı”yız!..

“Ümmet-i Muhammed”in hizmetkârlarıyız.

Anladın mı avukat bey?..

Hadi, bir suç duyurusu daha!..

Alıştık nasıl olsa!..

*************************************************

Nedir örgüt adı?.. PİT midir, FİT mi?

İşte ortaya çıktı... Tam “7 bin kişi”yi dinlemişler... Tamam, “dinlemişler” dinlemesine de; dinledikleri “konuşma”ları, aldıkları “bilgi”leri ne yaptılar, ya da ne yapacaklar.

Herhalde turşusunu kuracak değiller... Ya bir yerlere “servis” edecekler, ya da “şantaj” amaçlı kullanacaklar... Belki de kullandılar!.. “Servis” ettilerse, acaba kime ettiler?.. MOSSAD’a mı, CIA’ya mı?..

Daha düne kadar ve hatta halen diyorlar ki; “Hükümet, MİT Yasası’nı çıkartarak bir istihbarat devleti kurmak istiyor... Herkesi dinleyecekler, insanları telefonla konuşamaz hâle getirecekler!”

Herkesi “kendileri gibi” bildikleri için, MİT’in de aynı şeyi yapacağını iddia ediyorlar... Ama, kimin “İstihbarat Devleti” kurduğu çıktı ortaya... “Paralel Devlet” kurmaya çalıştıkları gibi, “Paralel İstihbarat Örgütü” de kurmuşlar... Hadi, MİT’in adı belli... Peki, bunların kurduğu örgütün adı nedir?..

PİT midir, FİT mi?..

CİT midir, GİT mi?..

Adı nedir bilmem ama, bu dinlemeler “maske”lerini düşürdü.

İyi de oldu!.. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi