Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Öldükten Sonra Yaşayabilmek

Öldükten Sonra Yaşayabilmek

Geçtiğimiz hafta Ege Bölgesi’nde bir hayli dolandıktan sonra İç Anadolu’ya doğru dümen kırıp, biraz da eş, dost, akraba ve tanıdıklarla hemhal olalım, dostluklarımızı paylaşalım, kırgınlıklarımızı giderelim daha da önemlisi, babamın kabrini ziyaret edelim diye seyrü sefer eyleyip, hem gözümüzü, hem kulağımızı, hem de bedenimizi dinlendirip, tekrar yorulmak üzere dünyanın incisi İstanbul’a döndüm.
Ziyaretlerimin en önemli ayağını, gazetemiz çıktığı günden beri aralıksız takip eden ve gazeteyi okumadan yastığa başını koymayan, beni de gençlik yıllarımda sadece tebessümü ve güzel sözleriyle frenleyen, sözüne en çok güvendiğim ve uyduğum tek insan, Nevzat öner Hocaefendinin ölümünün birinci yılı münasebetiyle, çocukları tarafından tertip edilen Hatim, Mevlid-i Şerif ve anma programına katılmam oluşturuyordu.
“Bugüne kadar kaç temiz yürek tanıdığım” sorulsa, “Hem inanmış, hem iman etmiş kaç adam bilirsin” denilse, “İnandığını yaşayan kaç insan gördün” denilse, “Ağzından hiç kötü söz ve küfür çıkmayan insan var mıdır” diye sorulsa, “Bunların hepsini bir insan bünyesinde bulundurabilir mi” diye bin defa sorulsa, “Evet vardır ve o insanlardan biri de Nevzat öner Hocaefendi” diyebilirim.
Kimi insanlar vardır, dünyaya geldikten sonra ölür ve geride kayda değer bir şey bırakmadığı için hatırlanmaz, hatırlansa da arkasından iyi bir söz edilmez veya Fatiha okunmaz, dua edilmez. Mezarlıklarımız böyle kişilerle doludur.
Kimi insanlar da vardır, dünyadan sonra da ölmez ve tasarrufları devam eder. Arkalarında kayda değer evlatlar bırakmıştır, kayda değer hayır işleri bırakmıştır, kıyamete kadar yaşayacak eserler bırakmıştır. Esas olan da dünyayı terk ettikten sonra ölmeyenlerden olabilmek değil midir? İşte Nevzat Hocaefendi öldükten sonra himmeti ve bereketi ile sevenleri arasında yaşayan insan.
Hz. Ali’nin ünlü bir sözü vardır. “öyle eserler bırakın ki, siz öldükten sonra adınız yaşasın ve rahmetle anılın.” Bütün dünyanın böyle kişilere ihtiyacı vardır. O insanlar sayesindedir ki, hayırlı işler ve hayırlı insanlar, ölmeden önce de, öldükten sonra da hayırlarıyla hizmet ederler.
Takvimler geçtiğimiz yıl Ağustos ayının 15'ini gösterdiğinde acı bir ölüm haberi almıştım. Bütün hayatını Kur’an ilmine din hizmetine adamış, hafızlığıyla ünlü imam efendilerden Nevzat öner Hocamızın ölüm haberini vermişlerdi. Bu yılın Ağustos ayının 15’inde yine Nevzat Hoca ile ilgili Hatim ve Mevlid-i Şerif merasimine davet edilince koşa koşa gitmek benim için bir vazife olmuştu.
çocukları, hem babaları, hem de hocalarının vefat yılının birinci yılı münasebetiyle çok güzel bir program hazırlamışlar. Kur’an-ı Kerim ve ilahilerle süslenen gecede hocayı sevenler bir araya gelmişti. Baba hayırlı olunca, evlatlar da aynı hayrı gösteriyor demek ki.
Sevmek için sevilmeyi beklemeyen bir insandı Nevzat hoca. Her haliyle her hareketiyle ve her sözüyle, insanların olduğu gibi görür, olduğu gibi kabul eder ve olduğu gibi anlamaya ve algılamaya çalışırdı. Bu yüzden de sevmeyeni olduğunu hiç görmedim, hep sevenleri tarafından kuşatıldığına şahit olmuştum. Bu da beni çok etkilemişti.
Yaklaşık 500 kişinin katıldığı gecede bütünüyle tertemiz insanlar vardı. Hatta bir ara misafirlerden birisi ilginç bir soru sordu. çünkü davetliler arasındaki birlik, beraberlik, sevgi ve saygı, öyle güzel sahneler serdediyordu ki, bu sahneye bakarak; “Bu insanlar arasında hiç CHP zihniyetli kimseler ya da art niyetli kötü kimseler var mıdır” diye sordu.
Olması mümkün değildi. “Saatlerce Kur’an ve ilahinin okunduğu bir ortamda CHP zihniyetli birilerinin veya şeytanla arkadaş olmuş art niyetli kimselerin oturması mümkün değildir. çünkü böylelerin Kur’an dinlemeye tahammülleri olmaz, sıtma tutmuş gibi tirtir titrerler ve mutlaka bulundukları alanı terk ederler” dedim.
Bir de oraya gelen insanlar “besmeleli” insanlardı. Besmeleli kişiler, şeytan ve şeytanvari tüm kötülüklerden uzak yaşar ve yanlarına mümkün mertebe böylelerini almazlar. Kısacası öldükten sonra da yaşamak için, Nevzat öner Hocaefendi gibi “iyi bir Müslüman” olmak gerekiyor.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi