Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Yeni Kırım Savaşı

Yeni Kırım Savaşı

1853 yılında meydana gelen Kırım Savaşı’ndan sonra tarih nehri üzerinden neredeyse 160 yıl aktı. Ufukta yeni bir Kırım savaşı olmasa bile Kırım krizi belirdi. Bu yeni bir savaşın da habercisi olabilir. Kırım tarihin dönüm noktalarından birisidir. Kıtaların sinir uçları yeniden burada düğümlenmiştir. Batılılar Ruslara karşı Kırım Savaşı döneminde Osmanlıları tahkim politikasına yönelmişlerdi. Lakin ardından 50 yıl sonra durum revize edilmiş ve kıtada Almanların yükselmeleriyle ve siyasi birliklerini tamamlamalarıyla birlikte İngilizler Osmanlıları tahkim etmek yerine Ruslarla ve Fransızlarla Osmanlı’nın terekesini paylaşımı politikasına gitmişlerdi. İngilizler Osmanlıların yıkılışını mukadder görmeleri ve ayrıca Almanların yükselişi karşısında eski mutlak Rus aleyhtarı politikalarını değiştirmişlerdir. Almanları Ruslarla dengeleme politikasına intikal etmişler ve onunla birlikte Osmanlı mirasını Ruslarla dahi olsa paylaşmaktan kaçınmamışlardı. Bununla birlikte, Birinci Dünya Savaşı’nın ardından dünya yeniden kurulurken ve karılırken İngilizler küçültülmüş, Osmanlı olan Türkiye’nin Boğazlar’ın hakimi olarak kalmasını yani Ruslara karşı Anadolu’yu ve Boğazlar’ı savunmasını yeğlemişlerdir. Bundan dolayı Churchill’e atfedilen bir söz vardır. Muhtevası doğrudur. Bu söz ve tez şudur: Türkler 250 kilo olarak kalmalıdır. 200 kiloya inerlerse Boğazlar’ı koruyamazlar ve Ruslar onlara doğru sarkar. Ruslar ki, hem Birinci Dünya Savaşı sırasında hem de İkinci Dünya Savaşı sırasında Boğazlar’a göz dikmişlerdir. Kırım’la birlikte Karadeniz’e inen ve böylece Karedeniz’i bir Türk gölü olmaktan çıkaran Ruslar Boğazlarla da Akdeniz’in kolu olan Ege’ye inmeyi temin edeceklerdir. Kuracakları yeni Bizans devleti ile birlikte Akdeniz’e inmenin ilk halkasını temin edeceklerdi. Buna mukabil, Türkler 300 kiloya ulaşacak olurlarsa çevrelerine yeniden sarkmaya başlarlar. Lozan bu denge üzerine kurulmuştur. Türkiye’nin Şarka sarkmasına imkân veren dini güçlerini de müsadere etmişler ve ellerinden almışlardır. Bu şüphesiz hilafet bağı ve Müslümanlarla ortak dini ve siyasi rabıtalardır.

Kırım Savaşı böğründe tarihi ilkleri barındırmaktadır. Bunlardan birisi, Ruslara karşı ilk yeşil kuşak projesidir veya Hilal ile Haç’ın Ruslara karşı işbirliğidir. İkincisi ise ilk tabakat-ı beşer savaşı olmasıdır. Bugünkü ifadesiyle paktlar ve bloklar savaşıdır. NATO ve Varşova paktlarının nüvelerinin ve çekirdeklerinin bu savaşta atıldığını söylersek hata etmiş olmayız. Bu bloklar savaşında Kıta Avrupası neredeyse bir bütün olarak Osmanlı ile birlikte savunma savaşına girmiştir. Kırım Savaşının Ortadoğu boyutu da vardır. Mehmet Ali Paşa’nın serkeşlik etmesiyle birlikte yabancıların eline Osmanlı’yı zayıflatmak ve karıştırmak için yeni bir fırsat ve manivela geçmiştir. Mehmet Ali Paşa ve İbrahim Paşa’nın Osmanlı topraklarında ilerlemesi üzerine II. Mahmut Batılılardan yardım alamayınca Ruslara yönelmiş ve Boğazlar’ın Rusların eline geçmesinden korkan Batılılar ise araya girerek sulh temin etmişlerdir. Ruslar kademe kademe güçlenince gözlerini Ortadoğu’ya dikmişlerdir. Ruslar gözlerini sadece Boğazlar veya İstanbul’a dikmekten maada Kudüs’le de ilgilenmeye başlamışlar ve Hıristiyan kutsal mekânlarının bekçisi olmak istemişlerdir. Bu da Katolik Fransa ile dini rekabete yol açmış ve bağa destursuz giren Ruslar Fransızları ürkütmüşlerdir. Bütün bu amiller Birinci ve İkinci Dünya savaşlarının prototipi olan Kırım’da paktlar savaşına zemin hazırlamıştır.

