Bizans hortlakları!
Fener Patriği Bartholomeos cirmine ve cürmüne bakmadan yaşadığı ülkeye karşı Haçlı seferi çağrısında bulunmaktadır. Acaba son sıralarda dış politikasının temelini Pan Slavizme ve Ortodoksluğa dayandıran Putin’e ve ataklarına mı bel bağladı? Patrik bu ülke ve topraklarına açıkça düşmanlık besliyor ve bunu ulu orta açık etmekten de çekinmiyor. Demek ki caydırıcılığımız sıfır. Bu yönüyle Lloyd George gibi Hıristiyanlık taassubuyla meşbu zevata benziyor. Söyledikleri baştan sona kadar hezeyan ve tutarsız. Patrik cenapları baklayı ağzından çıkarmıştır. Patriğin bütün savunusu taassubun gölgesinde gerçekleşmiştir. Hiçbir gerekçesi akla mantığa ve yerel hukuk, devletlerarası hukuka istinat etmemektedir. Diğer Ortodoks kiliseleriyle birlikte gövde gösterisinde bulunan Patrik Cenapları aba altından sopa göstermekte ve Türkiye’yi tehdit etmektedir. Bartholomeos’un dayandığı tezlerden birisi şudur. Ayosafya’nın geçici statüsü değiştirilecekse veya tadil edilecekse kiliseye geri çevrilsin! Aslında bu İstanbul’u işgal eden İngilizlerin tarihi ve tatlı rüyasıdır. Ara bir formülle Ayasofya Amerikalılar ve İngilizlerin dayatmasıyla müzeye çevrilmiştir. Şimdi de Bartholomeos’un dayatmasıyla kiliseye çevrilmesi gündeme geliyor. Bir de suret-i haktan gözüküyor. Geçmişte de bazıları, Ayasofya’nın Bizans İmparatoru I. Jüstinyen tarafından yapıldığını gerekçe göstererek ve tarihi kullanımı da göz önüne alarak (Hıristiyan dönemin uzunluğu) yeniden kiliseye çevrilmesini talep etmiştir. Halbuki uluslar arası hukuk şöyle der: Statü değişirse eski statü avdet eder. Miras uzak geçmişe değil, yakın geçmişe aittir. Bunu görebilmek için hakperest olmak gerekir.
•
Aksi taktirde, Kilise yapılan bütün Jüpiter tapınaklarının yeniden eski haline avdet etmesi gerekir. Yine aynı sakat mantıkla Yahudiler Harem-i Şerif ve Mescid-i Aksa üzerine hak iddia ediyorlar. Halbuki, Müslümanlar Mehd ve Kıyamet Kiliseleri konusunda Mescid-i Aksa’yı gösterdikleri hassasiyeti ve ihtimamı onlara da gösteriyorlar. Hatta aralarındaki çekişme nedeniyle anahtarları Müslümanların elinde. Bu hassasiyetten ötürü Hazreti Ömer bu kiliselerden birisinde ‘yol olur, Müslümanlar sonra burasını camiye çevirirler’ diye namaz kılmayı geri çevirmiş ve dışarıda, tenhada namazını kılmıştır. İstanbul ise Kudüs gibi değil kılıçla alındığından dolayı fetih nişanesi olarak Ayasofya camiye çevrilmiştir. Fatih’in kalıcı mirası olmuştur. Ve gerçek ve kalıcı statüsü de hala camidir. Bartholomeos kendisini ya Bizans Kralı zannetmekte ya da söylediği gibi Hıristiyanlık taassubunu yeniden seferber ederek Türklerin üzerine yürümek istemektedir. Bu, Rus planıdır. Görülen, Patrik arkasını Putin’e dayamıştır. Kırım’da olan bitenden cesaret aldığı anlaşılmaktadır. Ruslarla gizlice mektuplaşan Grigorius’un izinden gitmektedir. Onun varisi pozisyonundadır. Rusların Kırım’dan sonra İstanbul üzerinde iştahlarını artırmaktadır. Patriğin mantığından gidecek olursak, Ayosofya’yı Rumlara ve İstanbul’u da Ruslara bırakmamız gerekiyor. Zira Putin yeni yayılmacılık doktrininde iki noktaya istinat etmektedir. Bunlardan birisi, Pan Slavizm diğeri de Ortodoksluktur. Patrik Ortodoksluktan ortağıdır (kankasıdır). Putin Slavlığın anavatanı Ukrayna diyerek ve burada Rus asıllı kimselerin varlığını bahane ederek burasını ilhak etmeye çalışmaktadır. Önce Ukrayna’nın zayıf halkası olan Kırım’a el atmıştır. Bu anlayışa göre, Ukrayna Rusya’nın ırki anavatanı ise İstanbul da dini anavatanıdır!
•
Bu, Şiilerin politikasına benzemektedir. Tarihi ve dini mekanları siyasi mekan haline getirme politikasına. Ehli- beyt’e ait olduğu varsayılan bölgeleri kendi zimmetine geçirme politikası. Sanki kutsal eşikler onların tapulu malı! Ruslar aynı siyaseti Kırım Savaşı öncesinde Kudüs’le ilgili de ortaya koymuşlardı. Grigorius gibi Bartholomeos da Ruslara göz kırpıyor. Hatta daha küresel ve genel bir Haçlı seferi çağrısında bulunuyor. Adeta dini bir Bush ve Putin havasında.
Patrikhane’deki Aya Yorgi Kilisesi’nde gerçekleştirilen ayin sonrası cemaate hitabında Ayasofya’nın camiye çevrileceği iddialarına değinen Bartholomeos, Ayasofya ibadete açılacaksa, kuruluş amacına hizmet ederek açılması gerektiğini söylemiştir. Bu sözleri Putin’in izinden Bizans’ı hortlatma çağrısıdır. Aynıca bu sözleriyle, Bartholomeos Hindistanlı Hindu ırkçısı BJP canilerine benzemiştir. Altında Hindu tanrılarının tapınakları var diyerekten 1992-93 yılında Ayodha Camiinin yıkımı için kampanya başlatan ve binlerce Müslümanın kanına giren Rajnath Singh şimdi Hindistan’ın başbakanı olmaya namzettir. Patrik, pervasızca şu dili kullanmaktadır: “Ayasofya’ya sahip çıkmaktayız, Ortodoks ve Helen dünyası olarak da bizim en kutsal değerlerimizdendir.” Agos gazetesinin haberine göre; İstanbul’u ziyaret eden turistlerin başta Ayasofya olmak üzere birçok önemli yeri ve anıtı gezmek fırsatını bulduklarını hatırlatan Bartholomeos zımni olarak Haçlı seferi çağrısı yapmaktadır: “Ancak son dönemde Türk kamuoyunun bir kesiminde Ayasofya’nın camiye çevrilmesi yönünde bir meyil gözlemleniyor. Kilise olarak biz buna karşı durmaktayız. Bizimle beraber böyle bir ihtimal karşısında tüm Hıristiyan dünyası mezhep farkı tanımaksızın yekvücut olup tepkisini ortaya koyacaktır.” Bu, Bizans hortlaklarına verilecek cevap bellidir. Ayasofya’yı yeniden ibadete açarak Fatih’in ruhunu şad etmek ve onun ötesinde Müslümanların birliğinin sembolü olan hilafeti diriltmektir. Patrik Bartholomeos Haçlı seferlerini diriltmekten bahsediyor ve onun panzehiri nedir? Hilafettir. El mi yaman bey mi yaman görsün! Ayasofya’nın onların kırmızı çizgileri olduğunu bilmiyorduk. Bizans hortlaklarından öğrenmiş olduk. Osmanlılar döneminde neredeymişler? Bitleri mi kanlandı? İran, ‘Suriye rejimi bizim kırmızı çizgimizdir’ diyor. Patrik, ‘Ayasofya, bizim kırmızı çizgimizdir’ diyor. Bu durumda kırmızı çizginin kime ait olduğunu göstermek Fatih’in ve Yavuz’un torunlarına düşüyor!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.