Şeyh şamil yeni bloklar savaşın Kafkaslar üzerinden şekillenmesini arzu eder. Böyle olsaydı tarihin seyri değişir ve Rusların 500 yıllık ilerlemesi ve civara sarkmasının önü alınırdı. Baştan stratejik hata yapılmıştır. Bugün de Batılılar, Çeçenistan meselesine aynı şekilde bigane kalmışlardır. Osmanlıların askeri kumandanları da sorumluluk mevkiinde olmaktan ve iyi strateji geliştirmekten mahrumdurlar ve bunun neticesinde ayağa gelen fırsat değerlendirilememiştir. Kırım Savaşı Rusların yayılmasını sadece bir süre geciktirebilmiştir. Bununla birlikte Alan Parmer gibi tarihçilerin yazdığı gibi Kırım Savaşı bir milattır ve Batı’yı Rusya karşısında yekpare hale getirmiştir. Rusya’ya karşı bir Soğuk Savaşı da tetiklemiştir. Bunun daha büyük çapta tekrarlanması Soğuk Savaş dönemindedir. Kırım Savaşı modern Avrupa’nın şekillenmesi ve doğuşudur. Bugün de yeni Kırım Savaşı veya krizi tekrarlanmaktadır. Şartlar yine aynıdır. Ruslar güneye sarkmaya devam ediyorlar. Rus emperyalizmi kısa bir tutulmanın ardından Putin döneminde yeniden harekete geçmiştir. Bunun temel nedeni W. Bush’un yanlış politikalar ile Obama’nın pısırıklığı ve tutukluğudur. Suriye’de Putin’e tarziye politikaları vermiştir. Mehmet Ali Paşa ve Nasır dönemlerinden sonra olduğu gibi Sisi’nin serkeşliğiyle birlikte Mısır’da yeni bir boşluk doğmuş ve Ruslar bunu değerlendirmeye kalkmışlardır. Belki Kırım meselesi Batılıların Ortadoğu’da da uyanmalarına ve Rus gerçeğini görmelerini yeniden temin edebilir. Kudüs-Sivastopal gergefi yerine bugün de Şam-Kiev sarkacı yaşanmaktadır. Birleşik kaplar teorisindeki gibi Rusları iki bölgeden de sökmek gerekiyor. Lakin Batılılar bugüne kadar Müslümanları zayıflatarak Rusları güçlendirmişlerdir. Rusları ortak ve Müslümanları parya görmüşlerdir. Bundan dolayı Kırım’da yeni bir tedafüü kanunu yaşanıyor. İster soğuk isterse sıcak savaşı beraberinde getirsin; Kırım tarihin yeniden kırılması ve karılmasıdır. Birinci Dünya Savaşı’nın yüzüncü yılında tarih yeniden harekete geçti. Bunu erken görenlerden birisi Aslı Aydıntaşbaş olmuş ve ‘160 yıl sonra Kırım için ‘seferberlik’ başlıklı yazısıyla konuya temas etmiştir. İnşallah bu şerden de bir hayır çıkar. Rus’un avusunu yeniden alma vakti gelmiştir. Batı zayıflarken Rusya da zayıflamalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi